Bazen olmayınca olmuyor işte…
Teknoloji geliştiği için de yeni tekniklere baş vuruyorlar insanlar!
Çok ciddi rakamlar vererek tüp bebek sahibi oluyorlar…
Bu konuda servet harcayanlar bile var!
Türkiye’de yasak ama bizde serbest…
Son bir yasa ile Türkiye’den gelip burada tüp bebek sahi olmak da yasaklandı!
Hoş gizli yollardan gelip tüp bebek sahibi olanlar var ama…
Zaten kim kime dum duma olan bir ülkede bunları kontrol altına almak ne mümkün!
Tabi ki teknolojiye karşı değiliz, olmayan her ailenin bu yolla da bebek sahibi olmasına destek veririz ama…
Aması var işte!
…
Çocukları olmayan İngiliz bir çift…
Hemen her caddede bir tüp bebek merkezinin olduğu ülkemize gelmişler ve bir klinikle de anlaşmışlar!
İşler de çok iyi gitmiş…
Bir beklerken tam üç tane bebekleri olmuş!
Üçüz yani…
İlgili hastaneye de yüklü bir para ödemişler!
Çocukları oldu ya, paranın ne önemi var…
Çok mutlu mesut olmuşlar, sonra birden akıllarına düşmüş!
Bu işi bir garanti altına alma ihtiyacı hissetmişler…
Büyük ihtimalle de pişman olmuşlardır!
…
Zira yapılan kan tahlillerinde kan uyuşmazlığı tespit edilmiş…
Yani üç bebekte bu çiftten değil!
Kim olsa şoke olur bu neticeden…
Önce üçüz bebek sevinci sonra da hayal kırıklığı!
Denilen ana rahmine konulan başka birinin spermi…
Babadan değil!
Başka bir adamdan…
Şimdi haklı olarak hukuk mücadelesi başlattılar!
Tüp bebek merkezin hakkında da suç duyurusunda bulundular…
Son söz elbette hukukun üstünlüğünün olacak!
…
Burada dikkat çekmek istediğimiz konuyu siz elbette anladınız…
Ne yazık ki özel hastanelerde olduğu gibi tüp bebek merkezleri kadar şimdiye kadar yeteri kadar denetlenmedi!
Üstlerine gidilmedi…
Buralarına rağbet de çok olunca darphane gibi para basmaya başladılar!
Meğerse insanları kandırmaya kadar gitmiş iş…
Uğraşmaya çok da gerek yok!
Başkasının spermini koy ana rahmine, al sana işte mis gibi tüp bebek…
Alan razı satan razı ya!
Onu için uyarma ihtiyacı hissettik…
İşini iyi ve doğru yapanları elbette bur yana koyuyoruz!
Ama bu işi de artık fıcırığından çıkarıp gözlerini sadece para bürümüş olanlar var…
Ve bunlar ayıklanmalı!
Bu arada;
Yeri geldiği zaman bu merkezin adını ve sanını elbette açıklayacağız…
Kimsenin kuşkusu olmasın!
“Görüşmelere ara verilsin…”
Dün öğlen İkinci Cumhurbaşkanı Talat ile Radyo Vatan’da çok zevkli bir program yaptık…
Konu elbette yılan hikayesine giren müzakere süreciydi!
Hani şu masadan kaçma konusu…
Talat bu konuda çok makul şeyler söyledi!
Sürecin buraya kadar gayet iyi geldiğini ve heba edilmemesi gerektiğini…
Zira Güney’de seçim var ve Anastasiadis bir kez daha aday olacak!
Müzakere sürecinin heba edilmemesi için de görüşmelere seçim sonrasına kadar ara verilmesini önerdi…
Kesinlikle bu öneri dikkate alınmalıdır!
Zira Güney’de seçim atmosferi yaşanırken müzakerelerden fazla bir şey beklemek de saflık olur…
Gayri sıhhi durum ama 32 TL ceza!
LTB sağlık ekipleri Lefkoşa genelinde denetimlerde bulunmuş ve bazı mekanlara kapatma bazılarına da para cezası vermiş…
Çok da iyi yapmış!
Para cezası da çok mühim yani…
Tamı tamına 32 Türk Lirası!
Güler misin yoksa ağlar mısın modundan bir haber bu…
Ama burada LTB’ye kızamıyoruz çünkü yasalar, tüzükler ne derse o uygulanıyor!
Acil olarak da güncellenmeli bu yasalar…
İnsan sağlığı için bu kadar hassas olan bir konuda cezaların boyutu kesinlikle caydırıcı olmalı!
Yoksa bu mekanlar tepemize çıkarlar ve sonra da 32 TL ödeyip bu işten sıyrılırlar…
30 TL’lik pula 90 TL!
“Bizi gurtarın diye bağırasım var da kime söyleyeceğiz onu bilemiyorum…
Bazı mühim dairelerdeki evraklarımın bekleme süresi 3 ayı doldurdu, yani yaklaşık ortalama 90 kez memur yarın gelin hazırdır diyor Vergi Dairesi kantini Girne’de 60 TL’lik damga pulunu 90 TL’ye satıyor yani bu hak ise tüm bu uygulamaları bize müstahak görenleri gerçek hakka Allaha c.c havale ediyorum.
Yazıklar olsun başka bir diyecek söz bulamıyorum…”
(Cemal ULUÇAY)
5 Milyon TL gerekiyormuş!
Devlet Laboratuarı yangını yine gündeme oturdu…
Bir yanda kundaklama mı değil mi tartışması!
Diğer yanda sağlığı tehdit eden konular…
Kanserden gencecik insanlar gidiyor ve biz nelerle uğraşıyoruz!
Yeni bir bina içinde tam 5 Milyon TL’ye gerek varmış…
Aman ne büyük para!
Bir yanda insanların sağlığı, diğer yanda olmayan 5 Milyon TL…
Sonra da devletiz diye böbürlenelim!
Düşünün bir kez sağlık konularında bile bu kadar aciz hale gelmişsek…
Gerisini siz söyleyin!
Hükümet ve belediyeler kopuk mu!
Devlet Gönyeli kavşağındaki trafik sorununu hal
a çözemedi…
Ama Gönyeli Belediyesi kendi imkanlarıyla bir alt geçit yapmaya başladı ve anında engellendi!
Hem de polis denetiminde…
Nasıl iştir bunlar artık ben de anlayamıyorum!
Bir yerde iş yapmak isteyen ve trafiğe rahatlama getirecek bir çalışma…
Diğer tarafta buna devlet engeli!
Kıskançlık diyeceğim ama dilim varmıyor…
Belli ki devlet ve belediye arasında ciddi bir kopukluk var!
Bu da ne yazık ki vatandaşa hizmet götürülmesini engelliyor…
MARDO’ya yakışmadı…
Yerli bir insanımız ortaya çıktı ve çok da güzel bir marka yarattı…
Hepimizi MARDO’nun tiryakisi yaptı!
Biz de onu destekledik çünkü yaptığı iş kaliteliydi…
Aynı zamanda yerli üretimdi ve bir çok malzemesini de yerli tercih ediyordu!
Sonra gazetelerde bir haber;
“MARDO Güney Kıbrıs’tan kaçak malzeme getirdi!”
Sizi bilmem ama…
Benim için tam bir hayal kırıklığı oldu!
Bu kadar tutulmuş, bu kadar isim yapmışken buna ne gerek vardı ki…
Üç-beş kuruş daha fazla kazanmak için böyle güzel bir markaya yazık ettiler!
Yakıştıramadık doğrusu…