46 yıl önce ikiye bölünmüş olan adanın her iki yakasında oturan taraflar arasında bu topraklarda gözü olanların içine sinen bir anlaşma yapılmadıkça Maraş’ta nasıl bir açılım olabilir?
Uluslararası hukuk, uluslararası siyaset, uluslararası ekonomi ve daha uluslararası olan pek çok şeyin bile çözümsüzlük karşısında çare olmak gerekirken çaresizmiş gibi davranarak kendi kendimize Maraş’ta bir açılım toplantısını yapıyoruz da bu bizi nereye götürecek?
İster istemez bu işin içinde yine Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik alttan alttan yapılan bir yatırım hissediyoruz ve yeni bir gözdağı. Hatta yepyeni mesaj(lar).
Maraş’ın durumu ortada! Ne tek başına Maraş Kıbrıs’ın sorununu çözüp Kıbrıs’ı kurtaracak, ne tek başına Maraş tüm tarafların çözüme ikna olmalarına ve taraf olarak kendilerini ortaya koymalarına yarayacak!
Maraş önemli bir toprak tabii… Hem de çok önemli bir toprak. Öyle sanıldığı gibi turistik açıdan değil sadece. Çok başka açılardan, ulaştırmadan, hidrokarbon yatakları ile alakalı her türlü mevzudan ve daha aklımızın kesmediği nicelerinden dolayı önemli bir konum Maraş. Adanın stratejik konumlarından biri olmasa bu kadar kapalı kalır mıydı dersiniz?
Artık buraya altın değeri mi dersiniz pırlanta değeri mi dersiniz bilmiyorum ama işte öyle bir yer Maraş!
Kim ki Kıbrıs sorununa ve bu sorundan kaynaklanan insani, siyasi, ekonomik, hukuki bir mesaj vermek ister; işte o gün onlar Maraş'a dair bir açıklama yaparlar bir açılım varmış gibi göstermeye çalışırlar. Bir hareketlilik yaratırlar. Mesaj verilir. Sonra konu orada kapanır ve bir dahaki sefere kadar asla açılmaz…
Anlayacağınız Maraş önemli bir gösterge. Hem de bir sürü insanın parasının, hayalinin yatırımlarını gömdüğü hayalet bir kent olarak daha uzun yıllar varlığını orada koruyacak besbelli…
O yüzden gelen açılım gösterişlerinde ya da bununla ilgili yapılacak her türlü toplantı ve açıklamada sonuçları birkaç kez gözden geçirmemiz gerekir.
“Acaba altta gizli gizli ya da açıkça kime, neye ve nasıl bir mesaj veriliyor olabilir yapılan bu seferki açıklamalarla?” şeklinde düşünmek gerekiyor ki daha net bir şekilde anlama şansı olsun esas meseleyi…
Yapılan açıklamaları anlamak ya da anlayan kesimlerin doğru anlamasını sağlamak da çok kolay değil. Çünkü biz o kadar bölündük ki… Bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar kısıtlı sayıda kalan biz, ana yurdu Kıbrıs olan insanlar o kadar çok bölündük ki, dışarıdan taşınan nüfusla her şey artık o kadar değişti ki, hiçbir şey kontrol edilebilir değil!
“Gerçekten adanın çıkarları ve bu adada yaşayan insanların çıkarları nasıl korunur ve hakikaten korunmasını istiyorlar mı?” sorusunu defalarca kendimize sorup cevabın olumlu olacağı günü beklemekten yorgunuz…
46 yıl arkadaşlar! Dile kolay 46 yıl!
Yarım asırdan bahsediyoruz. Bu yarım asırlık süreç içerisinde eğer burası böyle günübirlik toplantı ve açıklamalarla çözülecek bir sorunu içerseydi; mesajlar işe yarasaydı ve gerçek hedef hakikaten bir açılım hedefleseydi, o bölgede toprak sahibi olan dünyanın bir çok milletinden yatırımcıların atıl halde kalmış kaynaklarının kurtarılması değerlendirilmesi en azından tazmin edilmesi için bir adım atılmaz mıydı?
Bir şeyler artık laftan öteye taşınmaz mıydı?
İşte Maraş açılımı. İşte Maraş hakkında stratejik bir bakış açısı…
Buyurun bu stratejik toplantıları siz de değerlendirin.
Dr. Çiğdem DÜRÜST