Olay aslında devletin göz göre göre kazıklandığının resmidir…
Devletin kazıklanması ve birilerinin haksız paralar kazanması devletin bütün birimlerini ilgilendirdiği gibi bundan asıl zarar gören vatandaşın ta kendisidir!
Devletin cebinden yok yere çıkan tek bir kuruş bile halka yeteri kadar hizmet verilememesine neden olur…
Ama ne gariptir ki yetkililer hep ‘sistem bozuk’ der başka bir şey söylemez!
Sistemsizlik sistem olmuştur, kimse arı kovanına elini sokmaya cesaret bile edemez…
Sonuçta kaybeden hep vatandaş olur!
Konu Sayıştay’ın da önünde;
Sağlık Bakanı İzbul da bu işten şikayetçi Müsteşar Ömer Gür de…
Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne endoskopik renkli ultrasonografi cihazı  gerekli olmuş bu konuda ihaleye çıkılmış ve iki şirket bu ihaleye fiyat vermişler!
Düşük veren de doğal olarak kazanmış…
Cihazı getirmiş hastaneye teslim etmiş!
Buraya kadar her şey normal bir sıkıntı yok…
Ama bu cihazın fiyatını öğrenen Sağlık Bakanı ve müsteşarın gözleri fal taşı gibi açılmış;
Cihazın fiyatı yani devletin ödeyeceği para 1 milyon 350 bin TL!
Uçuk bir rakam yani!
Peki bu cihazın Türkiye’de satış fiyatı ne kadar?
Sadece 200 bin Euro…
600 bin TL civarı!
Hadi üstüne bir de gümrüktü, stopajdı, taşımacılıktı derken 100 bin TL daha koy olsun 700 bin TL!
Ama bizim devlet olarak bu cihaza ödeyeceğimiz rakam tam iki katı…
Bir cihaza iki cihaz parası!
Akıl sır ermeyen işler bunlar…
Her şey açık seçik ortada!
Devlet hep böyle kazıklanıyor…
Ya da adına resmi yolsuzluk deyin siz!
Devlet iki cihaz alacağı paraya tek bir cihaz alıyor…
Bakan şikayetçi, müsteşar şikayetçi, konu Sayıştay’ın masasında!
Normal bir ülkede olsak bu ihale iptal olur, bu kadar yüksek fiyat verenden de hesap sorulur…
Yüzde 15-25 arası karı anlarız da yüzde 100’ü kimse anlatamaz bize!
Bunlar bilinen ve bize ulaşan bilgiler…
Ya bilmediklerimiz?
Daha bakalım devletin üzerinden fahiş rant kazanılan ne ihaleler ve ihalesiz işler var!
 
 
 
 
 
Burası hastane bahçesi!
 
Daha önce birkaç defa daha bu sayfada konu etmiştik…
G.Mağusa Hastanesi sınırları içinde yüzlerce büyük ve küçükbaş hayvanın bulunduğu ağıllar konusunu…
Birincisi ülke yasalarına göre ilçe sınırları içinde ağıl yıllar önce yasaklanmıştır…
İkincisi bir hastane ile hayvanların barındığı ağıl arası burada sadece 50 metre kadar…
Üçüncüsü de ağıllardan hastaneye yayılan kokular artık dayanılmaz noktada!
Ve geçtiğimiz hafta sonu;
Ağıl sahibi daha da ileriye gitti ve bütün hayvanlarını hastane bahçesine saldı…
Otlasınlar  diye!
İşte dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek bir manzara…
 
 
 
Özgürgün Ankara yolcusu!
 
Biz burada kendi içimizde suyun yönetimi ve mali protokolü tartışaduralım Ankara da boş durmuyor…
Bize gelen haberlere göre UBP yarın akşam parti meclisini topluyor ve nihai bir karar üretecek…
Ama bundan önce Özgürgün’ün Ankara’ya çağrıldığı ve durum değerlendirmesi yapılacağı iddiaları var…
Özgürgün Ankara dönüşünde UBP’de şok kararlar üretilirse kimse şaşırmasın!
 
