İnsan katkısı tartışılır olsa da küresel ısınma gerçek bir felaket ve bunun sonucu olarak ,

tüm dünya da olduğu gibi ülkemizin de bulunduğu bu bölgede,

ağır bir kuraklık yaşanıyor ve bunun giderek daha da vahim bir hale gelmesinden endişe ediliyor.

Kuraklığın Kovid-19 salgınından çok daha önemli sonuçları olacak.

Bizlere ( KKTC ) çok yakın olan bölgede sonradan Arap Baharı’nı ortaya çıkartan tüm sosyal kargaşalıklar, kırdan kente göç olayları, ekmek ve gıda sıkıntıları ,

Batı ülkeleri tarafından en az 32 yıl önce ( 1989 ) tahmin edilebilmiş ve bu saptamaları politik stratejilerinde hesaba katmışlar.

Birilerinin “üst akıl” şeklinde adlandırdıkları modern devletler dış politikalarını hayaller ve masallar üzerine değil bilim ve tekniğe dayalı gözlemler üzerine kurarlar.

Bu coğrafyada kuraklık nedeniyle nasıl sıkıntılar ortaya çıktığını, mezhep gerilimini kaşıyan dış güçlerin nasıl işine yaradığını kanıtlıyor.

Öte yandan,

Ortaçağ kafalı iktidarlar tarafından çok kötü yönetilen su politikasının, su kaynaklarına yakın yerlerde kurulan barajların,

yeraltı sularının bilinçsizce harcanmasının sonucu olarak daha da ağırlaşıyor.

Konunun başka bir yanı kuraklık nedeniyle daha sulak yerlere,

ya da bir ülkeden başkasına göçen Ortadoğu insanlarının bu kez gittikleri yerlerin kaynaklarını tüketmeleri.

Örneğin ,

Suriye’de iç göç çatışmalardan çok önce zaten ,

savaşın mı göçe, yoksa göçün mü savaşa yol açtığı sorusuna cevap vermek oldukça güç ama özellikle başka ülkelere göçte kuraklık ve ekonomik sıkıntılar önemli bir yer tutmakta .

Başka bir açıdan bakıldığında kontrolsüz göç büyük bölgeleri kaosa sürüklemekte ve çare üretmeyi olanaksız kılmakta.

1980’lerden beri çok önemli bir aşama kaydeden iklimbilim 1400 yıllarındaki kuraklığı bile ayrıntılarla,

kanıtlarla ve olgulara dayalı araştırmalarla ortaya çıkarabiliyor.

Geleceğe yönelik planlamalar mahalle kahvesi hayalleri değil somut gerçekler üzerinde yapılır .

. ABD’NİN ÇEKİLMESİ BOŞUNA DEĞİL

ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesi, sadece petrol kaynaklarını ve deniz kıyılarını kontrolü amaçlaması boşa değildir.

Yeni teknolojiler ve kayaç petrolü ile bölgeye olan ihtiyacın azalması, ardından (yine önceden kestirilebilir) bir salgınla petrole talebin iyice düşmesi ve ekonomik krizin kuraklıkla birleşmesiyle Ortadoğu’da alarm zilleri çalmaktadır.

Üstüne üstlük dünya çapında bir gıda krizi de kapıdadır.

Batı ülkeleri bugün dikta rejimlerine yaradığını düşündükleri küreselci ekonomiye son verebilmek için Covid-19 sayesinde iyi bir bahane bulmuşlardır.

Ülkemiz KKTC ,

zaten içinde bulunduğu ama şiddetini iyice arttırması beklenen kuraklık konusunda en acil kararları almak durumundadır.

Başta Tarım ve Doğal Kaynaklar ile Ekonomi ve Enerji Bakanlıklarını çok büyük sorumluluklar beklemektedir.

Bununla birlikte ,

ama ondan da önce yıllardır dış politika yanlışları nedeniyle , “ KOMŞULARLA SIFIR DÜŞMAN “ stratejisi tutmayan anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti ,

türlü belaların kaynağı durumundaki Ortadoğu’dan uzaklaşmalı,

kimseye hiçbir yarar gelmeyecek ve kendisine bile yararı dokunmayacak İslam dünyası liderliği hayallerinden vaz geçip uygar dünyaya yönelmelidir.

Bunun için de ülke dış politikası hurafeye ya da şahsi politik çıkarlara değil bilimsel gözlemlere dayanmalıdır.

KAOS KAPIDA

Kaosa az zaman kalmıştır,

Ülke insanımızın büyük bir bölümünün yaşamını direk etkileyen ve etkilerinin şiddetlenerek devam edeceği öngörülen , COVİD 19 salgını binlerce ailenin durumunda acilen yeterli önlemler alınamaz ise,

Hepimizi bekleyen son ,

“ Yoksul ve Yoksunluk ” olarak karşımızda durmaya devam edecektir.

Koltuk kavgası ile meşgul olan mevcut siyasilerimizin bununla yüzleşeceğine inanmasam da ,

Bir yazar ve bir yurttaş olarak tarihe uyarı notu olarak kayda girmesi ve “ Binlerle ifade edilen okur ve insanımızın sessiz çığlığını ”dile getirme görevimi gerçekleştirmek vicdan rahatlığı ile diyorum ki ,

EY YÖNET (E ) MEYENLER

Çok daha geç olmadan ,

Koltuklarınızın büyülü hayallerden kurtulup gerçeğin soğuk yüzüyle karşılaşma cesaretine sahip olacakmısınız ?