Birinin bu olayı bana anlatması lazım…

Zira artık bu memlekette olan şeylere kafam basmamaya başladı!

Bir trafik müfettişi ile şoför okulunun yolsuzluk olayı…

Konuyu iki ay önce bu köşeden gündeme getirmiş ve ilgili bakanlığı uyarmıştık!

Bakan Dürüst olaya duyarlılık gösterip müfettiş arkadaşı geçici olarak görevden aldı…

Aldı ama artık nereden baskı geldi bilemeyiz bu arkadaşa yine görev verildi!

İki gün önce olay patladı…

Yurt dışında olanlara bile sürüş ehliyeti verildiği ortaya çıktı!

Bu işler beleş olmaz tabi ki…

Muhakkak ki ortada ciddi paralar da dönmüştür!

Bu devirde kimse kimseye kara gözü kara kaşı için kıyak yapmaz ki…

Konuşla ilgili polis de soruşturma başlattı…

İyi de yaptı ama!

Yolsuzluğa karışan müfettiş arkadaş hala görevine devam ediyor…

Hem de öğrenci ehliyeti veriyormuş!

Suçunu da kabul ettiği halde…

Dahası var;

Olaya karışan şoför okulu da soruşturma kapsamı altında ama onlar da hala kurs vermeye devam ediyorlar!

İşte benim anlamadığım nokta da burası…

Yolsuzluğun olduğu apaçık ortada, hatta ilgili müfettiş arkadaş söylenene göre ‘sadece bir kere yaptım başka yaptığımı görürseniz ne ceza verirseniz verin’ demesine rağmen!

İnanılır gibi değil…

Bizim ülke olarak en büyük sıkıntımız zaten burada baş gösteriyor…

Marketten iki ekmek iki paket sigara çalanlar kodese giderken, adı büyük yolsuzluklara karışan devlet çalışanları ne hikmetse sanki de devletin kanatları altında korunuyor!

Bunun tek bir açıklaması olabilir…

Partizanlık ve popülizm!

Başka hiçbir açıklamaya en azından ben inanmam…

Devletin olanakları ile yolsuzluk yapanların korunduğu belki de tek ülkeyiz biz!

İnsanların suçu ne olursa olsun…

Bir iki telefon insanların kaderini belirleyebiliyor!

Dayısı olan göreve devam olmayan Allah’a emanet…

Bu arada…

Trafik Kazalarını Önleme Derneği’nden de bu konuda tek bir kelime de olsa açıklama yapılmaması bize manidar gelmiştir…

Sevgili Mehmet Avcı oysa bu kepazelik boyutundaki olayı çoktan mercek altına almalı, suçluların koruma değil cezalandırılması konusunda sağlam bir açıklama yapmalı ve olayı da takibe almalıydı!

Her yıl gencecik onlarca insanımızı trafik canavarına teslim ediyoruz ve bunda sürücü okulları ve trafik müfettişlerini payı ortadayken sessiz kalmak sadece olayın daha da hortlamasına neden olur…

Bu olay devletin tüm birimlerini hareket geçirmeli, sürücü okulları başta olmak üzere ehliyet verilirken ilgili tüm birimler sıkı bir denetleme içine sokulmalıdır!

Yolsuzluk yapıp sınava girmeden insanlara ehliyet veren müfettişler hala devletin içinde çörekleniyor ve ehliyet vermeye devam ediyorsa vay halimize…

Demokrasiye darbeymiş!

Anlamakta güçlük çektiğim başka bir olay…

Sosyal medya denilen ortamda insanlara yapılan hakaret ve ağza alınmayacak küfürler!

Ve bunlar hukuk yoluna gidilince yapılan eleştiriler…

En fazla insan hakları, en fazla demokrasi havarileri tepki koyuyor!

Demokrasiye darbe olduğunu açıklıyor…

Elbette bunun nedenini biliyoruz;

Tamamen vitrine oynamak…

Bundan siyasi rant elde etmeye çalışmak!

İşte asıl demokrasiye darbe siz böyle konuşunca oluyor…

Temizlik şirketleri denetleniyor mu!

Büyük ihtimalle denetlenmiyor…

Zira asgari ücret brüt 2 bin TL oldu ama!

Bazı temizlik şirketleri çalışanlarına bin 500 TL’den fazla maaş vermiyorlar…

Tam bir sömürü bu!

İhtiyaçlı insanların üzerinden haksız kazanç sağlamak…

İnsanlar üç kuruşa en ağır şartlar çalışıyor ama maaşa gelinde asgari ücretin çok altında!

Hem de haftanın 6 günü 12 saat çalıştırılarak…

Hani bizim sosyal devlet!

Ayrelli niye yok…

Aslında yok değil var da…

Hem de kasalarla!

Demeti 10-15 TL’den…

Ama vatandaş ovaya çıkınca bulamıyor!

Bir çoğu boş dönüyor ve birbirine soruyor bu sene niçin ovalarda ayrelli yok diye…

Çünkü artık bu işte de şirketleşmeye gidildi!

