KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Rum lider Nikos Hristodulidis, 15 Ekim 2024’te New York’ta yapılan görüşmede mutabık kalındığı gibi, yeni sınır kapıları konusunu ele almak üzere 20 Ocak’ta Lefkoşa ara bölgede bir araya geldiler.

Tek gündem, “kapılar” konusunu ele almaktı. 

Hatırlarsak, liderlerin, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in ev sahipliğinde 15 Ekim 2024’te New York’ta gayri resmi akşam yemeğindeki buluşmalarında yeni sınır kapısı açılması konusu da gündeme gelmiş, BM Sözcüsü Stephane Dujarric de görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Liderler yakında Genel Sekreter'in gözetiminde daha geniş kapsamlı, gayri resmi bir toplantı yaparak ileriye dönük adımları ele alma konusunda anlaştılar. Ayrıca, yeni geçiş kapılarının açılması olasılığını araştırmak için Kıbrıs’ta bir araya gelme konusunda da mutabık kaldılar” açıklamasını yapmıştı.

Yani, daha öncede açıklandığı gibi, 20 Ocak’taki buluşmanın tek gündemi “yeni sınır kapısı açılması” konusuydu.

Rum lider Hristodulidis, belirlenen gündemin dışına çıktı; “geçiş noktaları ve diğer fikirlerle ilgili sekiz maddelik bir teklif paketi sunduğunu” ve sunduğu paketin, “parça parça değil tamamen kabul edilmesi gerektiğini” açıkladı. Yani; “ya hep ya hiç” dedi. 2017’de İsviçre’deki Kıbrıs görüşmesinde de “sıfır asker, sıfır garanti” diyerek diyaloğu çökertmişlerdi. 

Bir kez daha görüyoruz ki, niyetler kapı açmak ve uzlaşmak değil. Rum liderliğinin yıllardır Kıbrıs görüşmelerinde yaptığı taktiğin bir parçasıdır bu yapılan. Müzakere eder gibi Kıbrıs Türk tarafını masada oyalayıp, diğer yandan silahlanmaya hız veriyor, Ada’yı askeri üs ve savaş üssü haline getiriyor, bölgede denge ve güç unsurlarını değiştirecek hamleler yapıyor, ABD ile “stratejik ortaklık anlaşması” kapsamında hava ve deniz üslerini modernize ederek genişletmeye çalışıyor. Kıbrıs Türk tarafının zamanı ve enerjisi çalınıyor, kısıtlamalar devam devam ediyor, yani hep bir kısırdöngü sürüp gidiyor.

Tek gündemi, “yeni sınır kapılarının açılması” olan görüşmeye, her biri ayrı konu olan 8 maddelik “paket öneriyle” gelmenin, niyetin kapı açmak olmadığını gösteriyor.

Kamuoyu, kapı açılması konusuyla meşgul olurken, hatta bu hususta, Rum liderin “ya hep ya hiç” dediği “paketini” kabul etmediği için Kıbrıs Türk tarafını suçlayıcı tavır içine girerken, ki Rum tarafının izlediği taktiğin amacı da bu, Rum tarafı arka planda saldırı gücünü artıracak faaliyetlere yoğunlaşıyor.

AMERİKALILAR BAF ÜSSÜNÜ İNCELİYOR

Hava üssü demişken, Kıbrıs Rum basını dün (23 Ocak 2025), Baf’ta bulunan “Andreas Papandreu” hava üssünde inceleme yapacak Amerikan hava kuvvetlerinden uzmanlar grubunun Güney Kıbrıs’ta bulunduğunu ve Amerikalı yetkililerin yapacakları incelemelerin ardından hava üssünün düzeyinin yükseltilmesi için ihtiyaç duyulan belirli iyileştirmeler konusunda önerilerde bulunacaklarını yazdı. 

Rum Savunma Bakanı Vasilis Palmas ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Amerikalı uzmanların üssün genişletilmesi projesiyle ilgili öneri ve tavsiyelerde bulunacaklarını, projenin 14 milyon Euro’ya mal olması ve 18 ay sürmesinin beklendiğini söyledi. Palmas, yapılacak çalışmalar arasında daha fazla uçağa ev sahipliği için üs alanın genişletilmesinin yanı sıra bugün sahip olduklarından daha büyük uçakların uçabilmesi için pistin düzeyinin yükseltilmesinin bulunduğunu belirtti. Palmas, “üssün Amerikalıların ihtiyaçlarına da hizmet edeceği için, ABD’nin muhtemelen üssün düzeyinin yükseltilmesi için teknik bilgi sağlayacağını, hatta para vereceğini” kaydetti.

