Dünyada tanınmamış devletler var.Sınırlı ülke tarafından tanınanlarda var. Peki kaç tane bu durumda olup Küresel Sıfır atık iyi niyet belgesini imzalayan Devlet var.
Sanırım hiç yok.Bizden başka.
II. Dünya Savaşı sonrasında sadece ekonomik kaygılarla yönlendirilen hızlı sanayileşme faaliyetleri, günümüzde “gelişmiş ülke” olarak adlandırılan ülkelerde, fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal yapıyı büyük ölçüde bozmuştur.
1960’lı yılların sonuna gelindiğinde, hedeflenen “refah”a sadece ekonomik göstergelerle ulaşılmasının tek başına anlamlı olmadığı, karşılaşılan çevresel felaketlerle anlaşılmıştır.
Bu nedenle, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konuları 20.yüzyılın sonunda dünya gündemine yoğun bir biçimde girmiştir.
Küresel ısınma bir gerçek .Türkiye ve Kıbrıs iklim değişikliğinin, özellikle su kaynaklarının zayıflaması, sıcaklıkların artması, orman yangınları, kuraklık, erozyon, çölleşme, deniz düzeyinin yükselmesi ve bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi öngörülen olumsuz yönlerinden etkilenebilecek ülkeler arasında.
Bozduğumuz ekosistem dengesinin hesaplanması için kullanılan “ekolojik ayak izi”miz alarm verecek seviyeye ulaşmış durumda.
Mallar ile kaynakları tüketme davranışımızı değiştirerek dünyanın yok oluşunu durdurmamız gerekiyor.
Doğal kaynaklar tükenme tehlikesiyle karşı karşıyayken sorumlu tüketim ve üretim hedefide öne çıkıyor.
Bu hedef doğrultusunda ülkelerin geri dönüşüme eğilmesi, gıda ve diğer atıklarını yarı yarıya azaltması doğal kaynakları verimli kullanması, verimli üretime yönelmesi, zehirli atıkları doğaya zarar vermeden bertaraf edilmesi önemli.
Bununla ilgili Türkiyede Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğanın eşi Emine Erdoğan himayelerinde 2017 de başlamış bir Sıfır atık projesi var.
2020 yılında, 76.000 kurum ve kuruluş binasında devreye giren Sıfır Atık Yönetim Sistemi sayesinde, projenin başında yüzde 13 olan geri kazanım oranı 2021 yılında % 27,2'ye 2022 yılında ise % 30,13'e yükselmiş.
Geri kazanım oranının 2023 yılında % 35'e, 2035 yılında ise % 60'a çıkarılması hedeflenmekte.
Bununla ne kazanıldı derseniz.
Proje başlangıcından bu yana 25,4 milyon ton kağıt-karton, 6,6 milyon ton plastik, 2,6 milyon ton cam, 0,7 milyon ton metal ve 10,2 milyon ton organik ve diğer geri dönüştürülebilir atıklar olmak üzere toplamda yaklaşık 45,5 milyon ton geri kazanılabilir atık, ekonomiye kazandırılmış.
Toplanan atıklardan; 96 milyar TL ekonomik kazanç sağlanmış, 703 milyon kWh enerji tasarrufu, 711 milyon m su tasarrufu, 82 milyon m depolama alanından tasarruf sağlanmış oldu, 4,9 milyon ton sera gazı salımı önlendi, 432 milyon ağaç kurtarıldı, 108 milyon varil petrolden tasarruf edildi..
Proje, 100 bin kişiye doğrudan istihdam ve yıllık 20 milyar lira tasarruf sağlamayı hedefliyor.
“Sıfır Atık”, israfı önleme, kaynakları daha verimli kullanma, atık oluşum nedenlerini gözden geçirme, atık oluşumunu önleme veya asgariye indirme, atıkları kaynağında ayrıştırarak toplama ve geri kazanmayı içeren atık yönetim felsefesi olarak tanımlanan bir hedef.
Dünyada tanınmayan bir Devlet olabilirsiniz.Fakat tanınmamışlığın arkasına sığınarak hem ülkemizin hemde Dünyanın geleceğini tehlikeye atma gibi bir hakkımız yok.
Bizimde yapabileceklerimiz var mı?Evet var.
Bu anlamda Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatarın eşi Sibel Tatar hanımefendinin Sıfır atık konusundaki çabaları Kıbrıs Türk halkınında Küresel ısınmaya karşı duyarlılığını göstermesi adına önemli ve önemsiyorum.
Geçtiğimiz günlerde Türkiyede Küresel iyi niyet belgesini imzalamasıda ayrıca dikkat çekilmesi gereken bir husus.
Dünyada tanınmayan bir Devlet olmasına ragmen tanınan birçok Devletten daha sorumlu davranan ve Dünyayı ve insanlığı düşündüğünü gösteren bu davranış Kıbrıslı Türkelerin duyarlığını Dünyaya göstermesi açısındanda dikkat çekilmesi gereken bir konu.
Geleceği kurtarma ve ülkemizde sürdürülebilir kalkınma için bizimde yapabileceklerimiz olduğu açık.Buna Cumhurbaşkanlığının öncü olmasıda ayrıca sevindirici.
Bazıları bizi ağzındaki bird amla suyu ateşe taşıyan karınca olarak görebilir.Ama karıncanında dediği gibi hiçolmazsa tarafımızı belli etmemizde önemlidir derim.
Dünyanın bu küçücük adasında birileri bizi tanımasada Kıbrıslı Türklerinde en az BM ‘ye üye devletler kadar hatta bazılarından daha fazla Dünyayı önemsediğini gösterebiliriz ve gösteriyoruz.
UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Claudio Tomasinin sözleri ile bitirelim
Gerçek anlamda çevresel sürdürülebilirlik olmadan ekonomik sürdürülebilirlik başarılamaz.Ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için, ürün ve kaynakları üretme ve tüketme biçimlerimizi değiştirerek acilen ekolojik ayak izimizi azaltmamız gerekiyor. 12’nci Sürdürülebilir Kalkınma Amacı olan ‘Sorumlu Üretim ve Tüketim’ amacına ulaşabilmek için, endüstri, işletme ve tüketicileri atıklarını geri dönüştürmeye ve azaltmaya teşvik etmek son derece büyük önem taşıyor. Amacımız sorumluluk duygusu içinde üreten ve tüketen bir toplum yaratmaktır. Üreteceğiz ancak ürettiklerimiz geri dönüştürülmelidir. Atık asgariye indirilmelidir.