Dün DAÜ Rektörü Sevgili Necdet Osam basın toplantısı ile bizleri DAÜ hakkında detaylıca bilgilendirdi. Aslında hem Üniversitelerin hem de belediyelerin dönem dönem basın mensuplarını bilgilendirmesi oldukça yararlı ve doğru bir yaklaşımdır. Bir yıl boyunca nelerle mücadele ettiklerini, mali durumlarını, yaptıkları icraatları ve projelerini öğrenme ve sorgulama şansımız doğuyor. Ha keşke DAÜ gibi diğer 14 Üniversitemiz de bizleri bu kadar detaylı bir şekilde bilgilendirebilse. Ya henüz o kadar şeffaf bir dönemde değiliz ya da üniversitelerimiz basın mensuplarına yaptıkları çalışmaları aktarma gereği görmüyor olsa gerek ki hiçbir rektör bizi bilgilendirmek amaçlı toplantıya çağırmıyor. Neyse gelelim DAÜ’ye.
DAÜ’nün bende yeri başkadır. Eğitim alanında verdiği hizmet de sorgulanmaz. Dünden bugüne DAÜ’de neler değişti derseniz, ben de size ‘’hiçbir şey ayni kalmamış ki’’ derim. Okuduğum yıllarda hem fakülte sayısı azdı, hem öğrenci, hem de çalışan. Bugün DAÜ bir farklı dünya oldu. Doksanlardan ikibinlere neler değişmedi ki. Bugünün DAÜ’sünü hayranlıkla izliyorum. Gelişmiş teknolojiye yani dünyaya ayak uydurmayı başarmış bir üniversite. Dünden bugüne gelinen noktayı değerlendiren Necdet Osam, sayısal bazda DAÜ’nün 106 ülkeden öğrenciye eğitim veren bir kurum olduğuna dikkati çekti. Bu büyük bir başarıdır. Eğitimin yerlerde süründüğü, böylesine yozlaşmış bir sistemde DAÜ’nün ayakları üzerinde durmaya çalışması ve de durması mucizedir. Her gelenin ‘’DAÜ’yü babasının malı’’ gibi kullandığı günleri unutmadık. Öğretmenlere çekilen kıyaklar mı, bedava okutulan çocuklar mı, çalışmadan alınan maaşlar mı, okulun parasıyla tatile gidenler mi kısacası neler neler! İşte DAÜ daha düne kadar bunlarla uğraşıyor ve savaş veriyordu. Bir şekilde DAÜ’nün başındaki isimlerin büyük fedakarlıklarla bugünlere imza attığını düşünüyorum. Beğenirsiniz beğenmezsiniz başarı gözle görülebilecek kadar nettir. Birileri bu başarıyı hazmetmekte zorlansa da ‘’doğrunun tek’’ olduğu gerçeğini de yok sayamayız.
Basın toplantısında bir yıl boyunca tek tek neler yapıldığını dinledik. Çok ilginç olan şey devletin DAÜ’ye ödemesi gereken 32 milyon TL katkı payı yerine 20 milyon TL’yi zorla mahsuplaşarak ödemesi. Gülünç! Devletin bir ayağı sayılan DAÜ’ye yani kendi kurumuna para vermekten korkan devlet DAÜ için ne yapmış bunca yıl? Siyasilerin çiftliği haline geldiği zamanlar, onun bunun talimatları ile idare edilen DAÜ’ye devlet sadece işine geldiği zaman mı sahip çıkıyor ya da işine geldiğinde mi DAÜ’yü hatırlıyor? Gerçi Devletin kurumlarına sahip çıktığında yaşanan sonuçlarını hep birlikte gördük. Sırf bu yüzden aman diyoruz devlete, lütfen DAÜ’ye sahip çıkma, çıktıklarında ne hayır gördük ki şimdi de DAÜ’ye hayrınız dokunsun.