“Mari” (Tatlısu)’daki deniz üssünün modernize edilmesi konusundaki bir soruya karşılık ise Palmas, bunun daha büyük gemilere ve denizaltılara hizmet verebilmesi için Baf’taki hava üssünün düzeyinin yükseltilmesine kıyasla daha büyük ve pahalı bir iş olduğunu söyledi. Fransız uzmanların “Mari”deki incelemesinin 2019 yılında yapıldığını ancak, bunun güncellenmesi gerektiğini de ifade eden Palmas, bakanlar kurulu tarafından ilgili fonun onaylandığını hatırlattı.

Türk tarafı “kapı” ile meşgul oladursun, Rum tarafı üslerini modernize ediyor, daha büyük savaş uçakları, daha büyük savaş gemileri limanlarına gelsin diye. Rum savunma bakanı Palmas, üssün Amerikalıların ihtiyaçlarına da hizmet edeceği için, ABD’nin teknik bilgi sağlayacağını, para vereceğini de açıkça söylüyor.

SINIRDA, SİVİL YAPILAR İÇERİSİNE ASKERİ MEVZİLER

“Sıfır asker, sıfır garanti” diyerek Türk askerinin Kıbrıs’tan çıkması için uğraşan Rumlar, silah yığınağı yapıyor, yabancı askeri güçleri Güney Kıbrıs’a konuşlandırıyor, sınırlarda sivil yapılar içine askeri tesisleri gizliyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) faaliyetlerine ilişkin son altı aylık rapor taslağında, Rum yönetimi Savunma Bakanlığı’nın sivil yapılar içerisine askeri mevziler gizleyerek, sivil ve askeri tesisler arasındaki çizgiyi “kasıtlı ve tehlikeli bir şekilde bulanıklaştırdığına” dikkati çekmiş, “kasıtlı olarak bulanıklaştırma politikası ciddi insani kaygılar doğuruyor. Bu durum, sivilleri riske atabilir” uyarısında bulunmuştu. 

S-300 FÜZELERİNDEN BAF ÜSSÜNE

Rum Savunma Bakanı Palmas’ın, Amerikalıların modernize edeceğini duyurduğu Baf’daki “Andreas Papandreu” nasıl mı yapılmıştı!

Kıbrıs’ta 1988’de S-300 füze buhranı yaşanmıştı. Rum lider Glafkos Klerides, Rusya’dan S-300 füze siparişi vermiş, parası ödenmiş, uzun menzilli füzeler Güney Kıbrıs’a konuşlandırılacaktı. Yoğun baskılar sonucu, dönemin Yunan hükümetinin de füzelerin Kıbrıs’a gelmesine karşı çıkmasıyla, füzelerin, Aralık 1988’de Girit’e konuşlandırılacağı açıklanmış, Yunanistan da Güney Kıbrıs’a yine Rus yapımı, orta menzilli TOR-M1 füzesi vermiş, yaşanan kriz bir süre “durulmuştu”.

O günlerde yaşanılanları “Bir Dönemin Anıları” isimli kitabında anlatan eski Rum lider Glafkos Klerides, kitabın 118-119 sayfalarında şöyle diyor: “Bu dönemde, Baf’ta Andreas Papandreu Hava Üssü inşa edildi. Bu şekilde Yunan savaş uçaklarının yakıt ikmali eksiği giderilmiş oldu”, “Ek olarak…Türk Hava Kuvvetleri’nin Doğu Akdeniz hava sahasındaki mutlak kontrolü sınırlandırıldı.”

Bu sefer de gündem, “kapılarla” meşgul ediliyor ve deniz ve hava kuvvetleri bulunmayan Rum yönetimi, Baf’taki hava üssünü, “Mari”deki deniz üssünü genişleterek modernize ediyor. 

Tek gündem “kapı” iken, “ya hep ya hiç” diyerek buluşmaya “paket” öneriyle gelmekteki amaç ne olabilir!