Hep aynı şirketin düzenli hale getirmiş olduğu KKTC siyasal ortam araştırmaları gerek seçimlere yönelik gerekse de Kıbrıs sorununa yönelik nabzı sık sık ölçmeye devam ediyor.
Bu geleneksel araştırmalar için buradan birileri bu araştırmaların yapılması için para mı veriyor yoksa bu araştırmalar Türkiye Cumhuriyeti yetkililerince mi yaptırtılıyor şeklindeki bir soru ile akılım biraz karışıyor artık doğrusu. Araştırmalar zaman zaman seçim yarışında bulunan aday ve partiler ile adreslendirilse de araştırmaların içerisine katılan bazı Kıbrıs sorunu ayrıntıları bunun seçim sonuçlarından daha ileri bir kamuoyu araştırması peşinde olunduğunu akıllara getiriyor ister istemez.
Birkaç ay ara ile yaptırılan bu araştırmaları şirketin kara kaşımız ve kara gözümüz için yapmadığını anlamak güç mü? 4500’e yakın katılımcıdan söz ediliyor. Araştırmalar hızlıca ve son derece kısıtlı sürede gerçekleştirilip analiz ediliyor ki bu da önemli bir çalışmayı gerektirir. Çünkü verilerin veri tarama işlemine girilerek değerlendirilmesi ve yorumlanması için meşakkatli bir süreç gerekir. Çoğu durumlarda önemli sayıda insan kaynağına da ihtiyaç duyulur. Sadece maliyet bile durumu bu yönden sorgulamak için yeterli sebep sunuyor bize sanki…
Araştırma sonuçları mutlaka bir otelin konferans salonunda sunuluyor. Ve basın titizlikle davet ediliyor. Bu da önemli bir insan kaynağı demek. Tek olması, büyük bir çalışma olması ve yaldızlı ambalajla sunulması değerlendirmelerin uzun süre dillerde dolanmasına neden olması adeta özellikle çizilmiş bir yol… Tartıştıkça algıyı şekillendirme etkisi artıyor da ayrıca…
Bahse konu araştırma şirketinin Türkiye Cumhuriyeti içinde yaptığı araştırmalar bu kadar ses getiriyor mu bilmiyorum, emin de değilim doğrusu; lakin buraya ayrı bir özen gösteriyor besbelli. Hem de Kıbrıslı olmaması, Kıbrıslı araştırmacılar ve anketörlerle çalışmamasına rağmen.
Siz de tüm bu perspektiflerden bakınca aynı meraka kapılmıyorsanız bence bir daha bakmalısınız!
Şimdiki verilerin, tıpkı bundan bir öncekiler gibi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik gibi görünmekle birlikte, tam Maraş konusunun tartışmalı gündemiyle eş zamanlı açıklanması ve içeriğinde buna yönelik bulgular taşıyor olması düşünülmeli.
***
Başka şirketlerin mesela KKTC’nin kendi istatistik örgütünün de bir araştırma yaparak Maraş hususundaki meseleler dahil pek çok konuda derinleme bir bakış açısı sunması neden akıllara gelmiyor? Neden Dışişleri Bakanlığımızın böyle bir talebi olmuyor? Neden bizim araştırma şirketlerimiz bu konuda yeterince aktif değil? Ya da neden bu etkinlikler bu kadar şaşaalı çıkmıyor toplum karşısına? Hatta Cumhurbaşkanı İstatistik Kurumu’ndan böyle bir araştırma istese ne olur?
Bir de önemli bulguları saptayan, bunlarla ilgil hipotezler ortaya koyan ve bunların sonradan doğruluğunun ortaya çıktığı hiç araştırmalarımız olmadı mı sanki bizim?
***
Başka bir şeyleri tartışırken, bu açıdan da bakmanın aklımıza gelmediği, gelse de inanmayı ve inanmamayı tercih edenler olarak bölünerek araştırmanın yarattığı hatta belki de yaratmak istediği algının kısır döngüsü içinde kalıyoruz işte…
Sonuç, acaba gene müdahaleleci bir seçim sürecine daha mı giriyor oluduğumuz sorunsalı ile bizi baş başa bırakıyor.
Bir de üstüne üstlük Kıbrıs sorunun yine belki de bir miktar suni olarak seçimlere yönelik şişirilmesi ile de her şeyi birleştirince, işler daha da karışıveriyor… (mu?)
Dr. Çiğdem DÜRÜST