Tüm dünya büyük bir krizle boğuşuyor .Bize etkileri ise beklenenin üzerinde.
Özellikle enerji krizi ile gün ve gün yaşadıklarımız ortada .Benzin ve mazota gelen zamlar hayatı günden güne zorlaştırmakta.
Araba ile bir tur atma devri çoktan bitti.Sorduğum birçok aile eğer mecbur değillerse evlerinden dışarı dahi çıkmıyor.
Geçenlerde bir arkadaş söyledi.Evden dışarı her çıkış en az 500 tl dedi.
Millet araba kulanmadan işlerini halletmek için başka çareler düşünmeye başladı.Kimisi daha ekonomik araçlar araraken kimiside işlerine gitmek için 3-4 kişi biraraya gelmeye başladı.
Tabii kriz bununla kalmayacak.Yakında gıda krizide buna eklenecek gibi görünüyor.
Yapılan araştırmalara göre dünyada bu 2 temel öğe ön plana çıkmış durumda.
Birincisi gıda arz güvenliği ikinciside enerji arz güvenliği
Petrol, doğal gaz ve kömür, uzun yıllardır vazgeçilmeye çalışılan yakıtlar. Alternatif enerji kaynakları bulunacağı söylendi maalesef bulunamadı.
1972-73 de birinci petrol krizi başladığında petrolün varili 2.5 dolardı. Bittiğinde 1974 yılında 11 dolardı.
Bugün petrolün varili 110 dolarla 120 dolar arasında dalgalanıyor yani Petrol krizinin başladığı yıllara göre yaklaşık 10 kat artmış vaziyette.
Petrol fiyatı da ve tüketimi de artmış vaziyette. Bu yüzden de enerji arz güvenliği çok önemli bir konumda devam ediyor.
Petrol üretmeyen ülkelere de ciddi biçimde yük geliyor. Bu KKTC’ de yaşadığımız sorunlardan birisi.
İkincisi de gıda arzı güvenliği problemi.
Dünyanın temel sorunu haline geldi. Artık paranız olsa bile buğday, arpa ya da mısır alamıyorsunuz.
Mısır alamayınca yem yapamıyorsunuz hayvancılık sıkıntıya düşüyor.
Uzmanlar dünyanın 2023’e doğru bir de resesyonla karşı karşıya kalacağını söylüyorlar.
“Enflasyonun bu kadar hızlandığı, tedarik zincirlerinin kırıldığı, arz yönünde sıkıntıların olduğu böyle bir ortamda artık para basarak da bu işin devam edemeyeceği çok açık diyorlar.
Bunun içinde ülke içinde tarımı desteklemek özellikle buğday ,arpa, mısır üretimini artırmamız gerekiyor.En azından kendi ihtiyacımızı sağlayacak kadarda olsa.Yoksa eğer üretmezsek ekmek dahi bulamayacak bir sürece gittiğimiz açık.
Tabii iş bunulada bitmiyor.Dünyada bir çok ülke faiz artırıyor.
FED, İngiltere Kanada’da Avrupa’da faiz arttırmaya başladı.
2023te gelişmiş ülkeler yavaş yavaş parasal sıkılaştırmaya ve resesyona gideceğini ve bütün bunların sonucunda da büyümeyi yavaş yavaş kaybedeceklerini belirtiyorlar.
Peki ne yapmak lazım.Bizim bu krizden kurtulmak yada en az hasarla sıyrılacağımız yapabileceğimiz bir şey varmı.
Bununla mücadele için tek bir yol var.
ihracatın ve döviz kazandırıcı hizmetlerin geliştirilmesi.
Peki bunu biz uluslarası ambargolarda düşünüldüğünde nasıl yapacağız.
Eldeki olanaklar düşünüldüğünde tek yol Turizm gibi görünüyor.
Evet Turizmi geliştirmeliyiz.Bizim KKTC olarak başka 2. bir şansımız yok.
Petrolümüz yok.İhracatta ise durum ortada.
Bunun için ülke olarak tüm sinerjimizi buraya yönlendirmeliyiz.
Mesela Maltaya bakalım. Malta'da turizm ülke ekonomisinin önemli bir sektörüdür ve ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) yüzde 15'ine katkıda bulunmaktadır. Malta, adanın zengin tarihi ve kültürünün unsurlarını ve Akdeniz ile ilgili su aktivitelerini kapsayan bir dizi turizm cazibe merkezine sahiptir. Buna ek olarak, medikal turizm son yıllarda Malta'da popüler hale geldi. Özellikle de hükümetin İngiltere'deki tıp turistlerine pazarlamaya çalışması vardır.
Malta 2022 yılının ilk üç ayında ağırladığı 235 bin turist ile geçen yılın aynı dönemine göre 7 kat daha fazla turist ağırladı. Mart’ta Malta’ya gelen 111 bin turist 80 milyon Euro harcadı.
2022 yılının ilk üç ayında turist sayısında geçen yıla göre yedi kat fazla turist sayısı pandemi dönemdeki seviyelerin oldukça uzağında kalıyor.
Malta’da turistler ilk çeyrekte tatilde 167 milyon Euro’dan daha fazla harcadı. Bir önceki yıl ise bu harcama tutarı sadece 30 milyon Euro olmuştu.
Ülkemize yabancı yatırımcıları getirmek için farklı alternetifler yaratmamız gerekiyor.
Müteahhitlerimizin özellikle yap sat sektörü aracılığı ile konutlarını pazarlamaları için kolaylaştırıcı devlet teşvikli yollar bulmalıyız.
Eğitimde öğrenci akışını KKTC’ne yönlendirecek teşvik ve uygulamaları devreye koyabiliriz.
Turizm yatırımlarını teşvik edip farklı Turizm destinasyonları yaratabiliriz .
Ama en önemliside bu ülkeye Turist gelmesi için ulaşımı kolaylaştıracak tedbirleri gecikmeden almalıyız.
Bunlar yapıldığı takdirde bu krizin etkilerini en az hisseden bir ülke yaratmak elimizde .Bu işte öncelikle Hükümet edenlere düşüyor.