Evet Temel Bulut hala vatandaş…
Dönemin iktidarı uzun bir süre ona vatandaşlık vermemek için direndi ama o ‘giderim’ tehdidinde bulununca Ankara’dan gelen talimatla Temel Bulut bir gecede KKTC vatandaşı yapıldı ve kimliği cebine koydu…
Ben şahsen yurtdışından KKTC’ye gelip büyük yatırımlar yapan iş adamlarının vatandaş yapılmasına karşı değilim…
Burada adam gibi iş yapan, ekonomiye katkı sağlayan ve istihdam yapanlar elbette bazı bürokratik engellere takılmasın diye vatandaş yapılmalıdır…
Özellikle turizm sektöründe yatırım yapan bu türde çok da vatandaş yapılan insan var..
Adam gibi iş yapıyorlar, hem kazanıyorlar hem de kazandırıyorlar KKTC vatandaşlığında bir sakınca yok!
Ama Temel Bulut gibiler değil…
Türkiye’de battı, kurtuluş için KKTC’ye belli çevreler tarafından gönderildi, KKTC vatandaşı yaptı ve yarım yamalak bir süreçten sonra kaçıp gitti!
Ardında yüzlerce mağdur bırakarak…
Adam ara sıra gelip bir iki davaya giriyor sonra çekip gidiyor!
Çünkü bütün davalar bireysel davalar…
Onu vatandaş yapan devletin kılını kıpırdattığı yok!
Bunca insanın parası batmış, tapu alamamış, inşaatlar yarım kalmış, devletin umurunda bile değil…
Çünkü bizde devlet vatandaşının hakkını hukukunu kollayan cinsten değil!
Biz burada sadece devletçilik oynuyoruz altta kalanın canı çıksın…
İşte Türkiye örneği;
Adam dolandırıcılıktan yargılanıyor!
Önce 2 sene hapis cezası aldı şimdi de 910 yıl hapsi istenen başka bir dava ile hesap soruluyor…
Belki dolandırdıkları insanların paralarını ödeyemeyecek ama eninde sonunda kodesten içeri girecek!
Biz ise hala onun cebindeki KKTC kimliğini bile elinden alamadık…
Çünkü bunun için devletin tepesindekilerde cesaret yok!
O buraya bazı telkinlerle geldi ya bizimkiler ne olur ne olmaz diye kendilerini garanti altına almışlar sadece bekliyorlar!
Ben bu durumu hazmedemem doğrusu!
Bir Allahın kulu çıkıp da Lefkoşa-Girne anayolunun üzerine yapılan apartmanlarda kalanların sorunlarını dinleme zahmetine katlanmıyorlar…
O insanların hangi şartlarda ev sahibi olmak için ne kadar özveride bulunduklarından haberleri yok çünkü…
Zihniyet şu;
“Bu kadar ucuza ev sahibi olurken bunun sonunu da düşünmek zorundaydınız!”
Ne haliniz varsa görün hesabı yani!
Yok işte böyle değil…
Daha doğrusu sosyal devlet yapısında zorda kalan vatandaşını kaderine terk etmek yok!
Aksine onun elinden tutacaksın, onu dolandıranlardan hesap soracaksın gerekirse verdiğin kimliği geri alacaksın!
Var mı içimizde böyle cesur bir makam?
 
 
“Mağusa’nın hurmaları!”
 
“Sn.Levent ÖZADAM, muhtemelen Lefke bölgesindeki hurmaların başına  bela olan kırmızı palmiye böceği ile ilgili haberleri hemen hemen her gün  medyadan duymaktasınız. Bu konuyla ilgili olarak Tarım Bakanlığı Lefke’de bir  kriz masası oluşturmuş durumdadır. Ayrıca yine bu konuyla ilgili olarak  geçtiğimiz günlerde Lefke’de Sn.Tarım Bakanı’nın da katıldığı bir toplantı  yapılmış ve ne tür önlemler alınabileceği irdelenmiştir. Ancak sorun şu ki ayni  böcek Gazimağusa’nın Surlariçi’ndeki yüzyıllık hurma ağaçlarının başına da  musallat olmuş durumdadır. Bu ağaçlar şuanda tarihi eser konumunda olup  koruma altına alınmış ağaçlardır. Ancak medyadan duyduğumuz kadarıyla  Mağusa’da emekli bir öğretmen olan Hamit Taşkent Tosun ve oğlunun başlattığı  takdire şayan mücadele dışında bu böcekle ilgili olarak hiçbir yetkili kurum  henüz kayda değer bir girişimde bulunmamıştır. Acaba diyoruz; Gazimağusa  Belediyesi, Eski Eserler Dairesi ve Tarım Bakanlığı, Mağusa’da bulunan ve tarihi  eser statüsünde olan bu yüzyıllık ağaçların kaderini sadece emekeli bir  öğretmen ve oğlunun başlattığı gönüllü mücadeleye mi emanet etmişlerdir?..”
 
 
Bu nasıl uyuşturucu operasyonu!
 
Dünkü gazetelerin bir çoğunda vardı…
Polis ekipleri sınırlarda bir operasyon düzenleyerek uyuşturucu aradı!
Elbette olması gereken bu ama benim anlayamadığım bir şey var;
Bu tür ciddi operasyonlar yapılmadan önce niçin basına bildirilir?
Bana göre bu işte bir gariplik var!
Tamam operasyonunu yap, sonra al basını karşına ne olduysa anlat…
Bunu niye mi yazdım?
Çünkü bu operasyon yapılmadan önce bu işten sadece basın mensuplarının değil başkalarının da haberi oldu!
Daha ciddi ve hassas olmak gerek…
 
 
Besleme dese daha mı iyiydi!
 
