Geçtiğimiz Cuma günü KKTC’ nin 41 kuruluş yılını kutladık.

Osmanlıdan İngilize kiralanan bu topraklarda Kıbrıslı Türklerin 1974 mutlu barış harekatına gelinceye kadar geçen yaklaşık  100 yılda bu topraklarda var olmak için yaptığı mücadele acı ve bir o kadar kötü tarihsel olaylarla  doludur.

Uğrunda canlar verilen şehit kanları akıtılarak süren bu tarihsel mücadele 1983 de KKTC’ nin kuruluşu ile taçlanmıştır.

1983 yılında  mecliste bulunan tüm partilerin oy birliği ile alınan kararla kurulan bu devlet bugün 41 yaşında.

Peki Şehit kanları ile kurulan ilelebet yaşanacak denilen bu topraklar ve bu devlet  bugün uğrunda ölünecek bir devlet mi?

Bu soruyu sormamdaki sebep.Eski milli günleri hatırladığımda var olan sevinç ve mutluluğun artık olmadığındandır.

Bunu görmezden gelmek yokmuş gibi davranmak ve  bu konuda uyarıda bulunmamak vatanını ve ulusunu seven biri açısından kabul edilmezdir.

Doğaldır ki vatanın selameti için gördüklerimiz kadar hissettiklerimizide paylaşmak  ve tedbir alınmasını istemek en doğal hak ve görevimizdir.

Şair, “"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”demiş.

Ona göre bayrakları bağımsızlık sembolü haline getiren şey o bağımsızlığı kazanmak için akan kandır. Türk bayrağının ortaya çıkış mitinde de bu ruha rastlanır. Bayrakta hakim olan  kırmızı renk  devleti kurarken akan ve akıtılan kanı sembolize eder.

Peki vatanın uğrunda ölmek için o vatan için akıtılmış şehit kanları yeterli mi?

Tahmin edersiniz ki bu soruya cevap vermek o kadar kolay değildir.

Ama şu bir gerçek ki Devletler bağımsızlık ve hürriyet için ölenler üzerinden kurulur fakat o topraklar üzerinde yaşayanlarla gelişir ve  büyür.

Bu konuda Mustafa Kemal Atatürkün şu önemli sözünü hatırlamakta fayda vardır.’’Siyasi ve askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadî zaferlerle taçlandırılmadıkça payidar olamaz.’’

Ülkemizde ne yazık ki işler iyi gitmiyor.İktisadi durum aradan geçen 41 yıla rağmen hala beklentiden uzak.Ülke sorma gir hanına dönmüş.Ülkenin alt yapısı evlere şenlik.Sektörleri geleceğe hazırlayacak plandan programdan ve  vizyondan uzağız.Açıkçası aadece memur maaşlarını ödeyen bir devlet görüntüsünden öteye gidememişiz.

Yapanın yanına kar kalan sadece siyasetçi değil. Ülkede artık kimsenin yüzü kızarmıyor, elalem ne der diye utanmıyor, itibarı, onuru ,ailesinin  adını korumak diye bir kavram akla gelmiyor.
İnsanlar korkunç  bir  çıkarcılık, utanmazlık, bencillik,nemelazımcılık ,hırs ve açgözlülüğe kaptırmış kendini.

Bu hal ve ortamda hala onurunu koruyan insanları saygı ve  sevgi  bir kenara koyuyorum.Onlar bu toplumun gerçek vatanseverleri.

Sahte diploma alanın ve verenin yanına kar kalıyor.
İntihal yapanın yanına kar kalıyor.
Taciz edenin yanına kar kalıyor.
Yalan söyleyip, halkı kışkırtan ve aldatanın  yanına kar kalıyor.
Rüşvet alan Bakanın yanına kar kalıyor.

Etrafımız ‘’istifa’’ kelimesini sözlüğünden çıkarmış pişkin  insanlarla doldu.
Bunları yargı cezalandırmadığı gibi  toplumda birşey yapmıyor.
Tüm bu  bu örnekleri gören birçok kişide ise  ‘’Ben enayi miyim?’’ düşüncesi oluşuyor.

Toplumsal çürüme  sürerken buna önlem alması gerekenler ise mecliste çözüm üretmek bir tarafa sahneledikleri  komedya ile halkta umutsuzluk ve karamsarlık yaratıyorlar.

Ölümlerin kol gezdiği bir topraklarda ölümleri durdurduk adına vatan dedik. Lakin üzerinde yaşayanaları adaletle liyakatla  yaşatmayı tesis edemedik.

Bu yapılmadığı sürece  o toprak parçası için savaşmaya değer mi?

Sırf geçmişte kanlar akmış, akıtılmış diye bir toprak parçasına aidiyet hissiyle bağlanılamaz. Üzerinde yaşadığımız toprak parçasında huzurumuz yoksa, her an zarara ziyana uğrama korkusuyla yastığa başımızı koyuyorsak,Devletin hastahanelerine  eğitim kurumlarına  olan güven kaybolduysa ,bu kadar küçük bir ülkede trafiğe hergün canlar veriyorsak,hala yollar karanlık sokaklar çöp doluysa , sokak hayvanları yollarda can veriyorsa,bir avuç ayrıcalıklı kaynakların çoğuna sahipse, halk arasında ikilik yaratılmışsa o toprak parçasına kendimizi ait hissedemeyiz, oraya bir ağaç bile dikmeyiz. 

KKTC’ nin bugünlere gelmesi için kan akıtan şehit olanlar 70-80 yıl  sonra ülkemizde hala ölümün kol gezdiğini ve adaletsizliğin hüküm sürdüğünü görseler ne derlerdi? Emin olun ruhları huzur bulmazdı.

Hiç korkmadan ve herhangi bir karşılıkta beklemeden bu topraklar için cephede çarpışan kan döken canını veren. Bu topraklarda çalmadan çırpmadan çalışan, üreten, işini hakkıyla yapan bayrağını da işçisinin emeğinide istismar etmeyen geçmişin ve bugünün gerçek kahramanlarını  önünde saygı ile eğilirken  onların da en büyük isteği olan  adil bir memlekette yaşamak istemek yurdunu karşılıksız seven bizlerin hakkı. 

Bu nedenle hamaset dolu mısralar yerine yaşamı ve yaşatmayı anlamlı kılan  şu cümleyle bugünkü  yazıma son veriyorum:

Evet .Bayrakları bayrak yapan kandır .Ve toprak, eğer üzerinde adaletle yaşanıyorsa vatandır!