Şöyle diyor yazıda.
Annan Planı sonrası AB Kıbrıslı Türkler ile ilgili aldığı karar ve verdiği sözleri yerine getirdiğini göstermek için Kuzey Kıbrıs’ta bir ofis açmış birkaç yüz milyon euro vermiş.
Kıbrıslı Türklerin 2004 sonrası ellerine AB ile ilişkilerde çok büyük bir fırsat geçmiş.
Fırsat kullanılamamış bir anlamda heba edilmiş. Kimse Rumlara Yunanlılara kızmasınmış
Sorunu AB platformlarında zamana yayarak tamamen kendi lehlerine çevirmişler.Stratejilerini başarıyla uygulamışlar.Kıbrıslı Türkler ise biz haklıyız demişler. O kadar.
Kıbrıslı Türkler ise sadece Brüksel ve Strasbourg’da temas yapmakla bu iş çözülür sanmışlar..AB’den hakkımızı almak için bir strateji geliştirmemiz daha farklı politikalar izlememiz gerekirmiş bu yapılmamış.
Kıbrıslı Türkler AB kartını iyi kullanamamış ve bir anlamda oyunu kuralına göre oynamamış.
2004 sonrası Kıbrıslı Türkler AB platformlarında biz haklıyız. Annan Planı referandumu sonrası AB’nin aldığı karar ve verdiği sözler var.Bunları yerine getirin diye Brüksel’in kapısını aşındırmışlar.
Zannetmişler ki AB karar aldı ve söz verdi yerine getirecekmiş.
Bu işin olmadığı 2004 sonrası görülmüş.O zaman ortada bir yanlış varmış.O yanlıştta Kıbrıslı Türklerin AB’den haklarını almak için bir stratejiden yoksun olmalarıymış.
İzledikleri politikalar biz haklıyız.AB’de hakkımızı verir şeklinde olmuş.Oysa AB’de ağlamayan çocuk hakkını alamaz şeklinde bir kural varmış.Bu unutulmuş.
Ancak haklı olmak değil haklı çıkmayı unutmuşlar.
Şimdi ise Kıbrıslı Türklerin AB müktesebatına uyum sağlaması için çalışılıyormuş.
Bu aşamadada zaten AB’nin Kıbrıslı Türkler için bunlardan başka da bir şey yapması mümkün değilmiş.
AB cephesinde Kıbrıslı Türkler haklarını almak için sanki fazlada istekli değilmiş.
Yaratıcı olamamışlar.Haklarını almak için AB’yi zorlayacak hamleler yapmamışlar.
Sadece ama sadece Brüksel’e Stasbourg’da gelip biz haklıyız hakkımızı verin demişler.
Tüm bunlardan dolayı Avrupa Parlamentosu AP’de Türkiye ve Kıbrıs dosyasına hakim gözlemciler AP seçimleri sonrası Kıbrıslı Türkler için adada çözüm olana kadar haklarını alma bağlamında AB defterinin kapandığını söylemişler.
Tabi burada şunu söylemek lazımmış. Yunanistan ve Kıbrıs AB üyesiymiş bundan dolayı çok büyük avantajları varmış.
Ama bu demek değilmiş ki hiç bir şey olmazmış. Ölümden başka her şeyin çaresi varmış.Bunu unutmamak gerekirmiş.
Bu kadar değil tabii…Bunun Annan planı referandumu önceside var.
AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Verheugen . Rumlar hayır demekte ısrar ederse, Kıbrıslı Türklerin cezalandırılmaması için AB gerekli adımları atmak zorundadır demiş.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Richard Boucher, “Güney Kıbrısta ‘hayır, kuzeyde ise evet’çıkması durumunda sonuçları kesinlikle göz önüne alacağız. Kıbrıslı Türkleri açıkta, soğukta bırakmayacağız’demiş..
BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro De Soto, KKTCnin evet Rumların hayır demesi halinde Kıbrıslı Türkleri mağdur etmeyeceklerini açıklamış.
ABD Dışişleri Bakanlığının Kıbrıs Özel Koordinatörü Thomas Weston da, Kıbrıs Rum kesiminin referandumda hayır”demesi halinde, ABD’nin Kıbrıs siyasetini gözden geçireceğini söylemiş.
Kısacası Avrupa Birliği mış..miş.