Bunun adına kader denilebilir mi?

Siyasilere kalırsa denir…

Onlar bakar kördür genelde!

Canlar gider, ocaklara ateşler düşer, minik yavrular öksüz kalır ama…

Bir iki timsah gözyaşından sonra hepsi unutulur gider!

İnsan canının çok da önemsenmediği bir ülkede yaşıyoruz biz…

Çünkü ateş de düştüğü yeri yakıyor!

Ama bu kez hepimizin yüreği dağlandı…

Pisi pisine günahsız şekilde bir trafik kazasında ölen bir baba!

Çok değil sadece 4 gün sonra bu acıya dayanamayan bir anne…

Bir öğretmendi Kamil Göktepe!

Lefkoşa’da eğitim camiasının yası vardı gün boyunca…

Hele de geride kalan biri 8 yaşında diğeri 40 günlük bir bebek!

Yaramıza tuz basıldı iki minik yavru öksüz kalınca…

Trafik kazasına neden olan şoför arkadaşı…

Bu drama rağmen kınayamıyoruz onu!

Çalışma kayıtlarında bulaşıkçılık yazıyor ama…

Patronu vermiş kamyonu ‘süreceksin’ demiş bir kere!

Adam bulaşıkçı olarak kayıtlı ama kaya yüklü kamyon sürüyor…

Kamyonun hiçbir evrağı yok!

Ülkenin en virajlı yolunda ağır vasıta ehliyeti olmadığı halde araç sürebiliyor…

Çünkü denetim yok!

Sorgulama yok…

Bedel ödeyen birisi yok!

Ve önce bir trafik kazasında ölen bir baba, sonra kalp krizi geçiren hayata veda eden bir anne…

Minik iki yavru!

Ülkenin en büyük sorunlarından birisidir…

Çok konuşup az üretmek!

Çünkü siyaset bizde popülizm sanatıdır sadece…

Trafik kazalarında ve iş kazalarında onca insan ölür ama!

Cenaze namazlarına katılmak yeterlidir çoğu siyasetçi için…

Bir iki sırt sıvazlama, en ön sıralarda hocanın hemen karşısında poz vermek!

Hepsi bu kadar…

Ateş nasıl olsa düştüğü yeri yakıyor ya!

Umurlarında mı dünya…

Sistemsizliğin sistem haline geldiği bir ülkenin insanlarıyız biz…

Hep birisinin artık bu sisteme çomak sokmasını bekler ve isteriz ama bir türlü gerçekleşmez bu!

Zira makamlara can atan onlarca siyasetçi vardır ama o makamlara oturunca unutulur ülkenin gerçek sorunları…

Makamı kaptırmama gaylesi vardır artık!

Yollar bozukmuş, çalışma hayatı yeteri kadar denetlenemiyormuş, bütün bunlar unutulur hırs ve iktidar duyguları ön plana çıkar…

Sonuçta pisi pisine giden hayatlar!

Ve ardından birkaç çok ta içten olmayan taziye mesajları…

Hepsi bu kadar işte!

“KKTC’de yol mu var!”

Ölümlü her trafik kazasından sonra vatandaşların en büyük şikayetidir…

“KKTC’de yol mu var bu kazar normaldir” diye!

Kan beynime sıçrar bunu söylediklerinde…

Çünkü sadece yollar suçludur bazıları için!

Tamam yollarımız dört dörtlük değil…

Ama bunu bilmesek hadi o zaman tamam diyeceğiz!

Ve bildiğimiz halde o yollarda hele de o akıllı cep telefonlarına kaptırınca kendimizi…

Sonuç kaçınılmazdır!

Yollar jilet gibi olmayabilir…

Ama artık bunu hesap ederek, önce şu telefonlardan sosyal medyada gezinmeleri bir yana bırakalım!

Ne yazık ki seyir halindeyken gözlemim araç sürenlerin neredeyse yarısının bir elinde direksiyon…

Diğer elinde de mesaj yazılan bir cep telefonu!

Tek başına mı yaptı bu çocuğu!

9 ay hapis cezası alan Meliz Akcal olayı…

Yargının bu konudaki kararını eleştirmiyoruz ama!

Olayın bütün sorumluğunu anne adayına yüklemek de doğru değil…

Onun için bazı kadın milletvekillerimiz sitemlerinde haklıdırlar!

Ortada öyle ya da böyle bir cinayet vardır ve…

Bunun bedelini sadece anne adayının ödeyecek olması adil değildir!

Zira daha doğmadan ölen bu bebek sadece annenin değil babanın da bir eseridir…

Umarız kimse artık o da yargıda hesap vermelidir!

Er ya da geç!

Turizmde panik yaşanıyor…

KKTC’nin Berlin Fuarı’nda standının ilk 10’a girmesine haklı olarak sevindik…

Özellikle genç neslin bunda büyük payı var çünkü bir çoğu prangaları kırdı!

Ama Berlin’e giden bazı turizmci arkadaşla görüştük bizim de içimiz karardı…

Zira Türkiye’de yaşanan olumsuz olaylara bir de referandum tartışmaları eklenince yabancı turistlerin KKTC’ye ilgisinin bir hayli azaldığı izlenimi edinmişler!

Haliyle bu durum yaz sezonunda etkisini gösterecektir…

O zaman en azından acil tedbir olarak Türkiye pazarı şimdi daha fazla bir önem taşıyor!

