O halde bu anlaşma her iki tarafında evet diyeceği bir plana nasıl döner hiç düşündünüz mü.
Çünkü şu an için iki evet yok.
Peki bu birileri kim.
Tabii ki Dünya siyasetine yön veren büyük küresel güç Amerika başta olmak üzere Güvenlik konseyinin üyeleri ve tabii Kıbrısın Garantörleri.
Sizce Amerikanın istemediği bir çözüm şekli Kıbrısta mümkünmü.
Sizce Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesinin ortak menfaalerinin kesişmediği bir çözüm Kıbrısta uygulanabilir mi.
Güvenlik konseyinde mesela Çinin veto ettiği bir plan Kıbrısta hayata geçebilir mi.
Çin ,Rusya Amerika ,İngiltere ,Fransa Türkiye Yunanistan bu anlaşmadan menfaat sağladıklarına kanaat getirmezlerse bir anlaşma ne derece gerçekleşir.
O zaman bizim bu oyundaki rolümüz ne hiç düşündünüz mü.
Kıbrıs adasının tarihsel geçmişine baktığımızda stratejik konumu ile hep pazarlıklara konu olmuştur.
Alınmış ,satılmış ,kiralanmıştır.
Aslan Yürekli Richard’ın Kıbrıs’ı fethedip Templar (Tapınak) Şövalyelerine sattığından tutunda 1489'da da son kraliçe Caterina Cornaro'nun adayı Venediklilere satması ve Osmanlının İngilizlere kirlamasına kadar.
Tarihin her döneminde olduğu gibi şimdide Kıbrıs birtakım pazarlıkların içinde..
Pazarlık yukarıda saydıklarım arasında…ve Kıbrıs tek pazarlık konusu değil.
Belki Musul Kerkük, Türkiyenin AB üyeliği ,Anavatanın toprak bütünlüğü,
Belki münhasır bölgeden çıkacak gazın AB ‘ye ulaştırılması ,İsrailin enerji ,su ve güvenlikle ilgili geleceği, Rusyanın Kıbrıstaki ekonomik ve askeri elde edeceği menfaatler Suriyedeki mefaatleri Suriye-İsrail- Kıbrıs üçgeninde enerji tabanlı jeopolitik kazanımları, Çin'in ipek yolundan Kıbrısın limanlarında, hidrokarbon, turizm ve tarımsal ürünler alanında işbirliğinden sağlayacağı menfaatleri,Türkiyeden Kıbrısa ulaşan suyun paylaşımı ABD ,İngilterenin , Doğu Akdeniz' in ve kendisi için hayati öneme haiz Kıbrıstaki üslerin kalıcılığı ve diğer beklentileri hepsi bu pazarlık içinde….
Kıbrısta bir anlaşmaya böyle evet diyecekler.…
Onlar mutabık kalırsa biz sanırım bu kadar algı oyununa maruz kaldıktan sonra en kolay halkayız.
Sizce tüm taraflar mutabık kalırsa Kıbrısta her 2 tarafında evet diyeceği bir plan ortaya çıkar mı yada yukarıda saydığım taraflar mutabık kaldıktan sonra hayır çıkacak bir referandumu göz alarak bu işi riske atarlarmı.
Ortada dolaşan söylentilere bakmayın….Açıklamalarada..Can alıcı nokta en sonunda konur.
Önce eşek kaybettirilir sonra buldurulur.Hatta gerekirse yanına birde sıpa konur.
Kıbrıs Türk Kurucu Devleti ile Kıbrıs Rum Kurucu Devleti arasında ast-üst ilişkisi olmayan bir anlaşmaya evet dermisiniz.
Yada “Egemenliğin Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlardan eşit olarak neşet edeceği yetki alanlarının idari bölgelerini de teşkil eden topraklarında, federal hükümetten herhangi bir müdahale olmadan, kendilerine ait tüm yetkileri kullanarak işlevlerini tam olarak, geri döndürülemez bir şekilde kullanıp yerine getirecekleri , kendi Anayasaları altında kendi düzenlerini özgürce tesis edecekleri bir anlaşmaya..evet dermisiniz
11 Şubat 2014 belgesindede belirtildiği gibi kurulacak federal devletin tek uluslararası hukuk kişiliği, tek egemenliği ve tek bir birleşik Kıbrıs vatandaşlığı olacağı bir plana yada ,
Çapraz oy uygulaması ve dönüşümlü başkanlığın olacağı…
.
Buraya kadar sanırım çokta sorun yok ….Çünkü mülkiyet ve garantiler dışında bu gibi konulara heriki taraftan
kamuoyundan çokta karşı duruş yok.
Esas çetrefilli konu mülkiyet ve garantiler.Yada bize gösterilen…görmemiz istenen.
Aslında son nokta konacak ve her iki taraftan Evet çıkarılacaksa oda hazır inanın.
Hemde iki taraftanda …
Mesela mülkiyette ilk söz hakkının ilk sahibinde olduğu buna karşılık 40 yıldır yaşadığı yada elinde bulundurduğu mülkte yaşam hakkıda korunan bugünkü kullanıcının ikamet ettiği konutu yada arsayı, araziyi gönül rızasıile ilk sahibine devretmesi karşılığı maddi manevi teşvik edici alternatifler önüne konan yada ilk söz hakkı olan malın ilk sahibine karşı bu durumun benzeri cazip teklifler yaratılan bir plana evet dermisiniz..,
Mesela mülkiyette ilk söz hakkının esas sahibinde olduğu bir malı bugünkü kullanıcının ilk sahibine bunu mülkiyet komisyonunada gitmeden gönül rızası ile iade etmesine karşılık KKTC rayiç bedeline göre değil benzer malın AB rayiç bedeline göre uluslar arası fondan son Annan planında ki gibi 10 senede de değil anlaşma onaylanır onaylanmaz kullanıcıya ödeme yapılması teklifi önünüze gelirse…
Yani bugüne kadar hep pazarlık konusu olan üzerine çivi çakmadığınız boya bile yapmaktan çekindiğiniz değeri 40 str olan ama bu fiyata bile mevcut durumdan dolayı alıcı bulamadığınız evinize ilk sahibine iade etmeniz karşılığında fondan size 200 000 str ödeneceği söylenirse.…
Yada Avrupada ayni değere sahip havuzlu bir tatil evi teklifi gelirse.
Yada malın ilk sahibinin malından gönül rızası ile vazgeçmesine karşılık kendisine uluslar arası fondan AB rayiç bedeline göre 40 yıllık kirası yanında benzer bir malın belki ayni bölgeden yada alternatif inkişaf edilecek başka bir yerden merkezi devlet tarafından verileceği.
Güneyde 50 bin kuzeyde ise şu an 9 bin olan işsizlere plan onaylanır onaylanmaz ev kiralarının devlet tarafından ödeneceği ,kirada oturanlara plan yürürlüğe girer girmez en geç 2 yıl içinde en az 10 yıllığına kira ücreti ödemeden içinde ikamet edecekleri konut sağlanacağı,işsizlere 2 yıl süre ile 1000 euro işsizlik maaşı bağlanacağı…
Böyle bir plan…
Eveti size düşündürürmü.
Buraya kadar eveti düşünmeye başlamışsanız AB içine girdiğimizde artık garantörlüğe gerek yok . Garantörlük olsada olur olmasada olur düşüncesinide artık benimsenmişsiniz ve potansiyel bir evetçisiniz demektir.
Ne dersiniz..
Herşeye rağmen mi Hayır yoksa Evette mümkün mü.