AB 2004'te Kıbrıslı Rumlar'a (Elenlere) “Annan Planını imzalamasanız da sizi AB'ye alacağız” dediğinde bu adanın birleşmesinin önüne tarihi bir engel koydu. O taraftaki eoka garibanlarına da 'AB içinde Yunanistan'la birleşerek enosisi gerçekleştirmiş oluyorsunuz' propagandasını yaptırarak AB başat aktörülerinin emelleri doğrultusunda bu adanın kaderini tayin etti. Kıbrıslı Türklere 'anlaşma isteğinizi görüyoruz ve ekonomik tedbirlerle sizi dünyaya açmaya ve bağımlılıktan kurtarmaya gideceğiz' sözü verdi. Aradan 20 sene geçti. Bütün yaptıkları Kıbrıslı Türkleri bireyler olarak "AB vatandaşlığı altında" toplumsal haklarını bırakacak kadar sıkıştırıp çoğunluk tahakkümünde ezilmeye mahkum olacakları bir sonu kabullenmeye itmek. Dillerini unutturacak şekilde çoğunluğun kararı ile okulları finanse edecek sistemler altında eritmek.

"AB kızmış, sert tepki göstermiş" KKTC'nin Türk devletleri altında olmasına. Kıbrıslı Türkleri prangalamış olması, alternatifsiz bırakması programına kimse karşı çıkmayacak, öyle istiyor. Elbette bu tepki dil ortaklaşması ile yakından ilgilidir. Siyasi oluşum kurdurup gaz vereceğine söz verdiği "kurtarıcıları" belediyelerden anında çıkarıp ortak dil için alfabeye eklenecek, bizim de “napañ” diye yazabileceğimiz harf oluşturulması ile "dalga geçerek" kavga ettiriyor. Üç gün önce “kendi konuştuğumuzu yansıtacak harflerimiz olmamasından” yakınanlar bugün emirle yola çıkmış. Toplumu değil kendilerini düşünüyorlar.

Ekonomisi kıskaca alındığı için Güney Kıbrıs'ta yaşamak ve çalışmak zorunda olan kaç işçimizin kaç çocuğu Rum tarafındaki devlet okullarında okuyor? Kaçı ana dilleri Türkçe ile eğitim görüyor? Limasol'da okuyan Türk çocuklara meydanda Rumca Türkçe İngilizce “barış” yazdırmakla bitiyor mu bu iş? Kendi dillerinde okula gidiyorlar mı? Müfredat nedir? Ortodoks dinini öğrenme zorunluuğu özel okullardaki gibi devlette de va mı? Bu tip asimilasyondan rahtsız olan, konuşan var mı? Yoksa "kurtarıcı olmak için oluşuma har har etsin diye atılacak para" bunları konuşmayı değil Kıbrıslı Türkler'in alternatif arayışlarını torpillemeyi mi gerektiriyor?

AB kızmışmış... Sorun "solcu"(!) vekile, tekrar çıksın meclis kürsüsüne (açmaya güçleri yetiyorsa) avazı çıktığı kadar bağırsın “burası AB toprağıdır” desin, şimdi tam zamanıdır. “Sordu muydun yavrıcım İngiliz'e” diye bir daha soralım biz de kendine.


Türk alfabesinin farklı Türkçe lehçelerini tanıması adımı önemli. AB'yi rahatsız etmiş. Eder! Kendi içinde yaşayan onca Türk'ün dil haklarını tanımayanların gailesinin Kıbrıslı Türklerin refahı olmadığı gibi, Kıbrıs Cumhuriyeti içinde yaşayan 'Elenler' olmadığı da ortada. Onlar kendi çıkarları için konuşuyor, hade onu anladık da, içimizde kendi toplumunun, kendi dilinin, kendi alternatiflerinin önünde durup toplumsal haklarımızı kaybetmeden ulaşabileceğimiz bir birleşik Kıbrıs için bastırmayanlara ne demeli? Yoksa onların çocukları zaten sınırın ötesinde mi tedavi görüyorlar hastalandıklarnda? O yüzden mi bu kıskaca devam edenlerin çekinmeden dublaj aktörleri olabiliyorlar kolayca?