6 Şubat 2023’ de Türkiyede yaşanan ve binlerce insanımızla birlikte Şampiyon meleklerimizinde hayatını kaybettiği depremde binaların değil açgözlü ve ahlaksız bina inşa edenlerin öldürdüğünü bir kez daha gördük.
Sağlam binalar inşa etmek deprem felaketlerinin önüne geçmek için yeterli değildir. Depremin olası zararlarını asgariye indirecek tek yolun toplumun istisnasız her kesiminin eğitilmesinden geçtiği ortadadır.
Geçengün sallandık.Bundan 10 gün önce yine sallandık. Türkiyede gerçekleşen son büyük depremlerden sonra Kıbrıs havzasında 500’ e yakın deprem oldu.Birçoğunu hisstemedik bile.Peki biz ne yaptık.Bir gün boyunca konuştuk sonra dönüp hayatımıza bıraktığımız yerden devam ettik!
Depremler birçoğumuzun korkulu rüyası .Hani gelip geçtikten sonra unutmasak daha bir iyi olacak ama özelliklede yaşadığı evin dayanıklılığı hakkında bilgisi bulunmayanlar bu konuda daha bir endişeli olması gerekir diye düşünüyorum.
Son 1 haftada da yine etrafımızda yıkıcı olmasa bile tedbir almamızı hatırlatan depremler yaşanıyor.Birçoğumuz farkında olmasakta neticede 2.derece deprem kuşağı üzerinde yaşıyoruz.
Korkutmak istemem lakin büyük bir depremden birkaç hafta ya da birkaç saniye önce ortaya çıkan küçük sarsıntılara öncü deprem denir. Öncü depremler genellikle yakın bir zaman sonrasında gelecek büyük bir depremin habercisi olabileceği anlamına gelir ki tedbir almak lazım.
Depremin ürkütücü sonuçları Türkiyedeki gibi ülkemizde yok çok şükür.Fakat unutulmaması gereken bir şey var ki bizde deprem etkisine maruz kalacak fay hatlarına yakın bir coğrafyada yaşıyoruz.Ve üzülerek söylemem gerekiyor ki bir inşaat mühendisi olarak yapmış olduğum gözlemlerde depreme karşı dayanıksız oldukça çok yapımız bulunmakta.
Bundan dolayıda önlemlerimizi alarak yaşamak zorundayız.Bu önlemlerin en önemliside depreme dayanıklı binalar yapmak ve var olan ve ömrünü tamamlayan binalarımızın güçlendirmekten geçiyor.
Peki deprem kuşağında yer alan ülkemizde vatandaş içinde yaşadığı veya satın aldığı evin depremde güvenilir olup olmadığını nasıl anlayacak.
“Binanın Sağlam Olup Olmadığı Nasıl Anlaşılır” sorusunun asıl cevabının, yetkili bir kuruluş tarafından yapılacak analizler sonucu ortaya çıkacağını belirtmem gerekiyor.Bu konuda Mühendis ve Mimar odaları birliğimizin hizmet verdiğini hatırlatayım.
Ama yok bu işlerle uğraşamam diyenler varsada yinede evinizi tecrübeli bir Mühendise kontrol ettirerek durumun ne olduğu konusunda da aşağı yukarı bir bilgi sahibi olun derim.
Görsellik daima konut alıcısını etkileyen bir unsur hatta en önemlisidir diyebilirim.Fakat bunun sizi bir depremde koruyan bir durum olmadığını hemen söyleyeyim.
Yeni bir ev satın alırken dikkat edilmesi gereken hususlardan en önemlisi şüphesiz ki binanın sağlamlığıdır. Görsellikten çok temeli ,kolunu kirişi içine konan demiri kullanılan betonun kalitesi bizi daha çok ilgilendirmelidir.
Tabii evin kimin tarafından nasıl inşa edildiğide oldukça önemlidir.Bunun için evin çiçekler ağaçlar şemsiyelerle süslenen görselleri yanında kullanılan beton cinsi,beton dökümü, demir montajı ile ilgili resimlerinin olmasını ve bunları görmeyi de önemseyin.
Mesela ben satışa çıkan bir konut hakkında bilgi alırken inşaat aşamasında ki resimlerini görmek isterim.Mesela betonun dökümden sonra sulanıp sulanmadığı ile ilgili resimler ise en çok önemsediklerim arasındadır.
Bunları bilirseniz binanın sağlamlığı konusunda belli başlı yorumları yapabiliyor ve olası bir depremde başınıza neler gelebileceğini az çok biliyor olacaksınız.
Şimdi gelelim bu konuda size vereceğim bazı tiyolara;
Mesela bodrum katı bulunmayan çok katlı özelliklede 6 kattan yüksek binalardan uzak durun derim.Bodrum katı bulunmayan binalar genellikle zeminin altına yeterince gömülmüş olmayan binalardır.Bu sakıncalı bir durumdur.Çok katlı binalarda bina yüksekliğinin 7'de biri kadar gömülü kat bulunmalıdır.
