Son iki gündür neşem hayli yerinde…
Bunun için nedenlerim var;
Örneğin ben ülkede son yıllarda yaşanan olumsuz gelişmelerin sadece vatandaşı etkilediğini, hatta ruh hastası olduğunu düşünürdüm.
Meğerse öyle değilmiş!
Ülke siyasetçisi çoktan kafayı sıyırmış ruh hastası olmuş…
Şimdi kendi kendilerini ele veriyorlar!

Elbette Erk-Ertuğruloğlu kapışmasından bahsediyorum.
Ülkenin en milliyetçilerinden Tahsin Ertuğruloğlu kalktı bir televizyon kanalında Özdil Nami’nin dedesi için ‘hainlik’ bastı…
Efendiliğiyle tanınan hatta ileride Saray’a yanaştığı için ‘başbakan’ olacak gözüyle bakılan Tahsin beye yakışmadı!
Ha keşke dili kurusaydı da canlı yayında vatandaşın gözünün içine baka baka bir başka milletin vekiline bel altı vurmasaydı!
Değil ama farz edelim ki Nami’nin dedesi vatan hainiydi!
İyi de bunun ceremesini çocukları ve torunları niye çeksin ki?
Hem de halkın bir vekilinin aracılığıyla!

Hadi Tahsin beyin bazen milliyetçilik damarı basar ve yanlış söylemlerde bulunur…
Ya Kutlay Erk’e ne demeli?
Beyefendi ve kibarlığıyla hep kendinden söz ettiren şimdi de CTP Genel Sekreteri gibi çok önemli bir mevkide oturan Erk’in gaza gelmesi ne kadar doğru!
Hadi Tahsin bey haddini aşarak bir hata eyledi, Kutlay Erk’in zaten toplum tarafından tepki ile karşılanan bir açıklamaya bu kadar ser ve ağır bir eleştiri, siyasilerin ruh halini göstermeye yetip de artıyor bile!

Alın size bir başka örnek;
DP-UG milletvekili Zorlu Töre bir süredir elinde bir harita sokak sokak gezip bunları vatandaşa dağıtıyor.
“Muhtemel Yeni Plan” başlıklı biraz da acemice ve el yazılarıyla hazırlanmış haritada olası bir anlaşmada Rumlara verilecek köylerin isimleri var.
Haritanın altında da yine el yazısıyla şu ibare yazıyor;
“Hayır Diyeceğiz”
Ortada daha ne fol var ne de yumurta!
Ve ülkenin bir vekili sokakları gezerek daha şimdiden ‘hayır’ kampanyası başlatmış kendince!

Artık ruh hali bozulan ve bayramlık ağzını açan toplumun büyük bir kesimine kızamıyoruz.
İmamım yellendiği bir ülkede cemaat olarak az bile yapıyorlar!


Darpçı müdürün görev yeri değiştirildi!

Geçtiğimiz haftalarda İskele Sosyal Hizmetler Dairesi’nde yaşanan darp olayını gündeme getirip ilgili bakana çeşitli uyarılarda bulunmuştuk.
Daire müdürü Billur Özsoylu çalışanlarından bir kadını darp etmiş ve olay polislik olmuştu.
Bakanlık olayı kendi içinde halletmeye çalıştı ve konunun basına yansımasını pek istemedi ama sonunda doğru olan kararı aldı.
İskele Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Billur Özsoylu buradaki görevinden alınarak Mehmetçik’e gönderildi…
Sayın Özsoylu ile süreçte birkaç kez görüştük, kendisinin yanlış anlaşıldığını ve böyle birisi olmadığını söyledi bize.
Elbette biz kendisinin düşmanı değiliz, bize gelen ihbarları değerlendirip sadece bunu kamuoyu ile paylaştık.
Sonuçta bakanlık da elindeki bilgileri değerlendirip ‘görev değişikliği’ uygun gördü.
Kendisine yeni görevinde başarılar dileriz.


MESAJ KUTUSU


Sayın Ayşe DÖNMEZER, UBP ve DP’li bazı kurmaylar perde gerisinde LTB ortak adayı olarak adınızı ön plana çıkarmaya başladılar. CTP de Sibel hanımı aday gösterirse ne alem olur değil mi? Hadi bakalım hayırlısı…

Sayın Aziz GÜRPINAR, biraz geç de olsa sayenizde adalet yerini buldu ya teşekkür ederiz. Özellikle sosyal hizmet görevi yapan çalışanların çok sıkı bir eğitimden geçirilip halkla ilişkiler konusunda uzman olması elzem hale geldi.