 
Pluto Anaokulu’nun sürücüsü!
 
Bir okur şikayeti;
Dün öğlen saatlerinde aracın üstünde Pluto Anaokulu yazan aracın kadın sürücüsü hakkında…
Büyük bir duyarsızlık yapmış ve araç sürerken cep telefonu ile yazışırmış!
Vatandaş görünce gözlerine inanamamış ve büyük bir öfke ile bizi aradı…
Minik yavruları taşıyan hem de kadın bir sürücü daha dikkatli ve hassa olmalı!
Biz uyaralım da!
 
 
Devlet kendi kaynakları ile ödeyecekmiş!
 
Maliye Bakanı Birikim Özgür’ün açıklamasına göre yılan hikayesine dönen 13. Maaşlar nihayet bugün ödeniyormuş!
Hem de ülkenin kendi kaynakları kullanılarak…
Kaynağın bir kısmının Taşyapı’nın 16 milyon Euroluk KDV ödemesi olduğu kesin!
Bir de ay başından bugüne kadar toplanan vergiler var!
Ama hala 35 milyon TL’lik bir açık olduğu biliniyor…
Bunu da üç ayrı bankadan borçlanarak ödeme yapacaklar!
Yani kaynak manyak yok…
Borç var, faiz var, pul parası var!
Benim merak etiğim ise şu;
Bu devlet 10 gün sonra Ocak maaşlarını nasıl ödeyecek!
 
 
Gece kulüpleri su parası ödüyor mu!
 
Dün mesaj kutusunda Bakan Şahali’ye gönderme yapmıştık…
Kendisinden bu konuda bir cevap alamadık ama mesajı okuyan Su İşleri Dairesi’nden bir çalışan aradı ve gece kulüplerinden yıllardır su tahsilatı yapılmadığını iddia etti!
Kimisi kaçak kullanıyormuş kimisi de kendi kuyusundan su ihtiyacını karşılıyormuş…
Bu konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz!
Zira ileriki günlerde Su İşleri Dairesi ile ilgili çok müthiş yazılarımız gündeme gelecek…
Hayretler içinde kalacaksanız!
 
 
“Basın gribi!”
 
 
“İlaç firmaları para kazanmak istediklerinde domuz gribi türü hastalıklar uydururlar. Satılık veya saf basın yoluyla bu hastalık abartılır, sağlık bakanlıkları üzerinde toplumsal baskı kurulur ve para kazanılır. Bizde durum farklı değildir.
Devletinkiler dahil olmak üzere basın domuz gribini abartarak iş yaptığını zanneder, hekimler bu baskıya tepki göstermek zorunda kalır.
Bizde ilaç firmalarının özellikle bu işte, ABD veya AB'de olduğu gibi yer aldığını sanmam. Bizdeki sadece basının işgüzarlığıdır. Bildiğin basın gribi...”
 
(Ulaş GÖKÇE)
 
 
 
 
“Kurban!”
 
“Çoğu zaman, keşke çocuklarımız da bizim oynadığımız oyunları bilseler, oynasalar diye düşünürüm. Ama sonra ilkokulda oynadığımız "önümüze geleni basarız, arkamıza geleni teperiz" oyunu gelir aklıma. Hani bir grup çocuk kol kola girer, okulun bahçesinde şen şakrak dolaşır ve bir kurban bakınırdık kendimize. Sonra da o kurbanı bulur ve üzerine çullanırdık. Bize bir kötülük yapmış, kendisiyle bir sorunumuz olan biri de değildi çoğu zaman bulduğumuz. Herhangi bir kurbandı ve bu, her nedense bizim için yeterliydi. Evet oynadığımız oyunların bir kısmını bilsin, oynasın çocuklarımız ama mesela bu oyunu ne olur oynamasınlar...
 
(Tufan ERHÜRMAN)