Bunu şöyle de düşünebilirsiniz. Toprağa bir kazık çaktığınızda, ne kadar derin çakarsanız o kadar çıkması zor olur değil mi? İşte binalarda da bodrum meselesi tam olarak budur. Yapının bir kısmının toprak zemine gömülü inşa edilmesi gerekiyor.
Bir diğer konu Hazır betondur.Hazır beton kullanılmayan binalardan uzak durun derim.Çünkü eski sistemde elle veya makine yardımı ile yapılan beton içerisine konan malzeme istenen dayanımda betonu sağlamaktan uzaktı.
Bu binalarda betonlar elle hazırlanıp döküldüğü için, ne yazık ki hem dayanımları çok düşük, hem de homojenlikten uzaktırlar. Meslek hayatımda karşıma çıkan hazır beton kullanılmayan inşaatlarda; C10 beton kalitesine sahip binalar çok gördüm.C18 betonun üzerinde çıkan bir beton numunesine ise hiç rastlamadım.
Evinizin beton kalitesini kontrol edin derim.
Kısa kolondan uzak durun (Bodrumdaki bant pencereler).Kısa kolon terimi oldukça teknik bir terimdir.Türkiyede bilgisiz ve umursamaz müteahhitlerin yaptığı bu türden trajik hatalarla göçen ve birçok can kaybının yaşanmasına sebep olan bina var; Bu durumda depremde kolonun hesaplanandan tam 6 kat fazla kuvvetle karşı karşıya kalmasına neden olur. Tabi böyle bir kuvvete kolonun karşı koyması pek mümkün değildir. Ve kolonlar daima bu bant pencere bölgelerinden kırılırlar. Bina ne kadar depreme dayanıklı olursa olsun, bu kritik hata her şeyi değiştirir.
Biz İnşaat Mühendisleri yapıları tasarlarken şiddetli bir depremde yapının zarar görmesi durumunda bile toptan yıkılmaması üzerine hesaplar yaparız.Emniyet öncelikli ekonomi ve güzel görüntü sonra gelir.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, zeminin tipine göre proje yapıp doğru bir şekilde uygularsanız, binanız depreme dayanır.
Duvarı yıkıp cam takarsanız, estetik görünsün diye binaya izinsiz ilaveler yaparsanız, maliyeti düşüreyim diyerek gerekli malzemeyi kullanmazsanız, bina yeni de olsa depreme dayanmaz.
Halk arasında doğru bilinen ilk yanlış, az katlı binanın daha güvenli olduğu görüşüdür. Bu konu da yanlış bilinen bir konudur.Depremin frekansları vardır. Deprem öyle bir frekansta gelir ki, yüksek katlı binaların hepsi ayakta kalırken düşük katlı binalar yıkılır.Binaların projesi yapılırken bu frekans hesaplarıda yapılır.Projeye uyulması bu açıdan da önemli.
Bir diğer hatalı görüş ise, 25-30 yıllık binaların riskli olduğu görüşü.
Bu da doğru değildir. Bırakın 30-40 yılı, 100 sene dahi betonarme bina için çok eski değil. Eğer üretim sırasında doğru beton bakımı yaparsanız,iyi bir izolasyon sağlarsanız, doğru zemine binayı kaliteli malzeme ile inşa ederseniz, 100 yıllık bina bile bir depremde ayakta kalabilir.
Depremlerde eski olan birçok binanın ayakta durduğuna da hepimiz zaman zaman tanık olduk.Yeni binalar yıkılırken Mimar Sinanın yaptığı yapıların hala ayakta durması bunun en güzel kanıtı. 16.yüzyılda inşa edilmiş Süleymaniye Camii 5 asırdır 15 tanesi 5.5 büyüklüğünün üzerinde toplam 89 depremden hiç zarar görmemiş
Binalarda en önemli hususlardan biri de kolonların sürekli yani birbirine bağlanarak devam ediyor olmasıdır. Yani binanın planında en üst noktadan başlayan kolon; planda binanın en alt aksına kadar, şaşırtma yapılmadan, doğrusal bir şekilde gelmelidir. Bu sayede deprem yüküne karşı bina bir bütün olarak karşı koyabilecektir. ‘Kolonla oynayan, canıyla oynar’ diye söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Hala Türkiyede binalarda kolonların kesildiğini duyuyoruz.
Tabii birde son bir not daha ekleyelim;Eğer bir bina inşa ediyorsanız .Binanın yapım aşamasında projesine uygun kontrolünü yapacak .Kalıbın doğru yapılıp yapılmadığını ,konan demirin usulünde konulup konulmadığını kontrol edecek beton kalitesini izleyecek mutlaka bir inşaat mühendisi ile çalışın.
Sonuç olarak diyebilirim ki .Bir binanın sağlam olup olmadığı nasıl anlaşılır sorusu birçok cevap içermektedir ve konut satın alırken bu hususlar mutlaka tek tek değerlendirilmelidir.
Öyle boyası ,kapısı penceresi güzel .Şömineside var havuzuda yeterli değil yani.
Madem depremlerle sallanıyoruz bir ev alırken esas bakmamız gereken yerler bambaşka.Bunun içinde evinizin depreme dayanıklı olup olmadığını mutlaka kontrol ettirin derim.