Siyasetçi derken hükümete mensup demek istiyoruz…

Örneğin bir bakan!

Bir çok bakanın haberi bile olmadan geçti bu karar…

Ya da bir milletvekili!

Bir şirkete peşkeş çekildi ama tek bir vekilin bile haberi olmadan…

Asker karşıydı, elçilik karşıydı çünkü orasının Kıbrıs Türkü için manevi değeri çok büyüktü!

Vakıflar İdaresi Genel Müdürü uzun bir süre imza atmadı, sonra baskı görünce hastanelik oldu, sağlığı bozuldu…

Ama hükümetin iki ortağının başı çoktan kararlarını vermişti!

Yavuz Çıkarma Plajı, 30 yıllığına özel bir şirkete verildi…

30 yıl verildi zira daha fazla olsaydı meclis kararı alınması gerekliydi!

Dün meclis kürsüsünde Tufan hoca konuyu gündeme getirince hepsi dut yemiş bülbül kesildi…

Çünkü söyleyecek tek bir kelimeleri bile yoktu!

Zaten bu işten haberleri de olmadı…

Tufan hoca konuştukça onlar mosmor kesildi!

Çünkü burasının özel bir şirkete kiralandığını Anamuhalefet partisi başkansından öğrenmişlerdi…

İçlerinden tek bir Nazım Çavuşoğlu ‘tekrar gözden geçiririz’ demişti ama!

Böyle söylemeye mecburdu çünkü bir şekilde yukarıdakilerin ayıbını örtmek ona kalmıştı…

Aslında o da çok iyi biliyor ki bu iş bitti, gözden geçirme filan olmayacak, çünkü ilahlar öyle istedi…

Sözde milliyetçi, ulusalcı ve vatan millet deyince mangalda kül bırakmayan iki parti…

Hani şu milli gün ve bayramlarda nutuk atarken boyun damarları kabaran!

Anavatan denince yere göğe sığdıramayanlar…

Bu muydu sizin milliyetçiliğiniz!

Bundan böyle milliyetçi nutuklarınızda size kimin inanacağını bekliyorsunuz ki…

Belli ki milliyetçilik artık sadece sözde kaldı, devletin en müstesna kıyıları peşkeş çekilince milliyetçilik cebe saklandı!

Bundan sonraki 20 Temmuzlarda, 15 Kasımlarda vatandaşın karşısına çıkıp hangi yüzle nutuk sallayacaksınız, şimdiden merak etmeye başladık…

Onun içindir şimdi onurlu bir siyasetçi arıyoruz…

Özellikle bakan arkadaşlar;

Tamam o koltuklar gayet rahat ve siyasi geleceğiniz için çok önemli ama!

Sizlerin haberi bile olmadan Bakanlar Kurulu nasıl böyle bir karar üretir…

Biliriz çoğunuz masumsunuz ve o imzaları çoktan attınız ama, bugün buna yarın neye imza atacağınızı sormazlar mı size!

Kaç taneniz ortaya çıkar da ‘ben yokum’ der bilinmez…

Ama artık birileri ortaya çıkıp, bu skandalı mutlaka sonlandırmalı!

İsyan mı edersiniz bilemem…

Kavga mı çıkarır o da sizin meseleniz ama!

“Bu karar uygulanırsa istifa ederim” diyen birileri çıkar mı aranızda…

Ve hükümet ortaklarının iki lideri, Özgürgün ve Denktaş…

Perde gerisinde neler döndü bilemiyoruz ama belli ki siz baş başa verip bu kararı hiç de etik olmayan yollarda aldınız!

Bunu niye yaptınız bari onu açıklayın…

Hükümet ortakları uyumlu çalışıyor demekle bu işler yürümez!

O uyumun arkasında neler ve kimler ve hangi gerekçeler var bunların tümünü de bilmek vatandaşın hakkıdır…

Hadi bir cesaret açıklayıverin lütfen!

Ya da bu ayıbın kaldırılması için bir kez daha düşünün deriz, zira vebali hep üzerinizde olacaktır…

KARAR GERİ ÇEKİLDİ:

Biz bu yazıyı kaleme aldıktan sonra Bakanlar Kurulu baskılara dayanamayarak bu kararı geri çekti…

Aslında tam olarak da kararı geri çekmedi, konunun ileri götürülmemesi kararını aldı.

İyi de yaptı, doğrusu buydu!

Ama kararın geri çekilmesi bu hükümeti ak kaşık yapmayacaktır…

Hangi gerekçelerle bu arazinin peşkeş çekildiğini bilmek vatandaşın en doğal haklarından birisidir!

Bir çok bakanın haberi olmadan onların imzası kullanılarak yangından mal kaçırırcasına alınan bu karar skandalın ta kendisidir ve perde gerisinde yaşananlar netleşmedikçe de şaibe ortada hep duracaktır…

“Kıbrıs görüşmeleri nereye gidiyor!”

“Kuzey'deki Rum malları bizim Güney'de bıraktıklarımız da bizim, Dönüşümlü Başkanlık, Yönetimin her seviyesinde eşit temsiliyet, memurların %33'ünü, polisin %50'sini, toprakların %29+'sını istiyoruz.

Ankara'dan gelen talimatlar doğrultusunda, önüne geleni vatandaş yaparak, kendi ülkende (Kuzey'de) azınlığa düştüğüne bakmadan, "siyasi eşitlik" istiyor ve "Garantilerden vazgeçmem" diyoruz.

Bu taleplere "evet" demeyen Rum tarafını "Barış istemeyen taraf" ilan ederek,

Anlaşma olmazsa olmaz, "sığınılacak Türkiye limanımız var" demekten çekinmiyoruz.

Hepsini geçiyorum...

