Önce bardağın dolu tarafına bakalım…
Özel hastaneler konusu;
Yıllardır ülkede faaliyet gösteriyorlar, hemen hepimizin gittiği, tedavi olduğu özel hastaneler…
Hiçbiri de kuruldukları günden sonra yeteri kadar denetlenmedi!
Bu gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin eksikliğiydi…
Sonra yaşanan bir takım ölüm olaylarından sonra hepsi de mercek altına alındı!
Hem de tüm imkansızlıklara rağmen…
Öyle ya da böyle denetlenmeye başladılar!
Bu ülke sınırları içinde yıllardır hizmet veren özel hastanelerin meğerse eksik ve yanlışlıklarla dolu olduğu tespit edildi…
Buralarda tedavi olmaya gidenler Allah’a emanettiler anlayacağınız!
Onun için geçen olsa da yapılan denetimler memnuniyet vericidir, devamını dileriz…
…
Sevgili okurlar bardağın elbet az da olsa dolu tarafı var ama…
Boş tarafı çok daha fazla!
Arkadaş yıllardır Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde hekim olarak çalışıyor…
İkinci iş yasak ya…
Yıllar önce eşinin üstüne hastane açmış!
Tıkır tıkır para kazanıyor buradan!
Hastanenin morgu yok, asansörü yok, kadrolu cerrahı yok, kurallara uygun hastane müdürü yok…
Yasalar işlememiş bu hastaneye!
Sonuçta devlet hekimi ya…
Denetleme sonrası nasıl bir karar çıktı biliyor musunuz!
Uyarı cezası…
3 ay süre!
Hepsi bu!
…
Arkadaş yıllardır bu devletin milletvekilliğini yapmış…
Bakan bile olmuş!
Ama bütün bunlar yetmemiş bir de özel hastane kurayım demiş…
Girne’de kurmuş da!
Bu özel hastanede de denetim yapılmış çeşitli eksiklikler tespit edilmiş ve bu rapora işlenmiş..
O da uyarı cezası almış!
Kapatma filan yok…
Zaten bu ülkede bir siyasetçi başka bir siyasetçinin menfaatine dokunabilir mi!
Siz bakmayın Meclis’teki dalaşmalarına…
Dışarı çıktılar mı kuzu sarması olur bunlar!
Ona da üç süre vermişler…
Güya eksiklikler yerine gelmezse ‘kapatacağız’ mesajı veriyorlar güya!
Kapatamazlar…
Kimseyi kandırmasınlar!
…
Bir başka arkadaş…
O da devlet memuruydu geçen yıl emekli oldu!
Yıllardır Girne’de özel hastanesi vardı zaten…
Girne’de hastane sahibi devlette en üst düzeyde yönetici hekim!
Bu arkadaşın hanesinde de eksiklikler tespit edildi…
Meslek dayanışması işte!
Ona da sadece uyarı cezası…
Çünkü bizde sistem böyle işliyor!
Garibanın ensesine binenler, iş ahbap dost ilişkilerine gelince görmüyorlar, duymuyorlar, konuşmuyorlar…
Anlayacağınız üç maymun meselesi!
Halkın sağlığı kimin umurunda ki…
Ölen ölür kalan sağlar bizim misali!
…
Hadi yine bardağın dolu tarafına dönelim;
KKTC bir ilk yaşanmıştır…
İlk kez özel hastaneler ciddi bir şekilde denetlenip üç tanesi uyarı cezası almıştır!
Bunu elbette yabana atacak değiliz…
Muhakkak ki bu hastaneler ve bundan sonra kurulacak yeni hastaneler artık daha hassas olacak ve yasalar neyse öyle hastaneler kuracaktır!
Ama işin garip yanı;
Bu üç hastanenin de sahipleri devlette çalışan ya da emekli olan hekimlerimizdir…
Yıllarca hem devlette çalışıp hem de ikinci iş yapmaları bir yana!
Hastane kurarken ve işetirken devletin yasalarını hiçe saymışlardır…
Devlet de bildiği halde bunların üstüne gitmemiş dost-ahbap ilişkileri ön planda olmuştur!
Asıl irdelenmesi gereken konu da bize göre budur…
…
Hükümet kesenin ağzını açıyor…
Yaklaşık 3 ay kadar önceydi…
Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş ülkede yayın yapan yazılı basına maddi destek yapılacağını açıklamıştı…
Şu ana kadar gazeteler zırnık alamadılar!
Devlet gazetelere maddi destek yapmalı mı yapmamalı mı tabi o da ayrı bir tartışma konusu ama…
Başbakan Hüseyin Özgürgün geçen gün Gazeteciler Birliği yöneticilerin ziyaretinde anında devreye girerek gerekli talimatları vereceğini açıkladı!
Buna göre büyük ihtimal gazeteler de devletten çak yakında maddi destek almaya başlayacaklar…
Soru şu;
Serdar Denktaş niçin verdiği sözün ardında duramadı!
Ya da…
Hüseyin Özgürgün Serdar Denktaş’ın adada olmadığı bir zamanda niçin bu katkının verilmesi için talimat verdi!
Ortaklar arasında bu konuda bilmediğimiz bir sorun mu var…
Muhtarlar niye ağlıyor!
Muhtarlar Birliği Başkanı bir açıklama yaparak dilenci durumuna düşürüldüklerini söyledi…
Bir süredir kendilerine ödeme yapılmıyormuş!
