Anlamayan dinlemeyenler için bir kez daha yazayım;
Görevi trafik polisi olan adam gece kulübüne gitti bir kadın ile saati 200 TL’ye anlaştı…
Yukarıdaki odalardan birine girdiler ilişki tamamlandıktan sonra adam duşa girdi, çıktığı sırada kadını cep telefonu ile oynarken gördü ve hiddetlenip onu bir güzel dövdü!
Dövmekle de yetinmeyip o öfkeyle kadını boğazından da ısırdı…
Olay polise yansıdı, iki polis tutuklandı, o geceyi hücrede geçirdi ve birileri devreye girip kadın şikayetçi olmadığını beyan ettikten sonra da olay mahkemeye yansımadı ve iki polis polisin içinde disiplin komitesi tarafından yargılanacak!
Artık onların insafına kalmış bir iş bu…
Dün Feminist Öğretmen İnisiyatifi’nden bir basın bildirisi yayınlandı, benim mail kutuma da düştü!
Ben de zannetmiştim ki dayak yiyen gece kulübü çalışanı kadınına destek veren bir bildiriydi bu…
Yanılmışım!
Kadın bir öğretmen aynı okulda bir başka erkek öğretmen tarafından ittirilmiş onunu için basın bildirisi yayınlamışlar…
“Kendisi yalnız değildir!” diyorlar!
İyi de yapıyorlar…
Kimin buna bir itirazı olabilir ki!
Ama şimdi şunu da sorma zamanı gelmiştir;
Gece kulübünde sudan sebeplerden dolayı dayak yiyen yabancı kadına kim sahip çıkacaktır?
Burada Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Umure Örs’ü bir yana koyup kutluyor ve onu tebrik ediyoruz, çünkü olaydan hemen sonra bu kadınla ciddi bir şekilde ilgilenmiş ve bizzat görüşerek sahip çıkmıştır…
İyi de kendilerine ‘feminist’ diyenler niçin bu kadınla görüşüp ona kol kanat olmamışlardır!
Bunu gerçekten çok merak ediyorum…
Acaba bu tür kuruluşlar yerli olunca kükreyip yabancı olunca da pissi kedi rolüne niçin bürünmektedirler?
Hadi feministleri de bir yana koyalım…
UBP, CTP,DP,TDP, Halkın Partisi, SODEP, BKP,YKP ve diğer siyasi partilerin kadın örgütleri bu konuda niçin uyumuşlardır?
Bu arada;
Elbette kadına dayak olayı illa ki kadın örgütlerini ya da sadece kadınları ilgilendiren bir konu değildir…
Erkek yöneticilerden niçin tek kelimelik bir açıklama yapılmamıştır?
Ya da;
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, dayak yiyen sonra tehditle şikayeti geri çektirilen gece kulübü çalışanı kadını ile niçin bire bir ilişki kurmayıp, ona sahip çıkmamıştır!
Aynı soru devletin bütün organlarının başındaki hanımefendi ve beyefendilere dedir!
Mesleği ne olursa olsun, bu ülke sınırları içinde bir kadın haksız yere, hem de bir polis tarafından dayak yemiştir ve hala görevine devam etmektedir!
Bu tavırsızlık ve umursamazlık bile göstermektedir ki kadına özel günlerde atılan nutuklar sadece palavradan ibarettir!
Yine bu olay bile ülkemiz yasalarına göre yasak olduğu halde fuhuş işlendiğinin en bariz göstergesidir…
Bu kadınlar yine devletin kendisi tarafından sağlık kontrolünden geçirilirken aslında fuhuş ya da diğer bir adıyla kadının etinin para karşılığı satılması legalleşmektedir!
Onu için ya yasa değişikliği yapıp kadın ticaretini yasal hale getirin ya da kendi yasanıza sahi çıkıp bütün gece kulüplerini kapatın…
Görelim bakalım cesaretinizin çapı ne kadarmış!
 
 
 
Yine Mağusa Hastanesi!
 
Önce bir okur şikayeti:
Levent bey merhaba…
Mağusa Devlet Hastanesi’nin ısıtma sistemleri bozuk. Hastalar buz kesiyor.
Benim hanim iki gün dür orada yatıyor evden elektrik sobası ve battaniye götürdüm.
İlgililere duyurulur saygılar sunuyorum…”
Son 15 günün en fazla şikayet konusu bu…
Mağusa Hastanesi’nde ısıtma yetersiz ve hastalar kendi evlerinden getirdikleri ısıtıcılarla ısınma ihtiyacını karşılıyorlar…
Bir de geçenler de bir başka konuda şikayet gelmişti;
Hastanenin asansörünün sürekli olarak bozulması!
Bu konuda ilgili şirket ile henüz sözleşe yapılmadığı için onlar da servis hizmeti vermiyorlarmış…
İlgililerinin dikkatine!
Bu arada epey kaleme aldığımız hastane sınırları içindeki pis kokular yayan mandıra konusunda da hastane çalışanlarından şikayetler gelmeye devam ediyor…
Hayvanlar hastanenin 20 metre yanına kadar gelip otluyorlar ve tek bir yetkili bile bu durumdan rahatsız olup önlem alma yoluna gitmiyor…
Kepazeliğin daniskası yani…
 
 
Tuzla da şikayetçi!
 