Biz, halk olarak ne yapıyoruz?

Ses çıkarmadan, sadece seyrediyoruz.

Nereye kadar?..”

(Ülker FAHRİ)

“Babanızın malı mı!”

“Yavuz Çıkartma Plajı: 1974 sonrasında ailemle birlikte yerleşip bu vatanda kök salmaya başladığımız yerdir. Yaşama tutunduğumuz evdeki, sokaktaki, kumsaldaki savaşın kötü izlerini silmek kolay olmamıştı. Oysa şimdi birileri çocukluğumun ve ilk gençlik yıllarımın geçtiği bu yerleri, başka birilerini verme telaşında... 
Sokaktaki her taşı, plajındaki bir zamanlar deniz kestaneleri ile dolu her kayanın yerini bilirim... Sadece şafak nöbetlerinde akla gelen o plaj, önce bölgede yaşayanların sonra da tüm Kuzey Kıbrıs halkının uzaktan baktığı bir hal aldı... Şimdi de tümden kurban ediliyor. Babanızım malı mıdır B'amma?”

(Salih SARPTEN)

MESAJ KUTUSU

Sayın Özdemir BEROVA, Dipkarpaz Ortaokulu müdürünü açığa alıp onun yerine vekaleten bir başka müdür atamanız geç de olsa yerinde bir karardı. Bu arkadaşın aymazlıkları asıl bundan sonra çok daha fazla açığa çıkacak bundan kuşkunuz olmasın…

Sayın Kudret ÖZERSAY, parti içi çalkantılar belki içsel sorunlar olarak nitelendirilip sessiz kalabilirsiniz ama suskunluk size hiçbir şey kazandırmayacaktır. Zira şimdi de parti üyesi olup da sabıkalı olanların peşine düşüldü haberiniz olsun istedik!

Sayın Dursun OĞUZ, din adamları için yapılan yeni yasanın tamamen arkasında durup tam destek veriyorsunuz ama bir çok din adamı da sizin gibi düşünmüyor. Zira bu yasa geçerse din işlerinde padişahlık dönemi başlayacak diyorlar bizden uyarması!

Sayın Suat GÜNSEL, canınızdan daha çok değer verdiğiniz hastanenize çok yağlı bir müşteri çıktığı konuşuluyor. Bakalım baskılar karşısında daha fazla direnebilecek misiniz! Değneğin iki ucunda da reçel var değil mi!

Sayın Bumin PAŞA, Telekomünikasyon Dairesi’nde iki üniversite bitiren bazı çalışanların halen odacı-şoför kadrolarında olduğunu ve bunların yeni kadrolara verilmesi için evrakların masanızın üzerinde beklediğini öğrendik. Daha fazla beklemeseniz iyi olacak gibi geliyor bize…

Sayın Ahmet ALASYA, sosyal medyadaki bazı paylaşımlarınız partiler tarafından tepki ile karşılanınca anında sildiğiniz ve yanlıştan döndüğünüz söyleniyor. Bu sıralar yorum yaharken bir değil bin kere düşünmek gerek değil mi!

Sayın Mehmet HARMANCI, hafta sonu dünya evine girmek için artık bütün çalışmalar tamamlanmış ve saatleri saymaya başlamışsınız! Şimdiden mutluluklar dileriz, bir yastıkta kocar çok sayıda torun sahibi olursunuz inşallah…

Sayın Mehmet EZİÇ, karık elektrik faturaları nihayet sizi de işletmelerinizde solar enerjiye yönlendirmiş ve ilk çalışmayı da tamamlamışsınız! Böylelikle elektriğe ödeyeceğiniz kamyonla parayı başka yatırımlarınıza yöneltebileceksiniz değil mi, hayırlı olsun…

Sayın Küfi BİRİNCİ, başarılı bir beyin ameliyatı olduğunuzu ve hızla iyileşme sürecine girdiğinizi memnuniyetle öğrendik. Acil şifalar diliyoruz, demek ki Allah sizi sevdiklerinize bağışlamış değil mi!

Sayın Adil TARHAN, vekaleten müdürlüğe atandığınız Dipkarpaz Ortaokulu’nda çok zor ve özveri isteyen bir görev sizi bekliyor. Zira burada geçmişte psikolojik bir savaş yaşandı ve bunları onarmak da size düşüyor, kolaylıklar dileriz…

Sayın İbrahim BENTER, kamuoyunun baskısı nedeniyle şimdilik mücadelenizde siz kazandınız gibi gözüküyor ama yine de ha keşke diyoruz yaşanan gelişmeleri bir anlatsanız da yer yerinden bir oynasa fena mı olurdu yani!

Sayın Hasan ÖZTAŞ, siz bazı belediye başkanı arkadaşlarınızla uğraşınca onlar da sizi mercek altına aldı ve ilk etapta ortada fol yok yumurta yokken damatlar için para biriktirdiğiniz tespitinde bulundular. Fazla abartmadınız mı!

Sayın İsmet ESENYEL, siz bu yıl turizmin patlayacağı yönünde açıklamalar yaparken eski müsteşar dostunuz da aksine turizmin bittiğini iddia eden açıklamalar yapmaya başladı. Acaba diyoruz birlikte bir kanala çıkıp da bu konuyu tartışsanız ve noktayı koysanız nasıl olur…

Sayın Tekin BİRİNCİ, ikinci çocuk oğlan olunca haklı olarak mutluluktan ayaklarınızın yerden kesildiği söyleniyor. Sağlıklı mutlu bir ömür dileriz minik yavrumuza. Acaba diyoruz hiç gecikmeden Tayyip beyi mutlu mu etseniz acaba…

Sayın Hasan HASTÜRER, çok muhterem ablanızın vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah…