Bu süreçte en fazla da Ziya Öztürk’ün içinde bilindiği duruma üzülüyoruz...

Gayet neşeli sohbeti ve tabi ki puroyu da seven bir tablo çizerken ansızın kendini meclis başkanı adayı olarak buldu!

UBP grup toplantısında yapılan oylamada aslın Kutlu Evren’in aldığı oylar fazlaydı ama belli ki siyasette çok tecrübeli olan Kutlu Evren meclis başkan adaylığını kabul etmedi...

Böylelikle Ziya Öztürkler’e gün doğdu!

Eminiz ki daha ilk turda seçileceğini umuyordu...

Normal şartlarda öyle de olması gerekiyordu!

Sonuçta Faiz Sucuoğlu, Zorlu Töre gibi o da hayal kırıklığı yaşadı ve yaşamaya devam ediyor...

...

Yaşanan bu kepazelik sürecinde asıl sorumlular UBP’li 3 vekilden başkası değildir...

Ama onları sorgulayan kimse yok!

Pişman mıdır bilemeyiz ama vurdukları yasal olmayan mühürler nedeniyle öncelikle kendi partilerine zarar vermişlerdir...

Şimdi bundan sadece partileri değil toplum olarak zarar görmekteyiz!

Bazıları diyor ki dünya rezil olduk...

Böyle bir şey yok!

Dünyanın filan da umurunda bile değiliz...

Biz kendimize dönelim!

Zaten yerlerde sürünen ve güvenini yitiren siyaset şimdi yerin de altına inmiştir...

Siyasete olan güvensizlik de insanların devlete olan inancını zedelemektedir...

...

UBP, DP ve YDP’nin seçimin yasal olduğunu düşünüp bu konuda açıklamalar yapması yanlışın başlangıcını oluşturmuştur...

Hukukun üstünlüğü filan artık ortalarda yoktur!

15 turda başkanı seçemeyen UBP ve tabi ki 3 vekil sorunun en büyük parçalarından birileridir...

Ama yanlışı sadece iktidar partileri yapmamıştır!

Muhalefet de özellikle önceki günkü su fırlatma olayı ile yanıt verince ortada iki yanlış oluşmuştur ve kriz çok daha değişik bir boyuta ulaşmıştır...

Her hafta ertelenen meclis oturumlarında bütçe görüşmeleri filan da kimsenin umurunda bile değildir!

Şunu öğrendik ki bu ülke iki yanlışın bir doğru ettiği ülke olarak tarihteki yerini alacaktır...

...

Biz şimdi normal bir ülke olsaydık erken genel seçim çalışmaları çoktan başlatılmıştı...

Aslında muhalefet de genelde erken seçime çok hazır ve istekli değil ama iktidar da sanki ülke çok iyi yönetiliyormuş gibi seçime yaklaşmıyor!

Bunda da hep Ankara öne sürülüyor...

İyi de Ankara niye bir seçime karşı?

Bilmediğimiz, duymadığımız neler olabilir ki...

Biz burada meclis başkanlığı seçimlerinde birbirimizle didişmeye devam ederken Ankara’nın suskunluğu da manidar bir hale gelmiştir!

Eğer bir ülkede meclis başkanı seçiminde kaos ortamı yaşanıyorsa tek alternatif seçimdir...

Halkın güncellenmiş iradesinin ortaya çıkarılması artık zaruret haline gelmiştir!

Aksini savunmanın da devlet adamlığı ile yakından uzaktan ilgisi olamaz...

Bu konuda kimse kusura bakmasın çünkü yaşananlar kendilerinin eseridir!