Siyaset teorilerine göre devlet ve hükûmetin otoritesi yönettikleri insanların ona rıza göstermesi ile ortaya çıkar ve bu durumu somutlaştırmanın temel yolu da seçimdir ve siyasal sistemin meşruiyetinin sağlanması için olmazsa olmazlardan biridir.

Ancak hemen söyleyelim seçim ayni zamanda tek başına demokrasiyi tanımlayan kriterlerden biri değil.

Bu yüzden bir ülkedeki demokrasi ölçütü tek başına seçime ve seçim süreçlerine indirgenemez diyebiliriz.

The Economist Intelligence’ın 2022 tarihli Demokrasi Endeksi’ne göre, bir ülkedeki demokrasinin varlığı için, seçim süreci ve çoğulculuğun yanı sıra, hükümetin işleyişi, siyasi katılım, demokratik siyasi kültür ve sivil özgürlüklere de bakmak gerekiyor.

Peki seçmenin sandığa gitmesi üzerinde neler etkili ve seçmen davranışı nasıl şekilleniyor hiç düşündünüzmü? Daha doğrusu parti yetkili organları düşünüyormu?

Siyaset bilimci Prof.Dr. Ali Çarkoğlu’na göre, mesela Türkiye’de seçmen davranışını ve oy kullanımını en çok etkileyen durum, kutuplaşmanın çok yüksek olması.

Seçmenler, destekledikleri aday kaybederse bunu bir son olarak görüyor.

Ancak seçim ve sandığa gitmede tek başına demokratikleşmeyi getirmiyor.

Peki dünyada bu iki kavram nasıl işliyor?

The Economist Intelligence raporuna göre, demokrasi endeksinde ilk sırada Norveç yer alıyor. Norveç’in seçim süreci ve çoğulculuk puanı, siyasi katılım puanı ve demokratik ve siyasi kültür puanları 10 üzerinden 10. Hükümetin işleyişine dair puanı ise 9.64 iken, sivil özgürlükler puanı 9.41.

Norveç’i Yeni Zelanda, İzlanda, İsveç, Finlandiya, Danimarka ve İsviçre gibi ülkeler takip ediyor.

Peki, Norveç’te seçime katılım oranları çok mu yüksek? Hayır.

Türkiye’yle kıyaslandığında seçime katılım oranları son 20 yılda yüzde 75 seviyelerinde seyrediyor.

Listenin sonlarındaki ülkelerdeki duruma da bakalım. Bu ülkelerden biri Türkmenistan.

The Economist Intelligence raporuna göre, Türkmenistan demokrasi endeksinde 167 ülke arasında 161’inci sırada. Ülkenin demokrasi endeksini belirleyen ölçüt puanları neredeyse sıfıra yakın. Fakat ülkede yapılan son parlamento seçiminde seçmenin sandığa gitme oranı yüzde 91,12’ydi.

Yani seçmeninin neredeyse tamamı sandığa gidiyor olsa da, ülke demokratik yeterliliklerini yerine getiremiyor.

Dünyanın en kapalı rejimlerinden biri olan Kuzey Kore’de seçimlere katılım ne dersiniz? Neredeyse yüzde 100.

Ancak bu ülkedeki seçimler hepinizin malumu olduğu üzere demokratik bir şölenden ziyade daha çok belirli adayların kazandığı bir “ayinden” ibaret.

2022’deki ABD Kongre seçimleri’nde seçmenin yalnızca yüzde 52,2’si sandığa gitmiş.

Üstelik bu oran 2000’den bu yana başkanlık dışı bir seçim için en yüksek ikinci seçim olmuş.

Çarkoğlu’na göre, ABD’de seçmenin sandığa gitmiyor olmaması demokrasinin işlemediği anlamına gelmiyor. Bunun sebebi ise, farklı düzeylerdeki yönetişim mekanizmalarına halkın katılımı sağlanabiliyor.

Vatandaş çocuğunun okul bölgesinin neresi olacağından,hastahanesindeki sağlık hizmetlerine ,belediye başkanlığındaki seçime kadar katılım sağlayabiliyor.

Yani vatandaşlar, hayatını daha yakından etkileyecek seçimlere katılıyorlar.

Tüm yukarıda belirtmiş olduklarımız ışığında görünen o ki KKTC’ de dün gerçekleşen seçimi katılımın %30 civarında olduğunada bakarsak vatandaş gerçekten hayatını yakından etkileyecek bir seçim olarak görmemiş diyebiliriz.

Diğer bir değişle Mecliste eksik olan ve tamamlanması istenen 1 Milletvekilinin bugün yaşadığı sorunlarını çözecek yada değiştirecek bir faktör olarak gerçekçi bulmamış bu belli ama meclisteki vekiller böyle bir seçim için harcanan 30 milyona yakın para, emek ve iş kayıplarıda düşünüldüğünde seçim kararını alırken bunu neden görememiş o dahada önemli onuda bir kenara not edelim.Neticede devir tasarruf devri...

Son olarak diyebiliriz ki yaşamımızın sorumlusu bizleriz. Her seçim, biz farkında olsakta olmasakta aslında başka şeylerin reddedilmesi anlamına da gelir. Seçimler, içlerinde avantaj ve dezavantajlar barındırır. Bu açıdan her seçim aynı zamanda bir kaybediştir. Ama ne kaybettiğini bilmek, ne kaybedeceğini bile bile o seçeneği elemek sorumluluğu ise kişinin kendisine aittir.