Dün kitabın ön yüzünü sizlerle paylaşmıştık…
Bugün de Emrullah Turanlı için yazılan bu kitaptaki ayrıntıları buradan sizlere aktaralım!
Bunun için kitabın arka kapağındaki özet bile yeterli aslında…
İşte o yazı;
“O inşaat işçisi olarak başladığı çalışma hayatında bugün Türkiye’nin en zenginlerinden birisi oluyordu…
Her kılığa girdi; önceden sıkı ülkücü bir MHP’liyken, sonralarda Diyarbakır’da yaptırdığı AVM’nin adını ‘Ahmed’ koyarak adeta PKK’ya göz kırpıyordu.
Aynı zamanda Refah’ın ilk göz ağrılarından biriyken aralarda bir yerde sosyal demokrat oluyordu…
Ortağı Mustafa Ezici onun AKP aleyhine söylediği sözleri anlata anlata bitiremiyordu!
Zonguldak Alaplı liman projesi ihalesini alıyor, ancak yine ihale ile birlikte devraldığı rantlar nedeniyle liman inşaatına bir türlü başlamıyor, sudan sebeplerle devletle bile mahkemelik oluyor, Alaplı için de “Allah’ın ..ittirettiği bir yer”diyordu…
Yeryüzü cenneti bir doğa harikası olan Kazdağları’na usulsüz olarak termik santral inşaatı yapmaya başlıyor, kendisine milyonlar kazandıran danışmanının alacaklarını ödemeyince, adamcağız huzurevinde kalmaya başlıyor ama onun yüreği sızlamıyordu…
Haberini yaptırıp kendini övdürdüğü gazeteciden verdiği parayı geri isteyebiliyordu!
Hemen hemen kimle iş yaptıysa onunla mahkemelik oldu…Ona elini veren kolun kurtaramıyordu…
Terminal Yapı ile KKTC’de Ercan Havaalanı inşaatı yapacakken ortağına çalım atarak onu saf dışı bırakıyor, havaalanı inşaatını da yıllarca sürüncemede tutup kendi yüzlerce milyon dolar kazanıyor.
Ortağı Alp Delimollaoğlu’nun “Emrullah Turanlı 5 Milyon Euro’mu vermiyor…” diye basına demeç verdiğini hatırlıyorduk…
O, oldukça ilginç bir kişilik…
Okuyunca şaşıracak, hayrete düşecek ‘olmaz canım bu kadar da’ diyeceksiniz…
Kim mi o?
Cevabı elinizde tuttuğunuz kitapta!”
Esnafı kızdıran talimat!
Hafta sonunu iple çeken esnaf kesimi…
İskele Polis Müdürlüğü tarafından gönderilen talimat kağıdını görünce küplene bindi!
Çünkü bugün bisiklet organizasyonu nedeniyle yollar tam 3.5 saat kapalı kalacak ve onlar da haliyle sinek avlayacaklar…
Bu tür organizasyonlara elbette karşı değiliz!
Ama bunu yaparken eğer birilerini ekmek parasıyla oynuyorsanız burada muhakkak bir hata var demektir…
“İlaç değil zehir…”
“Arkadaşlar bu fotoğrafta gördüğünüz ilaç değil! Para ile satın alabileceğiniz en güçlü zehir! Sakın ama sakın doktorunuz bile verse sadece ve sadece çok gerekli durumlarda başka ilaçları denediniz ve hiçbir işe yaramadı ve ölüm döşeğinde iseniz için. Zaten bu ilaç sizi ölüm döşeğinde sokacaktır! Aşağıda birkaç link paylaşıyorum okuyun. Ülkemizde doktorun çok basit yazdığı ve beni 3 gündür komaya sokan ilaç. Sağlık Bakanlığı ve Eczacıların bu konuya önem vermesini rica ediyorum!..”
(Cihan ERDOĞAN)
Hukuk ve kaba kuvvet!
"Aslında Kıbrıs Türkü ile 74 sonrası yerleşen vatandaşlarımız arasındaki fark bir kısmımız Kıbrıs’a 400 sene diğer grubun da 40 sene evvel gelmesidir.
Bir grup sorunları hukuk ve diplomasi ile çözmeyi, diğer grup da kaba kuvveti tercih etmesidir.
Bir anımı yazayım:
1985/86 yıllarıydı, telekomünikasyon dairesinde çalışmaktaydım, yakışıklı genç bir öğrenci telefon sorunu ile ilgili müdürü görmek istedi, sekreter hanım beklemesini rica etti ve müdür evvelki misafirini uğurlamak için çıktığında karşısına dikilip derhal görüşmek istedi, müdür (tuvalete gidip geleyim sonra) demesi üzerine saldırdı, tabii orada olan personel tarafından engellenerek dışarı çıkartıldı.
Bu olayı hatırlayan var mı bilmiyorum ama son zamanlarda siyaset hayatımızdaki bir sıma bana o olayı hatırlatır!.."
(Halil ZİHNİHAN)
“Çorbada tuzları yok!”
“Arkadaşlar elma ile armudu karıştırmayalım;
Siber hükümeti bir seçim hükümeti idi 2 ay için kurulmuş, geldiler. 2 ay show yaptılar gittiler, şimdiki ise 5 yıllık bir hükümet üstelik başarısızlığı bu halkı büsbütün bitirebilecek bir hükümet.
Devlet işlerinde show olmaz. Hele radikal değişiklikler yapmak istiyorsanız. Yavaş ama emin adımlar gerekli. Show değil.. aslında hiç bir noktada elini taşın altına koymayan oy dahi vermeyenler. " bu da olmayacak" havası yaratacağına madem oy vermediler bari sussunlar . Bu çorbada tuzları yok…”
(Şahap AŞIKOĞLU)