Ya da buna çeteleşme de diyebilirsiniz…

Onlarca çocuk bulunup ceplerine 20’er TL konuluyor ve ovaya salınıyor!

Kasalarla ayrelli toplanıyor…

Sonra kasalarla marketlere satılıyor!

Tekelleşme böyle bir şey olsa gerek…

Yüreğimize su serpti…

Yıllar önce adaya döndüğünde bir buluşmada kendisine siyasete girme demiştim…

Ama girdi!

Önce bakanlık sonra kendi partisini kurdu…

Hayal kırıklığı ile son buldu ve eski görevine döndü!

Türkiye tarafından BM IFAD Başkan adayı yapılınca sadece benim değil toplumun yüreğine su serpildi…

İyi haberlere o kadar çok ihtiyacımız var ki!

Seçilir ya da seçilmez…

Teşekkürler Raşit Pertev…

MESAJ KUTUSU

Sayın Kemal DÜRÜST, yolsuzluk olayı kesinleyen ve kendi de itiraf eden bir trafik müfettişi halen devlette göreve devam ediyorsa, vatandaşın devlete olan güveni sarsılır ve baka gözle bakar. En azından mahkeme tamamlanana kadar tem müfettişi hem de şoför okulunu kızağa çekmeniz bekleniyor…

Sayın Kemal Deniz DANA, özel hastanelerden sonra sırada devlet hastanelerinin mercek altına alınacağını ve bunda da sizin öncülük edeceğinizi memnuniyetle öğrendik. Bu arada vatandaşlar arasında bir anket de yaparsanız çok daha verimli bir çalışma olacağından hiç kuşkumuz yoktur…

Sayın Mehmet AVCI, şoför okullarının denetlenmesi konusunda fazlasıyla hassasiyet gösterdiğinizi bilirdik ama bu kez acaba diyoruz olayı atladınız gibi geldi bize! Sadece sahte ehliyet verenler değil tümünün de denetlenmesi artık elzem hale gelmiştir…

Sayın Mustafa ERİŞMEN, Roks Hotel’in kaçak iskelesi konusunda hala Girne Kaymakamlığı’ndan bir ses çıkmadı! Biraz daha sessiz kalırsanız başka şeyler düşünmeye başlayacağız haberiniz olsun!

Sayın Sunat ATUN, Cratos’un patronlarının Türkiye’de yolsuzluktan hapis cezasına çarptırılmasından sonra vatandaş buradaki elektrik borçlarının bir kez daha değerlendirilmesini isteyen mesajlar göndermeye başladı!

Sayın Zeki ÇELER, yani sosyal medyadaki suçlar konusunda öyle bir açıklama yaptınız ki neredeyse vatandaşı seviyesiz paylaşımlara teşvik eder gibi oldu! Milletin vekili olarak bu konularda daha fazla hassas olmanızı beklerdik!

Sayın Raşit PERTEV, IFAD Başkanlığına Türkiye tarafından aday gösterilmeniz bile Kıbrıs Türk toplumu için büyük gurur kaynağı olarak yansıdı ve büyük doping oldu! Meğerse güzel haberlere ne kadar susamışız değil mi!

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, JN 507 plakalı kayıttan düşmüş van aracın her gün kaçak kesim ağaç taşıdığı ve yakalandığında da her seferinde de serbest bırakıldığını biliyor muydunuz! Bir mercek altına alıverin lütfen…

Sayın Güneş GÜNEŞOĞLU, ailecek Trodos’ta iki günlük tatiliniz bazı partilileriniz tarafından yadırgandı. Siyasi kulislerde bu tatil çok konuşulmaya başlandı, haberiniz olsun istedik. Millet nelere dikkat ediyor değil mi!

Sayın Cem PİŞMİŞ, Kıb-Tek yönetim kurulu üyeliğiniz hayırlı ve uğurlu olsun. Partinin kurmayları arasında yer alınca bu tür atamalar da çok daha kolay oluyor değil mi! Bakalım kurumda yaşanan olaylara katkınız  ne kadar olacak…

Sayın Cengiz ERÇAĞ, 12 yıl devam eden uçak fobinizi ilaçla yenmişsiniz ama bu sefer de umarız ilaç bağımlısı olmamışsınızdır. Çok hızlı bir kaptanın Güney Kore seyahati teklifini kabul edin deriz zire bu konularda kendisi epey tecrübelidir…

Sayın Necdet ERGÜN, 20 yıla yakındır süren köşe yazarlığını bırakma kararını niçin aldınız bilemeyiz ama bizce yanlış bir karar oldu. Ülkenin önde gelen ekonomistlerinden birisi olarak tecrübelerinizi muhakkak bir şekilde vatandaş ile paylaşmak bir amme görevidir oysa…

Sayın Ünal ÜSTEL, uzun bir Londra ziyaretinden sonra nihayet ülkeye dönmüş ve dostlara kucaklaşmışsınız. Hoş bundan memnun olmayan bazı siyasiler de var ama artık onların da çocukluklarına vereceksiniz…

Sayın Seval TUNÇ, muhterem babanızın vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah…