Hakkına sahip çıkmak deyimi ne anlama geliyor?

2 anlamı var:

  1. Bir kişiyle ilgilenip korumak, koruyucusu olmak.
  2. Bir şeyin kendisine ait olduğunu söylemek.

***

Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanı, son açıklamasında Kıbrıslı Türklerin haklarına sahip çıkmaya devam edeceklerini söylemiş.

Buraya kadar her şey normal.

“Ana”vatan olarak bizlerin koruyucusu olacaklarını, bizimle ilgilenmeye devam edeceklerini ifade etmiş oluyor.

Lakin sözlerinin devamı dinlendiğinde, “Doğu Akdeniz’in Türkiye ile Ürdün’ün ortak ilgi alanlarından biri olduğunu, bu sebeple onlarla diyalog içinde olunması gerektiğine vurgu yapıyor. Devamında Doğu Akdeniz’deki haklarından bahsederek bunların da yetkilerini kullanarak bölgeye “barışı” getirme görevini taşıdıklarını ifade ediyor ve sonunda ağzındaki baklayı çıkararak, bir kez daha buralarda kendi çıkarları bulunduğunu da söylüyor.

Hep dediğimiz gibi, “bayram değil, seyran değil eniştem beni neden öptü?” sorusu ile yorulmaya lüzum yok.

Görünen köy kılavuz istemez yanıtını verirler size bu soruyla muhatap olanlar!

İyi mi, kötü mü siz karar vereceksiniz…

Dahası haklarımıza sahip çıkılıyor olmasının yukarıda belirtilmiş ikinci anlamı ile kullanıldığı, yani bir şeyin kendisine ait olduğunu söylemek anlamı ile haklarımıza sahip çıkıldığını anlatmış oluyor sanki... Ne dersiniz?

Bu noktada ilan ettiği bilgi sayesinde hem tüm dünya ülkelerine Kıbrıs adasında, Kıbrıs’ın Kuzey’indeki varlığının gerekçelerini de açıklayarak diğer garantörlerin haklarını benzer bir şekilde ifade etmesi halinde nasıl hissedeceğinin ön görülerinin izlerini zihinlere kazıyarak son derece açık bir ifade ile bir kez daha vurgulamış oluyor.

***

Şimdi bakalım mı?

Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet ve halkını bir sistem içerisinde korumayı hedefleyebilirken çevreden gelebilecek herhangi bir tehdit ya da huzur ile refahı rencide edecek durumlara karşı uyanık kalıyor.

Biz ne yapıyoruz? Ya da biz bunu yapabilecek güç, sorumluluk ve varlığa sahip miyiz?

Biz, Kıbrıs adası üzerindeki haklarımıza sahip çıkmak, bu hakları korumak, burada barışı tesis etmek, uluslararası camia içinde yer alarak varlığımızı Kıbrıslılar olarak sürdürmek ve başka toplumların, büyük balığın küçük balığı yuttuğu gibi bizi yutmasına izin vermeden var olmak için nasıl bir söylem geliştiriyoruz? Bunun için çabalarımıza ne kadar sahip çıkabiliyor ve nasıl kolluyoruz?

Hatta, daha ileriye giderek, sadece kendimize güvenerek nasıl bir çaba sarf ediyoruz sorusunu sormaya utanmasam soracaktım!

Yetkisiz, ilgisiz, kendi becerilerinden yoksun, olan bitenlerden habersiz görünmeyi kendimize yakıştıramadığımdan bunları anlatıyor, sorguluyorum, kısır döngü ye düşüyorum…

***

Yurdumu, adamı ve varlığımı seven bir Kıbrıslı Türk olarak buradaki haklarımızın belleklerimizden 4 koldan silinmeye çalışılmasını/ihtimalini görürken bunların hatırlatılmasıni hiç kimse bize çok görmesin…

***

Ayrıca Kıbrıslı Rumların haklarına sahip çıkmaya aday birisini duyarsanız haber verin. O konuda bilgi almakta sanırım biraz eksik kalıyorum… Çünkü bunu duyduğumu hatırlayamadım.

Uzun lafın kısası: Birilerinin bize sahip çıkması ile övünmek değil, bizim kendimize sahip olduğumuz bilinciyle hareket edeceğimiz günü bekliyoruz.

NOT: Psikolojide bireyin bağımsızlaşması ve kendi ayakları üzerinde durabilen duygusunu, bilişini ve davranışını tek başına kontrol edebilen bir varlık olması çok önemlidir. Bireyler arası ilişkiler toplumların prototipidir.

Dr. Çiğdem DÜRÜST