T.C Cumhurbaşkanı  

Sayın:Recep Tayyip Erdoğan 

                                                          
Sayın Başkan
1974 Barış harekatının üzerinden yaklaşık 44 yıl geçti.Osmanlı yönetiminde ,İngiliz sömürge yönetiminde daha sonra Kıbrıs Cumhuriyeti  yönetiminde  farklı kültürel yapılarda yaşayan Kıbrıs Türk halkı Atatürkün de işaret ettiği batı medeniyetlerinin dahi  gıbta ile baktığı ileri bir medeni ve kültürel bir yapı ile yaşamış ,yaşam tarzını ona göre şekillendirmiş ve  farklı kültürlerin disiplini ile  olgunlaşmıştı.
Kıbrısta  toplumlarası başlayan çatışmalar  sebebi ile Garantör ülke Türkiyenin müdahalesi ile birlikte Kıbrıs ,Kuzey  ve Güney diye ikiye ayrılmış ve Kıbrıs Türk halkı kurtulmuş olmanın sevinci ile hiçbirşeyi sorgulamadan dünyadan izole bir şekilde üretimden de koparılarak yaşatılmaya büyük bir kısmı memur edilerek ben verirsem susar, kontrolü daha kolay olur mantığı ile yaşatılmaya başlanmıştı.Ta ki Kıbrısta statükoyu korumanın kaynağı olan ganimet dediğimiz Rumdan kalan arazilerin  dağıtılması Türkiyeden gönderilen ve kontrol edilmeyen paranın yandaş partililere  peşkeş çekilmesi   bitene kadar.
Son 40 senede bu zihniyete dayalı şükrancı bir yapı ile beslenen Kuzey Kıbrıstaki hükümetler Kıbrıs Türk halkını Türkiye ‘ye ve Türkiye insanına Türkiye hükümetlerine  anlatamamışlar ,Türkiye hükümetleri de Kıbrıs Türk insanını anlamak için çaba sarfetmemişlerdi.Bunun sonucudur ki son 44 yıldır Türkiye halkı Kuzey Kıbrıs Türk soydaşlarına,sizin orada cami varmı ,Siz Kıbrıslılar Türkleri sevmezmişiniz,top oynarken top denize düşmezmi ,Trenle gidiliyormu  Kıbrısa ,diye bizleride derinden üzen sorulara muatap etmiş  ,Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryetini ,Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti diye seslendiren insanları da görmesine sebep  olmuştur.
Kuzey Kıbrıs Türk halkı Türkiyeyi , Türkiyeli halkı anlamak ve yakından tanımak için okullarında Kıbrıs Tarihi yanında Türkiye Cumhuriyeti Tarih kitaplarını Coğrafya kitaplarını Türkiyeyi ve Türkiyeli soydaşını anlamak anlamında okullarında öncelikle okuturken ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti bunu kendi vatandaşlarına anlatmak anlamında  Kıbrıs Türk halkını anlatacak çabayı da yeterince göstermemişti.
 Kıbrısa sadece söylemlerde milli dava olarak bakarken gerçek anlamdada bu davanın gereklerini yerine getirmemiş Kıbrıs Türk halkını anlamak ve anlatmak için çaba sarfetmemiştir.Yalnızca biz verelim yaşasınlar mantığı ile hareket edilmiştir.
1571 de Kıbrısa Padişah fermanı ile getirilip yerleştirilen halk ,nitelikli insanlar arasından seçilerek getirilmişti fakat son 44 yılda Kuzey Kıbrısa Türkiyeden gelen kontrolsuz nüfusu denetlememiş ,her isteyenin istediği zaman Kıbrısa  gelmesi sağlanmış üstüne üstlük herhangi bir standarta ve kalifiyeye bakmadan vatandaşlıkta verilmişti. 
