Holokost, 2.Dünya savaşı sırasında Alman Nazi rejimi ve işbirlikçileri tarafından sistemli, bürokratik yollarla, malî olarak  ülke eli ile desteklenerek   yaklaşık altı milyon Yahudi'nin hapsedilmesi ve öldürülmesidir.Yunan kökenli bir sözcüktür ve  “ateş başında kurban etme” anlamına gelir.

Bu konuda birçok film ve belgesel mevcut.İzleyenleriniz vardır.Açıkçası ben her izlediğimde yüreğim sıkışır.

Empati yapar o insanların çektikleri acıları anlamaya çalışırım.

Gelin görün ki üzerinden 70 kusur sene geçmiş olan fırınlarda yakılarak, gaz odalarında acı çekerek üzerlerinde acı veren deneyler gerçekleştirilerek milyonlarca Yahudinin maruz kaldığı  soykırımın benzeri  bugünlerde bu soykırıma uğrayanların torunları tarafından bir başka halka yapılıyor.

Filistin halkı soykırıma maruz kalıyor.Hemde Dünyanın gözleri önünde.

Yahudiler bundan 78 yıl önce Anne Baba ve Dedelerine  yapılanı  bugün kendileri başkalarına yapıyor.

Ateş başında Filistin halkını kurban ediyorlar.Çocukları katlediyorlar.

İsrail, Gazze'ye 6 günde 6 bin bomba attı.

Afganistan'daki savaş sırasında bir yılda en fazla atılan bomba ve diğer mühimmatların sayısı 7 bin 423 civarında.

İsrailin yaklaşık 1 haftada Gazzeye attığı bomba ABD nin Afganistana 1 yılda attığı miktara eşdeğer.

 BM raporuna göre NATO’nun Libya’ya tüm savaş boyunca attığı bomba ve roket miktarı 7 bin 600.

7 Ekimden bu yana Gazze şeridine atılan bomba miktarı 18 ton.

2.Dünya savaşında Hiroşimaya atılan bombanın bir buçuk katı.

İsrail ayrıca beyaz fosfor bombasıda kullanıyor.

Beyaz fosfor bombası nedir bilmeyenler için söyleyim.

Bu bomba yerden yaklaşık 80-100 metrede infilak ettirilir, havadaki oksijenle yanmaya başlar. Yaklaşık 5 ila 30 dönümlük alan içinde kim varsa yanar.

Halbuki nüfusun yoğun olduğu bölgelerde beyaz fosfor kullanımı uluslararası hukuka aykırıymış!

Hangi hukuk diyesi geliyor insanın!

İsrail devleti, 1948'de kuruldu. O tarihten bugüne izlediği işgalci politika, defalarca Birleşmiş Milletler gündemine taşındı. Fakat gelin görün ki İsrail yönetimi BM'de alınan kararların hiçbirini uygulamadı.

 Hangi BM mi?

Türk askerine işgalci diyen bize  Maraşı açmayın diyen BM .

Güvenlik Konseyinde de ABD'nin desteği sayesinde  uluslararası alanda İsrail'e karşı yaptırım kararıda  alınamadı. ABD’nin Güvenlik konseyininde bir üyesi olarak “soykırımı” sürdürmek yerine bunu önlemek gibi açık ve bağlayıcı bir yükümlülüğü bulunduğunu halde  bu vahşeti sona erdirmek için yasal ve ahlaki görevlerini yerine getirmiyor.

BM İsrail’ in bu saldırgan ve hukuk tanımaz eylemlerini engellemedikçe meşruiyetini kaybedecek ve kaybediyor.

Kıbrısta ortaklık Devletinden atılan yıllarca işkence ve saldırılara maruz kalan Kıbrıslı Türklerin sonunda son çare olarak kurduğu KKTC'nin tek taraflı bağımsızlık kararını yasadışı olarak kabul eden ve diğer BM üyesi ulusların bu hususta KKTC'yi tanımamasını şart koşan ,Dünya barışını sağlamak ve insan haklarını korumak iddiasıyla kurulan ve kuruluşunda ilk iş olarak bugün soykırım yapan İsrail’i Devlet olarak tanıyan BM’nin İsrail’in işgal girişimine ve insan hakları ihlallerine sessiz kalması bu yapının tarafsız olmadığını gösterdiği gibi ihmal suretiyle ihlallerin ortağı halinede getirdiği aşikar.

ABD ve İsrail dünyadaki en temel ve önemli yasal ve ahlaki yükümlülüğü yani bir halkın yok edilmesi anlamına gelen soykırım gerçekleştiriyor.

ABD destekli İsrailin bugüne kadar katlettiği insan sayısı 11 bin 320'yi aştı, bu kişilerin en az 4 bin 650'sini çocuk  ve 3 bin 145'ini kadın.

Gazze'deki Şifa Hastanesi'nde yenidoğan bebekler kuvözden çıkarılmak zorunda kaldı...ve  Hayata tutunma şansları yok...

Yaşama hakkı; en temel haktır. Hiçbir şekilde ortadan kaldırılamaz sınırlandırılamaz diyen Avrupa Birliği sessiz. Yaşanan savaşların ve barışa yönelik tehditlerin tekrarını önlemek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla kurulan BM yetersiz.

Dünyanın gerçekten de 5 ten büyük olması gerektiği günlerden geçiyoruz.

Tüm bunlar gözlerimizin önünde yaşanıyor ve bir gerçek.Etrafımızdaki enerji kaynaklarının varlığı bunları çalıp götürmeye niyetli çakalların çokluğu düşünüldüğünde hani o ülkemizde  topa, tüfeğe ,Türk askerine ihtiyaç yok diyenlerede bir örnek aslında.

Ya 1974 Barış harekatı olmasaydı ya Türk ordusu gelmeseydi acaba kaç ton bomba bu topraklara düşecek BM ve AB kaç gün  bunu  seyredecek kaç masum çocuk ölecekti diye düşünmedende edemiyor insan?