Türkiye Orman ve Su İşleri Bakanı, su konusunda yaptığı açıklamalarla basının manşetine girmeyi başardı…
Önce biraz elimizi çabuk tutmamamız için rica etti sonra da ‘beyefendiler’ diye hitapta bulundu!
Az bile söyledi…
Bizimkiler artık bu işin cılkını çıkardılar!
Adamlar rica ediyor beğenmiyoruz, beyefendi diye tatlı sitem ediyorlar yine beğenmiyoruz…
Ya ‘besleme’ deseler daha mı iyi olacaktı yani!
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Asım AKANSOY, dolandırıcılıktan Türkiye’de yargılanan Temel Bulut’un KKTC kimliğini elinden alma zamanı gelmedi mi? Konuyu Bakanlar Kurulu’na getirmeniz bekleniyor. Yüzlerce insanımız bu adamın yüzünden şu anda borç batağında!
Sayın Faiz SUCUOĞLU, Zekai Altan şu anda kendi kaderine terk edilmiş durumda. Bakanlık olarak söz verdiğiniz tamirat işini de yapmadınız! Ülkenin değerlerinin elinden sizler tutmayacaksınız da Rum Turizm Bakanı mı el atsın bu işe!
Sayın Salih USAR, KKTC devlet hastanelerinde sadece bir tane anjiyo cihazı olduğunu biliyor muydunuz? Hekimler bu durumdan büyük sıkıntı duyuyorlar. 400 bin Dolarlık bir cihaz insanımızın sağlığı için çok da olmasa gerek değil mi?
Sayın Mehmet Ali TALAT, yani şu anda öyle bir garip durum yaşanıyor ki su konusunda verilen kararları sizden değil ortağınızın yetkililerinden, hem de sizin parti gazetesinin manşetlerinden öğreniyoruz.  Bir tuhaflık yok mu sizce de!
Sayın Sibel SİBER, vekiller hem de canlı yayında cep telefonları ile konuşmaya devam edince vatandaş da çileden çıkıyor. Şu disiplin konusunu bir kere daha gündeme getirseniz diyoruz!
Sayın Zekai ALTAN, birkaç kadim dostunuz dışında ne yazık ki elinizden tutan çok kişi ya da kurum olmadı! Bazı siyasiler televizyonlara çıkıp bu reklamlarını yaptılar hepsi o kadar! Güney Kıbrıs’ta böyle bir tesis kursaydınız acaba aynı durumu yaşar mıydınız?
Sayın Mustafa TOSUN, Davos’taki üçlü zirveyi devletin kurumu olarak takip etmemenize kamuoyundan büyük tepki geldi. Bu haberleri takip etmeyip de şarkı ve türkülerle bu işi götürmeye çalışıyorsanız çok da iyi etmiyorsunuz!
Sayın Emine ÇOLAK, bakanlığına bağlı protokol müdürlüğünde bir ilk yaşanmış ve iki çok önemli etkinliğin protokol davetleri o günlerden çok sonra adrese ulaşmış! Umarız bunun bir açıklaması ve hesap verecek olanı vardır değil mi!
Sayın Mustafa KALFAOĞLU, ERCP sistemi ile ülkede tedavi yapan tek cerrah olduğunuzu duyduk. Bu arada bu sistemle bin 300 hastaya hayat vermeniz ve devlete milyonlarca lira kazandırmanız gerçekten büyük olay. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz…
Sayın Sami ÖZUSLU, Bölünmüş Başkentin Hayalet Havaalanı belgeseli 1974 sonrası Rum devlet televizyonunda gösterilen ilk Kıbrıslı Türk belgesi olarak tarihe geçmiş. Büyük bir başarıya imza attınız tebrik ederiz.
Sayın Süleyman MANAVOĞLU, sınırlardaki uyuşturucu operasyonunu basınla paylaşmanız çok da doğru olmadı. Hani bir laf vardır ya ‘söyleme dostuna o da söyler dostuna’ diye…Bu da aynısı oldu!
Sayın Hasan SADIKOĞLU, Reis filmiyle aslında çok büyük bir fırsatın elinize geçtiğinin farkında mısınız? Pek ala bunu iyi kullanıp İskele’nin Türkiye’de tanıtılmasını sağlayabilirsiniz. Ha keşke bir de küçük rol size verselerdi…
Sayın Ertan BİRİNCİ, 50’nci yaşınıza girmenize az bir süre kala artık saatleri saymaya başlamışsınız! Yarım asırlık yaşamınızda ülkesi için üreten ender insanlardan birisiniz. Şimdiden sağlıklı ve mutlu nice yıllar temenni ederiz…
Sayın İsmail ARTER, hurmaları yok etmek için peydahlanan kırmızı palmiye böceği konusunda belediye olarak ciddi önlemler almanız bekleniyor. Bu konuda bazı vatandaşlarımız ilk adımı attı haberiniz var değil mi?
Sayın Ahmet SENNAROĞLU, yani sizin gibi dev bir adam nasıl olur da ağır gribe yakalanır anlamak mümkün değil! Sıcak bir sauna ve sonrasında masaj iyi gelir derler. Yenge hanım kabul ederse niye olmasın. Büyük geçmiş olsun…Aman ikizlere dikkat!