Sendikaların, örgütlü çalışma yaşamı için gerekliliğini hep savunmuşuzdur.

Lakin örgütlü çalışma yaşamına katkı kisvesiyle sendikacıların kendilerine pay çıkarmak veya siyasileri kollamak adına yapılan bazı hatalarını savunacağız anlamını taşımaz bu.

İlginçtir: Şu kendilerine asıl ihtiyaç duyulan süreçte gözlemliyoruz ki, ilk günden itibaren Bakanlar Kurulu kararıyla açık kalması planlanan, hizmetlerde kesintiye gidilmemesi gerektiğine inanılan dairelerden olan Sosyal Sigortalar, galiba sendikaların “örgütlü çalışma yaşamı anlayışı” kapsamında değil!

Ada genelinde 6 şubede hizmet veren Sosyal Sigortalar Dairesi(SSD)’nin onlarca çalışanı ateşin içine atılmış, sendikalardan tık yok!

Polis gibi, sağlık çalışanları gibi, gardiyanlar ya da sivil savunma gibi bir alan olmasa da hem devlete gelir sağlayacak hem emeklilerin maaşlarını, menfaatlerini dağıtmaya devam edecek dairenin çalışmasını elzem görmeleri anlaşılır bir şey elbette. Zaten çalışanlar da ses çıkarmadan müdürleri ve amirlerinden aldıkları emirleri aynen uyguladılar. Rotasyonla, çekinmeksizin her gün işbaşı yaptılar. Mart ayında sunulacak hiçbir hizmetten eksik bırakmaksızın, sigortalıların haklarını dağıtmak üzere işyerlerinde bulundular.

Şu anda halen Nisan için aynı çabaları devam ediyor.

***

Kamuda örgütlü sendikaların yöneticileri de kamu görevlisi olduklarından, önemli bir kısmı evlerinde sağlıkla ve güvenle otururken, ilginçtir, buna ses çıkarmadılar.

15-20 gün boyunca müdür ve çalışanlar, kendi kendilerine hijyeni, güvenliği sağlamaya çalışarak kısıtlı imkanlarla eksiksiz hizmeti görev bildiler.

Sendikacıların ilgisizliğine takılacak zamanları olmayan SSD çalışanları, sendikaların ilgisizliğini, ancak başka dairelerin de açılması söz konusu olunca koparılan kıyametle fark ettiler.

Sendikacılar, araç kayıt gibi ya da diğer adı anılan dairelerdeki gibi yerlerin hizmete açılması öncesinde, çalışanlar için sağlık ve güvenlik koşulları sorgulanınca SSD çalışanları, “Bizimki niye sorgulanmadı bunca zaman?” sorusuna takıldılar!

Haksız da değiller!

Bir aydan fazladır sesi çıkmayan sendikacıların, güvenli ve sağlıklı evlerinde otururken, SSD’nin hizmet vermesindeki sakıncaları ve sakıncaların ortadan kaldırılabileceği önlemleri alınmayışını neden sorgulamadıklarına takıldıklarında, işin ucunun kendilerine de dokunmaya başlayacak olmasının bunda etkili olduğuna inanmaktan kendilerini alamadılar!

Yine haksız değiller!

Bu noktada haklı soruyu sormakta gecikmediler: Sosyal Sigortalar üvey evlat mıydı?

Onlar da üye, onların da aidatları kesiliyor.

Diğer çalışanlardan ne farkları olabilir?

Üstelik gerek binaların yetersizliği, gerek personel sayısı ve yapısının yetersizliğiyle beklenmesi neredeyse imkansız başarıları kendi imkanlarıyla sürdüren ve bu konuda oldukça yaratıcı bir başarı sergileyen kaderine terkedilmiş bu Daire ve personelinin sendikalarından çok şikayeti var.

KKTC’nin neredeyse her hanesindeki en az 1 kişi üzerinden tüm topluma hizmet sunan bu dairenin, çok kolay eleştirilerek yerden yere vurulmasına herkesin alışık olduğu kadar, sendikalar da alışmış besbelli demekten başka çaresi kalmıyor SSD personelinin…

Oysa dedik ya; onlar da üye ve onlar da aidatlarını eksiksiz veriyorlar…

***

Her gün gazetelere manşet olan “SSD’nin önü ana baba” haberleri karşısında dahi duyarsız kalmanın neresi örgütlü yaşamın gerekliliğine inançtır ey sendikalar ve sendikacı kardeşlerimiz?

Bu hususta ne yaptınız?

Ne katkı koydunuz?

Hükümete ne gibi öneriler götürdünüz?

Hangi duyarlılığı ve bilinçli yapıcı katkıyı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na sundunuz?

Bugün Daire’nin önü yığınsa ve içeride sağlık ve güven içinde çalışılması için ağır aksak, güçlüklerle çalışılıyorsa bu idarenin yanı sıra çalışanların çabasıyla sağlanıyor.

Neredeydiniz bunca zaman?

SSD çalışanları, belli koşulları sağlayabiliyorsa, dün açılması planlanan daireler de sağlayamaz mıydı?

Ki pek çoğunun SSD’den daha geniş imkanları ve daha modern koşulları var. Hiç değilse binaları çok daha kullanışlı!

***

SSD’de mantık hep ekmeğin bütün köpeğin de tok olması.

Değil mi? Çalışanlar da toplum da buna alışık nasılsa…

Bari sizler seyirci kalmasaydınız ey sendikacı dostlar!

SSD çalışanlarının bir işyeri sendikası kurmaları galiba kaçınılmaz oldu.

Ne de olsa tok açın halinden anlamıyor!

***

Bunca gündür SSD anlatılan koşullarda çalışıyordu.

Pandemi krizinden bu yana kapalı olan dairelere gösterilen hassasiyete karşın neden “Sosyal Sigortalar çalışanlarına bir şey olmaz” gibi davranıldığını açıklama borcunuz var!

Olmalı!

Uzun lafın kısası: Örgütlü çalışma yaşamında, gerekli bilinç ve gerekli hassasiyeti gösteremeyen sendikacıları asıl etkileyen bilinçsizlik mi yoksa başka maksatlar da mı var? Belki biz bunu bilemeyiz.

Ancak bizim bildiğimiz ve yandığımız nokta: Sendikacılık bilincine çomak sokmaya devam ediliyor, sendikalar sınıfta kalıyor.

Dr. Çiğdem DÜRÜST