Dün Maraş’taki seralarda kullanılan yakıtların kanser sebebi olduğunu iddia eden vatandaşın şikayetini dile getirmiştik.
Bu yazıyı okuyan Tuzla’dan bir okurumuz aradı ve benzer sorunu kendilerinin de yaşadığından şikayetçi oldu…
Mağusa yeni sanayi sitesinde bulunan yağ bertaraf şirketine ait fabrikadan çıkan dumanın insan sağlığını olumsuz etkilediği ve bir takım hastalıklara neden olduğunu ifade etti.
Bu dumandan ve kötü kokudan bütün Tuzla sakinlerinin şikayetçi olduğunu ve sağlıklarından endişelendiklerini iletti.
Çeşitli zamanlarda kendilerine ceza kesilen bu işletme cezayı ödüyor ve çevreyi ve insanları zehirlemeye devam ediyormuş!
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Kutlu EVREN, Maraş bölgesindeki seralar ile Tuzla’daki atık yağ fabrikasından çıkan zehirli dumanların kanser sebebi olduğu yönündeki şikayetlerde büyük artış yaşıyoruz. Hele de ilgili fabrika bu konuda ceza yediği yasa dışı imalata devam ediyormuş. Top artık sizin kucağınızda!
Sayın Derya KANBAY, Kıbrıs sorunu konusunda herkesi hayrete düşüren açıklamanızdan sonra nihayet basınla buluşma kararı aldığınızı öğrendik. Siz de eski elçi gibi benden olanlar ve olmayanlar diye ayırımda bulunmazsınız değil mi!
Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, ana yollar üzerindeki tabelaların kaldırılması için 15 Ocak’a kadar süre vermiştiniz ama görülen o ki bu talimatı takan çok da işletme çıkmadı değil mi? Biraz daha sert olmakta yarar var sanki!
Sayın Serdar DENKTAŞ, yaptığınız ziyaretlerde vatandaşa olası planı iyi okumalarını öneriyormuşsunuz. Sanırız bu görev onlara değil de size düşüyor değil mi? Bu arada eşinizle küçük bir tatile çıktığınızı duyduk, kayağa mı gittiniz yoksa!
Sayın Erol VARDAR, eşinizin okulundan bazı öğretmenler aradı, kendisinin devlet memuru olduğu halde hem bir üniversitede part time çalıştığı hem de evde özel ders verdiği şikayetinde bulundular. Haberiniz olsun istedik!
Sayın Umure ÖRS, gece kulübünde dayak yiyen yabancı uyruklu kadın konusunda şükürler olsun ki bir yetkili çıkıp ilgilendi. Hassasiyetiniz için teşekkür ederiz. Bakalım aynı duyarlığı feministler de gösterecek mi?
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, bir gazetenin Tahsin beyle ilgili anketinin ardında bir eski, bir de yeni bakanınızın olduğunu biliyor muydunuz? Biraz sesinizi yükseltme zamanı sanki de geldi gibi değil mi?
Sayın Yusuf KISA, anket olayının şifreleri çözülmeye başladı…Bakanlık ile mahkemelik olduğunuz telefon hattı konusunda bu yöntemle bir şeyler elde etmeye çalıştığınız ama sonuç alamadığınızı duyduk. Bakalım iki siyasetçinin başını yakacak mısınız?
Sayın Feride YILDIRIMER, UBP ve DP içindeki yalpalanmalar konusunda bir proje üretme aşamasında olduğunuzu öğrendik. Sır gibi sakladığınız bu çalışma epey merak konusu olmuş diyorlar. Hayırdır yine kimlerin kellesi gidecek acaba!
Sayın Osman UZUN, muhterem babanızın vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin artık!
Sayın Necdet OSAM, üç sene önce DAÜ’de yaz okulundaki bazı usulsüzlükler konusunda Sayıştay raporunu dört gözle bekler olmuşsunuz. Gecikme konusunda Sayıştay’ın kusuru yok çünkü denetçi sayısı bir hayli kısıtlı! Biraz daha sabır artık…
Sayın Mehmet Ali GÜRÖZ, dün ben sizi adam gibi arayıp sadece bazı bilgiler aldım ama siz başkasını aracı kullanarak gazeteyi arattınız! Çok doğru şeyler değil bunlar! Konu zaten haftaya patlayacak! Bizi demek ki hiç tanımamışsınız, üzüldük doğrusu!
Sayın Reşat AKAR, sizin patron iki ay kadar önce yine sizin programda Fetullah Gülen’i göklere çıkarınca Ankara’da kıyametler koptu diye duyduk! Acaba diyoruz şu bazı kanalların kapatılma konusu da mı bunun ile paralellik arz ediyor!
Sayın Zeren MUNGAN, son günlerde televizyon kanallarının vazgeçilmez konukları arasında bulunuyormuşsunuz. Şimdi çok daha rahat yorumlarda bulunuyorsunuz değil mi? Yüzünüze kan geldiği söyleniyor…
Sayın Nuri SILAY, vicdani ret konusundaki açıklamanız özellikle de sosyal medyada büyük yankı yarattı!  Normal bir ülke olsak size hak vereceğiz ama ha keşke bunun için bir propaganda başlatmasaydınız, zira haklıyken haksız duruma düşebilirsiniz.