Geçenlerde bir milletvekili arkadaşımız dedi ki;
Yargıyı yıpratmayalım...
Doğru söze ne denir ki?
Ülkede neredeyse tüm kurumlar çürümüş ve yoldan çıkmış durumdayken şükürler olsun ki yargımız hala en güvenilir kurumlar arasında liste başında duruyor...
Ama belli ki bilerek ya da bilmeyerek yıpratmak isteyenler de yok değil!
Zira bir vekilimiz yargının korunmasını isterken yine aynı partiden başka bir vekilimiz yargıya gölge düşürecek bir açıklamada bulunarak herkesi şaşırttı...
İnanın biz de hayretler içinde kaldık!
Açıklamasını bir değil birkaç kez okuma ihtiyacı duyduk...
Burada sıradan bir vatandaştan değil de mesleği de avukatlık olan bir vekilden duyunca insanın içi daha bir eziliyor!
...
Madem hepimiz aynı şeyi söylüyoruz yargının devletin temeli olduğunu düşünüyoruz, o halde yargıyı eleştirirken neden bu kadar acımasızız? 
Elindeki değeri yok etmeye, yıpratmaya hevesimiz neden? 
Fatoş Ünal davasında kamuoyunda bir rahatsızlık olduğu ortada ancak ortada bir hata varsa önce bu hatanın sorumlusunu bulmak olmalıdır. 
Eğer yanlış kuruma bu hatayı yıkarsak esas kusurlu olanları gözden kaçırmış olmaz mıyız? Mahkemenin neden tutukluluk emri vermediği, neden erken saatte oturum yaptığı konuşuldu hatta mahkeme açtırıldığına kadar söylendi... 
Yargının karar mekanizması olduğunu ve ancak ortada bir talep olursa karar verdiğini bilmek için hukukçu olmaya gerek, tutukluluk talep edilmediğinde yargı ne yapacaktı?
Mahkemenin davayı erken gördüğü söyleniyor, buna karşılık yüksek mahkeme diyor ki mesai saati içerisinde yapıldı ve bu yasal bir uygulamadır. 
...
Diyoruz ki neden basın yoktu? 
Mahkeme basına mı haber vermelidir diye soruyorlar, yılların gazetecisi olarak hiç böyle bir uygulama hatırlamıyoruz. 
Polis herkesi 09.00’da getirirken neden bunu 08.40’da getirdi diye soruyoruz...
O yargının kontrolünde olan bir konu değil, yargıç mesai saatinde görevde olmakla sorumludur diye cevap veriyor hukukçular. 
Mahkeme bu kişiyi sırf basın gelsin diye bekletirse esas o zaman hata yapmış olmaz mıydı diyorlar? 
...
Gerçekten de bu linç kültürüne hizmet etmek olmaz mıydı? 
Peki basın beklenmek durumunda olsa tüm gazetelerin muhabirleri mi beklenecekti yoksa bir- iki gazete yeterli olur muydu? 
Bunun ölçütünü bilen varsa söylesin, en azından ben bilmiyorum. 
Yargı eleştiriden muaf mıdır? 
Tabi ki hayır ama böylesi hassas bir teraziyi haksız eleştiri ile yüklersek ayarlarını bozmaz mıyız? 
Unutmayalım ayarlarını bozduğun kantar, gün gelir sizi de tartar...
...
Yaşanan rüşvet olayları gündemin tepesinde infialle izleniyor...
Vatandaşın genel düşüncesi de şöyle;
Bu rüşvet olayları kapanıp gidecek...
Ne yazık ki vatandaşın ruh hali böyle!
Siyasete güven zaten ayaklar altındaydı şimdi daha da dip yapmış durumda...
Kızgınlık, kırgınlık ve güvensizlik tamamen siyaset ve yönetenlere karşı!
Ardında da tabi ki doğal olarak devlete olan güvensizlik geliyor...
Çünkü devleti yönetenler siyaseti toplumsal olarak değil bireysel olarak görenlere!
Siyasetten rant elde etmeye çalışan aç gözlülere...
Tabi ki onları makama getiren seçmen kitlesine!
Bolca eleştirelim de...
Ara sırada aynaya bakmayı ihmal etmeyelim!
...


MESAJ KUTUSU

Sayın Kutlu EVREN, 21 Eylül’de yapılacak olan UBP kurultayında aday olacağınız kesinleştikten sonra bazı aracılar vasıtasıyla pazarlık yaptığınız üzere iddialar yayılmaya başlandı. Umarız da doğru değildir zira vatandaşın gözündeki değer anında düşebilir. Bunun önüne geçmek için adaylığınızı açıklamanız isabetli olacaktır...
...
Sayın Ongun TALAT, sahte diploma yargılamalarında yargı sistemine ağır eleştiride bulunmanız camiada üzüntü ile karşılanırken büyük de tepki aldı. Ondan daha önce sorumlular varken avukat olarak böyle bir açıklama çok da şık olmadı değil mi? Hassas konularda halkın vekili olarak bir değil çok kez düşünmek gerek...
...
Sayın Ali TUNÇTAŞLI, parti içi muhalefet konusunda çok yakında düğmeye basacağınız ve inanılmaz açıklamalarla ülkede gündem yaratacağınız konuşulmaya başlandı. Bu arada genç ve enerjik bir ekip de ada genelinde örgütlenmeye başladı diye duyduk, hadi bakalım gazanız mübarek olsun...
...
Sayın Aziz KAYA, bölgenizdeki çöplük yangınları artık gelenek haline geldiğine göre şu paletli dozer konusu belediye olarak bir çözseniz diyoruz. Eğer kaynak sıkıntısı varsa da bölge halkı muhakkak ki yanınızda olacaktır, hiç kuşkunuz olmasın...
...
Sayın Zeki ÇELER, kısa bir süre önce partinizin hazırlattığı seçim anketi konusunda meraklı sorular gelmeye başladı. Hem partiliyi hem de rozetsiz vatandaşı daha fazla bekletmeye gerek yok, siz de kurtulun onlarda. Bu arada olası bir erken seçime karşı yıldız arayışınız devam ediyormuş diye duyduk...
...
Sayın Ramadan ÖCAL, Kooperatif Şirketler Mukayyidi olduktan sonra bazaı yakın dost ve tanıdıklarınız size ulaşamadıkları yönünde şikayet mesajları göndermeye başladılar. Eğer başka özel bir numaranız varsa da kendilerine bildiriniz, umarız makam çok ağır gelmemiştir size...
...
Sayın Ahmet Melih KARAVELİOĞLU, UBP kurultayı başkanlık yarışında aday bolluğu yaşanınca en çok siz memnun olmuş ve hayli de umutlanmışsınız diye duyduk. O zaman artık yavaş yavaş medyanın karşısına geçip yol haritanızı anlatmakta yarar görüyoruz...
...
Sayın İlker İPEKDAL, tatili ucuza getirip otel ücreti ödememek için Akdeniz sahillerinde karavan turuna hazırlandığınızı duyduk, akıllıca ve doğru karar bize göre de. Kazasız belasız sağlıklı bir tatil temenni ederiz, keyfiniz bol olsun...
...
Sayın Özgür YELEĞEN, ülkede yaşanan istikrarın 10 yıllık kaybı telafi ettiği yönündeki açıklamanıza diğer ekonomist arkadaşlardan yoğun tepkiler gelmeye devam ediyor. Bilmedikleri bir şeyler varsa onlara da açıklayın öğrenip ders alsınlar...
...