Ataoğlu ve ekibinin dikkatine…

Tıp Bayramı kutlu olsun da…

Yaşanan tüm sorunlar rağmen bir kez daha bugün Tıp Bayramı’nı idrak ediyoruz…

Tüm hekimlerimizi ve çalışanları kutlarız!

Ama eleştirmeden de edemeyeceğiz…

Dün yapılan açıklamada bugün hastanelerde poliklinik hizmetlerinin yapılmayacağı sadece acil servislerin çalışacağı duyuruldu!

Her zaman ki gibi yani…

Çünkü gündüz plaket törenleri filan var!

Ha keşke şunu akşam yapsaydınız da kapılara kilit vurmasaydınız…

Hasta hakları diye de bir şey var yani!

MESAJ KUTUSU

Sayın Derya KANBAY, 16 Nisan referandumunda KKTC’de oy kullanacak olan vatandaşlar sandıkların sadece Lefkoşa’ya değil tüm ilçelere kurulmasını isteyen mesajlar gönderiyor. Böyle olursa katılımın da çok daha fazla olacağını düşünüyorlar…

Sayın İpal EMİN, dün sosyal medyada hangi bayrağın yakılıp yakılmaması konusundaki paylaşımınız KKTC’de tepki ile karşılandı. Görenler hangi ülke olursa olsun bayrak yakma olayının hoş olmadığı görüşünde birleşiyorlar!

Sayın Rauf ATAÖV, iki okulun protokol yapıp boşanmış ailelerin çocuklarının yurt dışı gezilerine yasak getirmesi veliler arasında infialle karşılandı. Demek ki bu konuda iş size düştü, atacağınız adımlar merakla bekleniyor…

Sayın Tözün TUNALI, SDP’den bazı arkadaşlar aradı TKP-YG ile kimyalarının uyuşmadığından dolayı konuyu bir kez daha düşünmenizi öneriyorlar. Fizik tamam ama kimyadan sorun yaşayabilme ihtimaliniz epey fazla!

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, kabine değişikliği haberleri bur süredir durulmuştu ama özellikle hafta sonu siyasi kulislerde yine hep bu konu tartışıldı. 15 gün içinde bir operasyon yapacağınız iddiaları doğru mu!

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, Kıbrıs Rum kesiminin ‘Enonis’ hakkında özür dilemesi belki masayı yeniden kurabilir ama siz hiç bunun olabileceğini düşünüyor musunuz! Nuh deyip peygamber demeyen bir komşumuz var ne yazık ki!

Sayın Birikim ÖZGÜR, YDÜ’ye ödenmesi kararlaştırılan yüklü miktarda para için en iyisi basında değil de ilgili bakan ile karşı karşıya bir kahve içerken tartışmak çok daha iyi olacak gibi geliyor bize…Bu konuda ilk adımı siz atabilirsiniz pek ala değil mi!

Sayın Ersan SANER, önce bir trafik kazası sonra yaşanan bir aile dramı ve arkada kalan iki minik yavru olayı vatandaşı derinden yaraladı. Bu konuda kim sorumluysa ondan hesap sormak ölenleri geri getirmez ama yaralara merhem olabilir…

Sayın Kemal DÜRÜST, referandum mitingine katılmanızı eleştirmek kimsenin hakkı değil ama ha keşke burada yaptığınız konuşmada taraf olmasaydınız daha iyi olacaktı sanki! Bu arada Yayla’da köylüler yolunuzu gözlüyorlar haberiniz olsun…

Sayın Latif AKÇA, aktif siyaset için karar aldığınızı ve şu anda partilerin analizlerini yaptığınız söyleniyor. Siyaset bir kere girdi ya kanınıza geri adım atmayacaksınız demek ki! Hayırlısıyla olsun deriz…

Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, madem ki ilgili devlet kurumları içen Girne Antik Limanı çok önemli değil siz belediye olarak burada inisiyatif üstlenmek durumundasınız. Zira yerli ve yabancı turistler için hayal kırıklığı yaratan bir kare var orada…

Sayın Ejder ASANBABA, artık tüm enerjinizi araba parçalarına verdiğiniz ve bu konuda dev bir stoka sahip olduğunuzu duyduk. Acaba diyoruz böylelikle aktif siyasetin de sonuna mı geldiniz! Oksa sermaye mi yapıyorsunuz…

Sayın Çiğdem AYDIN, ufak bir ameliyat geçirdiniz ama sevenlerinizi de fazlasıyla üzdünüz. Özellikle de sabah izleyenleriniz bir an önce ekranlara geri döneceğiniz günü bekliyorlar. Büyük geçmiş olsun…

Sayın Gülgün SAHİR, Sayıştay üyeliği konusunda ilk başlarda en zayıf aday olarak gösteriliyordunuz ama hükümet ortaklarının inadı tutunca bu göreve gelerek sizi destek verenleri sevindirdiniz, hayırlı olsun…

Sayın Şahap AŞIKOĞLU, sizi genelde asık suratlı olarak bilenler defalarca kahkaha krizine girdiğiniz videoyu izliyorlarmış. Bu arada gülmenin de size yakıştığı konusunda görüş birliği var. Mehmet Saydam’a yatın kalkın dua edin deriz…