Geçen bu sürede Kıbrısa ,Türkiyeden entelektüel kesim yalnızca eğlenmeye gelmiş.Yerleşmeye , Kıbrıs insanı ile hergününü birlikte yaşamaya komşu olmaya  ise daha çok  Kıbrıs Türk halkı kültürüne uzak medeni dünyaya yabancı  canını sıkandan hakkını  yasalarla  alma yerine şiddetle  alan  ,parasız kaldığında hırsızlık yapan kişilerin gelmesinin önüne geçilemedi.İşte Kıbrıs Türk halkı yaşamında o güne kadar görmediği günlük yaşamında akşamları dahi evdeki kapısı açık uyuyan ,dolaşmaya çıkarken evinin kapısını kapatmayı ihtiyaç hissetmeyen ama bir süre sonra buna bağlı artan hırsızlık ,tecavüz olaylarına karşı kapısını artık yandaki komşusuna dahi giderken kilitlemek zorunda kalan aslında Türkiye halkınında sevmediği bu kişileri sevmedi istemedi.Bu şahıslar çoğaldıkça hapishaneler yetersiz kaldı.Türkiye insanına karşı önyargılar çoğaldı.İşlemek için KKTC’ ye gelen fakir Türkiye halkı günden güne çoğaldı .Zaten karnını zar zor doyuran bu insanların zayıf ve cılız çocukları eğitim kurumlarına dolarken farklı şive dil ve yetişme tarzları  ilede  belli bir entelektüel seviye yakalamış Kıbrıs Türk  halkının çocuklarına  uyum gösteremediler .Eğitimcilerde bu işten hoşnut kalmadılar çünkü azınlık durumuna düşen Kıbrıslı öğrenciye değil okullarımızda çoğunluğu oluşturmaya başlayan farklı bir kültürden gelen  ve anlama ve anlatma kabiliyetleri yeterli olamayan bu kesime eğitim vereyim derken Kıbrıslı Türk çocuklarının yetersiz eğitim almasına ve  bir süre sonra Rum tarafındaki kolejleri ve İngilteredeki okuları tercih etmesine  dolayısı ile göç etmesine sebebiyet verdiler.
Bugün Türkiyeden gelen kontrolsüz nüfusa bağlı olarak geliştirlemeyen Hastahaneleden sağlık hizmeti alan halkın % 15 Kıbrıslı Türk .En fazla 200 bin kişilik halka hizmet verecek kabiliyette olan Hasatahane  birden bire 600 bin insana hizmet vermeye kalkarsa yapı çöker. 
Yeterince sağlık hizmeti almadığına inanan Kıbrıs Türk halkı çözümü yeterince sağlık hizmeti alabileceğine inandığı yerlere aramaya  başlar .Rum tarafına gitmeyi tercih etmeyenler özelden parası ile ama hatırı sayılır birkısmıda zaten kendisini vatandaşı gören Kıbrıs Rum tarafından da parasız sağlık hizmeti almaya başlar.Türkiyeden gelen ucuz iş gücü ile kuzeyde iş bulma şansını yitiren bu şartlarda çocuğunun çoluğunun sağlığını ,eğitimini ,geçimini  sağlayamayacağını düşünen rahat ve Avrupai standartlarda insanca yaşama koşullarına alışan Kıbrıslı Türkler birer birer Rum tarafına gitmeye başlar .Günden güne Kuzeydeki Kıbrıslı Türk yapısı erozyana uğrar onun yerine Türkiyeden gelen fakir ve zaten geldikleri yerlerde yaşam şartları iyi olmayan  kesim yerini almaya ,kalan Kıbrıslı Türklerse bu yapı karşısında  azınlık durumuna düşmeye dolayısı ile  Kıbrıslı Türk Eğitimde ,Sağlıkta Ruma muhtaç bırakılır.Milli günlerde elde  bayrak tören alanlarını  dolduranlar yerini boş koltuklara bırakır. 
Tükiyeye nüfusunun 3 katı bir nüfusun Çin ‘den getirildiğini  düşünün .Hangi sektörün çalışabileceğini hangi Türkiye vatandaşının hakkı olan alması gereken hizmeti alabileceğini söyleyebilirmisiniz. 
Bizlerde Yeşilçam filimleri ile büyüdük Filiz Akını, Hülya Koçyiğiti ,Ediz Hunu çok da iyi biliriz .Emel Sayının ,Ferdi Tayfurun ,Tarkanın  şarkılarını ezbere bilen o kadar çok insanımız var ki.
Birçok evimizde  Atatürkün Ecevitin resimleri hala duvarları süslüyor. Kıbrıstaki kendi yöremizin takımından önce Galatasaraylı, Fenerbahçeli ,Beşiktaşlıyız,Milli maçlarda hepimiz Türkiyeli olur ayni heyecanı birlikte yaşarız.Birçoğumuzun yengesi eniştesi Türkiyeli .Birçoğumuzun Üniversite yılları Samsunlu ,Eskişehirli ,Denizli li arkadaşları ile olan anılarla dolu .Daha birçok Kıbrıslı Türk ile Türkiyeli Türk kader birliği yapmış.
Türkiye insanınada  Türkiyede 50 kr ‘a okuduğu gazetenin Kıbrıstaki  soydaşının ayni gazeteyi 2 liraya okuduğu  ,Türkiye vatandaşının 30 liraya aldığı  ayakkabının benzerini Kıbrıslı Türkün  150 liraya ,Türkiyede pazarda 1 lira olan domatesi Kıbrıslı Türkün 4 liraya aldığı anlatılmalıdır.