Bu da çok çetrefilli bir konu…
Burada devlet muhtarlara maaş vermeli mi vermemeli konusu artık tartışılmalıdır!
Zira özellikle merkezlerdeki muhtarların bazı belgelere vurdukları mühürden dolayı 15 TL para alıyor…
Günde 3 tane de vurabilirler 10 tane, 20 tane de!
Aldıkları paranın da devlete vergisi filan yok…
İşte bunun için muhtarlara devlet ödeneği bence tartışılmalıdır!
Bir de rahmetli babamın bir sözünü hatırlatmadan geçemeyeceğim;
“Para kimde en çok varda en fazla onlar ağlar…”
MESAJ KUTUSU
Sayın Kemal Deniz DANA, özel hastanelere yapılan uyarı cezası hiç yoktan iyi gibi gözükse de isimlerinin açıklanması ve fazla eksikliği olanların da bir süreliğine kapatılması kararı sanki de daha iyi olacaktı gibi geldi bize! Bu ülkede artık birileri bedel öderse yanlış yapanlar için caydırıcı sebep olabilecektir!
…
Sayın Serdar DENKTAŞ, yurt dışında o kadar çok uzun kaldınız ki kamuoyuna da gerekli açıklama yapılmayınca çeşitli söylentiler yapılmaya başlandı. Artık ses verin diyoruz, devletin üst makamında birisi bu kadar ortalıktan kaybolmamalıdır diye düşünüyoruz…
…
Sayın Kemal DÜRÜST, Paşaköy’de geniş bir bölgede 20 gündür telefonların çalışmadı yapılan şikayetlere de kimsenin cevap vermediği yönünde şikayetler alıyoruz. Demek ki iş yine size düştü demektir. Bu konuda bir talimatınız yetip de artacaktır bile!
…
Sayın Yusuf ÖNDEROL, uzun bir bekleyiş döneminden sonra Çalışma Dairesi Müdürlüğünüz nihayet gerçekleşti ve görev başı yaptınız. Çok deneyimli olmanız çalışanlar arasında memnuniyetle karşılandı diyorlar…
…
Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, LTB’deki gelişmeler konusunda özel bir ekip kurarak burasını mercek altına aldığınız söyleniyor. Kamuoyunun bilmediği bir şeyler de varsa bunu açıklamakta yarar görüyoruz…
…
Sayın Akıle Sarıoğlu BÜKE, her ne kadar bir Kıbrıs Türkü olsanız da siz buralardan gittikten sonra siyasette öyle bir yozlaşma oldu ki şimdi haklı olarak hayal kırıklığı yaşıyorsunuz. Her şeye rağmen dayanın mücadele edin deriz…
…
Sayın Hüseyin BARBET, belki kırsalda muhtarlık yapanlara bir miktar maddi destek uygun olabilir ama merkezlerde mühürden günde 300 TL gibi iyi bir kazanç elde edenlerin de olduğunu biliyor muydunuz!
…
Sayın Süleyman MANAVOĞLU, çok yakında polis teşkilatımızda önemli ve tarihi gelişmelerin yaşanmaya başlayacağını duyduk. Hatta biraz gecikti ama geç olsun da güç olmasın değil mi…Hazırlıklı olun deriz…
…
Sayın Ersan SANER, Cidde’de TRNC ibaresi ile konuşma yapmanız bize ne kazandıracak bilemeyiz ama bizim asıl merakımız şu aile içi ilişkiler konferansı konusunda ne gibi kazanımlar elde ettiniz. Umarız kamuoyuna bunları da açıklarsanız değil mi!
…
Sayın Ali KİŞMİR, muhterem babanızın rahatsızlığını üzüntü ile öğrendik. Kendisine ve aileye acil şifalar diyoruz. Böyle anlar ailenin de bütünleştiği anlardır, sevenlerin de duasıyla muhakkak ki eski sağlığına kavuşacaktır…
…
Sayın Fikri ATAOĞLU, şu ‘dayı’ lakabını artık fazlasıyla merak eder duruma geldik. Daha bu kadar genç yaşta vatandaş size ‘dayı’ diye hitap ediyorsa muhakkak bir hikmeti vardır değil mi! Bu arada herkesin ardında bir dayısı da mutlaka olmalıdır bu ülkede tabi ki…
…
Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, kilolar o kadar arttı ki gömlek düğmeleri de dayanmamaya başladı! Bir an önce eşinizin diyet önerilere acilen başlamanız elzem oldu gibi gözüküyor. Hem kilo verince sanki de biraz daha fazla mı yakışıklı olacaksınız acaba…
…
Sayın Mehmet ÇAKICI, partinizin köy örgütleri kurulmaya başlandı ama öncelikle merkezlerde ilçe binası açıp çalışmalara başlanması sanki de daha iyi olacak gibi! Zira çok ama çok yakında erken genel seçim var, bunu bir yere yazın deriz…
…
Sayın Çilem DAĞISTANLI, hayatınızın yön bulmasında önemli yere sahip olan büyük annenizin vefatını üzülerek öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin…
…
Sayın Soner KARASALİH, bu ülkedeki vurguncuları hortumcuları bırakıp ayrelli satanların peşine düştün ya artık ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Gel en iyisi hafta sonları biz de ovaya açılıp ayrelli ve mantar toplayıp satalım, köşe olmak istemez miydiniz…
…