Sayın Zorlu TÖRE, elinizde haritalarla kapı kapı gezerek çözüme karşı eylemleriniz dikkatlerden kaçmıyor. ‘Hayır’ kampanyasına bu kez biraz fazla erken başlamadınız mı?

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, Özdil bey ve kamuoyuna bir özür borçlusunuz. Biz yine de heyecanınıza yenilip yanlış bir açıklama yaptığınıza inanmak istiyoruz. Bir avuç memlekette kalp kırmanın manası yok değil mi?

Sayın Billur ÖZSOYLU, her ne olduysa bir takım olumsuzluklar yaşandı ve olay kapandı artık. Yeni görevinizde başarılar dileriz. Geçmişte yapılan yanlışlıklar umarız bir daha yaşanmaz!

Sayın Eşref VAİZ, bunca yıl emek verdiğiniz, bakanlık yaptığınız partinizin sizin emeklilik konusuna bir çare üretememesi nedeniyle epey kırgın olduğunuz söyleniyor. Yerden göğe kadar da haklısınız.

Sayın Beyazıt ADALIER, partinizin bölgede yaptırdığı yerel seçim anketinde kendi partililerinizin bile yarısından çoğu sizi bir kez daha aday olarak görmek istemediklerini belirttiler. Bazen tadında bırakmak en iyisidir değil mi?

Sayın Çağlayan CESURER, kablo ile gelecek olan elektriğin siz maliyetlerinin çok daha fazla olacağını iddia ediyorsunuz ama bazı yetkililer de fiyatların yarı yarıya düşeceğini söylüyorlar. İyice bir araştırma yapmak lazım değil mi?

Sayın Abbas SINAY, belediye meclis üyeleri için verdiğinizin iddia edildiği şu sahte sağlık raporları konusuna bir açıklama getirip getirmeyeceğiniz merak konusu oldu. Açıklayıp kurtulsanız fena mı olurdu yani!

Sayın Metin GÖKALP, Büyükkonuk Belediye Başkanlığı için üç ayrı parti size adaylık teklifi yapmışsa demek ki bir bildikleri vardır. Şimdi ülkede temiz siyasetçilerin de olduğunu kanıtlamak için söz sırası sizde.

Sayın İrsen KÜÇÜK, kamuoyu her şeye rağmen sizin dürüst siyasetçi olduğunuzu kabul ediyor ama gönüllü katkılar deyip olayı ört bas etmemek lazım değil mi? Bazı iş adamlarının UBP’ye yaptığı astronomik katkıları da açıklasınız diyoruz.

Sayın Arif ÖZBAYRAK, DP-UG’den Dipkarpaz belediye başkan adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Bu kez rakibiniz sadece demirci değil, CTP’de bölgede çok güçlü bir aday gösterdi ve at başı bir seçim olacak.

Sayın Sibel SİBER, siyasette önünüz epey açık olduğu için şimdi de sosyal medyada size karşı ciddi bir yıpratma kampanyası başlatılmış. Bunun ardında kurt politikacılar yoksa ben de bu kalemi kırarım.

Sayın Mustafa BATURALP, Boğaz’da bir restoranda kalabalık bir gruba kuş sütü eksik bir masa donatmışsınız. Hayırdır bayram değil seyran değil bu gönlü bolluk niye?

Sayın Osman ERTUĞ, dün akşam Selami Şahin konserinde şarkıları dinlerken resmen mest olduğunuz gözlemlenmiş. Hep Kıbrıs sorununa kafa patlatacak değilsiniz ya. Hayatı da kaçırmamak lazım değil mi?



GÜNÜN FOTOĞRAFI



Günün Fıkrası

Trafik polisi


Temel trafik polisi olmuş, gelene geçene ceza yazıyordu. Kasaba halkı Temelden illallah etmişler ve şikayette bulunmuşlardı. Bunun üzerine Temel'i amiri ıssız bir köy yolunda görevlendirmişti.
Ne gelen var ne giden var, Temel sıkıntıdan akşamı zor etmişti. Tam görev yerini terk edecekken bisikleti ile gelmekte olan bir papaz gördü, durdurup yanına yaklaştı,
- Papaz efendi bu karanlıkta tek başınıza gitmekten korkmuyor musunuz ?
- Niye korkayım evladım, ben yalnız değilim ki. Sağımda İsa, solumda Meryem Ana var korkulur mu hiç ? deyince Temel hemen ceza makbuzunu çıkardı ve :
- Papaz efendi size üç kişi ile bisiklete binmekten ceza yazıyorum.