Ortak kader birliği yapmış iki ülke halkına ortak politikalar yaşadıkları yerlerin şartlarına göre oluşturulmalı ve  farklı arayışlara girmeden Kıbrıs Türk halkı ile Türkiye insanının sade vatandaşından İşadamına ,Politikacısından Esnafına ,Öğrencisinden Eğitimcisine, Medyasından Turizimcisine birbirini daha iyi anlaması sağlanmalı birbirine şükran yerine gerçekleri dürüstçe konuşarak menffatçi kesimlerle değil halkını gerçek anlamda seven nitelikli farklı kültürlerdeki insanları anlayabilen o halk ile iç içe yaşamış  şahsiyetlerle işbirliğine gidilerek bu yapılmalıdır. 
Kıbrıs Türkünün hangi görüşten olursa olsun bu ada üzerinde ortak dayanışma, ortak tarihi anılar,ortak mitler  ve ortak yaşanan duygular dolayısı ile kendine has bir dini inancı  ,kültürü ,sosyal yaşamı ve dünya görüşü ile harmanlanarak  zaman içerisinde oluşan kendine has bir kimliği mevcuttur.
Bu kimlik sabrı,hoşgörüyü ,tevazuyu, anlayışı ,kibarlığı ,itidalli  olmayı,samimiyeti ve her ne olursa olsun uzlaşmayı,asayişi  ve barışı barındırır.
Bu kimlik içerisinde yer alabilmek için öncelikle bu ortak paylaşımları yaşamanız gerekir.
Bu kimlik içerisinde gerçek anlamda yer almak içinde sabır ve zamana ihtiyaç vardır. Hem aidiyet  hem de ayniyet için bu gereklidir.
Kıbrıs Türk halkı tarihin hiçbir döneminde kimliği ile oynanmasına izin vermemiştir ve bundan dolayıdır ki  500 senedir  Osmanlının fethettiği yerlerden bir tek  Kıbrıstaki Türk varlığı Devlet kurmuş ve dimdik ayaktadır.
Kıbrıs Türkünün Kıbrıstaki misyonu iyi kavranmalı ve anlaşılmalı ve evinin önündeki arabasından ,oturduğu evinden ,refah düzeyinin yüksekliği sorgulanmaktan vazgeçilmeli  kıyas edilecekse Türkiye insanı ile değil ortak coğrafyayı paylaştığı kişi başı 30000 dolar milli gelire sahip Kıbrıslı Rumlarla kıyas edilmeli ve onunla rekabet edecek Kıbrıs Türküne Türklük adına üstlendiği misyon adına o şartlar  sağlanırken ortak menfaatlerimiz için kimliğini koruması içinde çaba sarfedilmelidir.
Sayın Başkan 
Bugün Kuzey Kıbrısta yaşadığımız süreç birbirini anlamakta yetersiz kalan ,bu iki halkı birbirine anlatamayan halkı yönetmekle sorumlu olanların zafiyetinden kaynaklanlandığı çok açıktır. Bu konudada sizlerinde liderliğine ihtiyaç olduğu bir gerçektir.
Halkı yönetmekle yükümlü olanların bir adım atmadan önce on defa düşünmesi gerektiği bu yaşadığımız süreçte geçmişide düşünürsek birkez daha önemli olduğu ortaya çıkmıştır.
Kıbrısta Türk halkı Osmanlıdan bugüne Türk  liderlerini hep kendi lideri gibi benimseyip bağrına basmış ve bu şevkle Kıbrıstaki Türk varlığının bugünlere gelmesine vesile olmuştur.
Bütün bunların ışığında sizlerden rica ve beklentimiz birbirimizi şükran politikası ile anlamak yerine  ayni amaç ve ülkü ile hareket eden iki kardeş ülke politikaları  ile anlamak ve bunun geliştirilmesi  konusunda  daha çok çaba sarfetmenizdir.Bilmenizi isteriz ki Atatürk ilke ve inkilaplarını şiar edinen Kuzey Kıbrıs Türk halkı Anavatan Türkiyenin her daim  yanındadır.
Şahsınızda şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerine Türkiye Cumhuriyetinin milli sınırlarını korumaya yönelik başlatmış olduğu harekatta başarılar dilerken bu konuda  oluşacak tüm çabalara karşılıksız destek vermek arzusu ile sevgi ve saygılarımızı  sunarız.
      Lefke ve Çevre Köyleri Dayanışma ve Kalkındırma Derneği (LEKAD)