Devlet Laboratuvarı ile ilgili iddiaları kamuoyu ile paylaştığımız günden beri her kesimden konuyla ilgili yorumlar ve diğer başka bilgi ve yeni iddialar gelmeye devam ediyor.

İddialar günden güne daha ciddi ve daha vahim bir noktaya doğru gitmekte.

Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ’dan ise tek bir açıklama, soruların tekine bile cevap yok.

Devlet Laboratuvarı ile ilgili sorular hala cevapsız…

Devlet Laboratuvarı Müdürlüğüne atanan Alsev Müderriszade sonrası eski müdürlerden Mehmet Tatar ve Doğuş Elmas dönemleri ile ilgili ortaya atılan ciddi iddialar karşısında herkes sağır sultanı oynamakta!

KAMU-SEN Başkanı Metin Atan’ın, 112 Komuta Kontrol Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Naciye Nami’nin bu görev için uygun kişi olmadığı konusunda daha önceden Sağlık Bakanlığı’na uyarıda bulunduklarını belirtip “Görevine layık kişilerin sorumlu olması gerekiyor” açıklaması karşısında yapılan atamaya sahip çıkan ve kefil olan Sağlık Bakanı izlem Gürçağ’ın Devlet Labarotuvarı Müdürü olarak atanan Alsev Müderriszade’ye neden kefil olmadığı cevap bekleyen diğer bir soru…

Belki de Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ, YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Turgay Avcı’nın diplomasız profesöre kefil olması sonrası yaşanan rezaletten dersler çıkarmıştır.

Soruyoruz; Sayın Bakan, 112 Komuta Kontrol Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Naciye Nami’ye kefil olduğu gibi Devlet Labarotuarı Müdürü olarak atanan Alsev Müderriszade’ye de kefil olmayı düşünüyor mu?

Ve cevapsız kalan sorulara ek olarak yeni bilgiler ışığında cevap alamayacağımızı bile bile inatla soruyoruz;

Devlet Laboratuarının yanması sonrası binanın tadil edilerek bir an önce aktif hale getirilmesini kimler neden engelledi?

Eski Müdür Doğuş Elmas’ın yanan binanın tadile edilerek Devlet Laboratuarının tam kapasite ile yeniden çalışmasını engellediği doğru mu?

Eski Müdür Doğuş Elmas zamanı personelin eski binaya dönmek ve tam randımanlı çalışmak istiyoruz diye imza topladığı doğru mu?

O dönem Devlet Laboratuarı çalışanı olan şimdiki müdür Alsev Müderriszade’nin de eski binaya dönme talebine imza atmadığı doğru mu?

Doğruysa eğer, eski Müdür Doğuş Elmas ve şimdiki Müdür Alsev Müderriszade neden eski binanın tadil edilerek laboratuarın tam randımanlı çalışması ve özellikle gıda tahlillerinin daha sağlıklı yapılmasını engelleyecek böylesi bir duruş içerisinde oldu?

Hayali cihaz alımını ve hayali teslimi yapan Türkiye merkezli firma kimdi?

Türkiye merkezli firmaya hangi devlet görevlisinin bir yakının KKTC’de faaliyet gösterdiği iddia edilen şirketinden naylon fatura kesildi?

Kimler yangın sonrası sahte envanter listesi hazırlayarak hayali cihaz alımını ispatlamaya çalıştı?

Hazırlanan envanter listesinin altında hangi bürokratın imzası vardı?

Ve şimdilik son bir soru, Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ, Devlet Laboratuarı Müdürlüğüne atadığı Alsev Müderriszade’ye neden kefil olmadı ve olmuyor?

Sorular hala cevapsız.

Yıldız Camgöz’ün açıklaması

3 Ağustos 2022 tarihinde Kıbrıs Time’da yayınlamış olan makale içersinde “Avcı’nın eniştesinin DAÜ Rektörü olduğu dönemin de mercek altına alınması gerektiği akademik çevrelerde bugünlerde daha sık konuşulmakta” ifadesine karşılık merhum Okay Camgöz’ün eşi Yıldız Camgöz’ün gönderdiği yazılı açıklamayı YORUMSUZ olarak aşağıda veriyoruz.

“Sayın Levent Özadam,

3 Ağustos 2022 tarihinde yayınlamış olduğunuz ve “Avcı’nın eniştesinin DAÜ Rektörü olduğu dönemin de mercek altına alınması gerektiği akademik çevrelerde bugünlerde daha sık konuşulmakta” diye bahsettiğiniz kişi benim 20 yıl önce kaybettiğim benim canım, hayatım olan rahmetli Okay Camgöz’dür.

3 Ağustos tarihinde yayınlamış olduğunuz yazınıza istinaden size şu soruları sormak istiyorum.

Eşim Dr. Okay Camgöz ile tanışmış mıydınız? Okay Camgöz ile hiç konuştunuz mu? Yöneticiliği ve iş ahlakı hakkında bilginiz var mı? Hangi yıllarda rektörlük yaptığını biliyor musunuz? Eğitimi ile ilgili bir bilginiz var mı? Yazdığınız cümleden anlaşılacağı üzere bu konularda bilgi sahibi değilsiniz. YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Turgay Avcı’nın eniştesinin DAÜ rektörü olduğunu kulağınıza kim fısıldadı bilemem ama “araştırmacı gazeteci” kimliği ile keşke araştırsaydınız ve öğrenseydiniz. Detayları okuyup, sorup öğrenen bir gazeteci zaten bu ithamda bulunmazdı.

Ben size eşim Okay Camgöz’ü anlatayım.

Dr. Okay Camgöz en köklü teknik üniversite olan İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi, Maden Mühendisliği’nden Yüksek Mühendis olarak 1962 yılında mezun oldu. Sonrasında Kanada’da dünyanın sayılı üniversitelerinden ama en önemlisi en iyi Maden Mühendisliğine sahip McGill Üniversitesinde yüksek lisans ve doktora yaptı. Hatta şunu da eklemeliyim ki mülakata giren onlarca aday arasında tek kabul edilen kişi oldu. Yıllarca Kanada’da çeşitli üniversitelerde öğretim üyesi ve araştırmacı olarak görev yaptı. 1980’lerin başında çok sevdiği ülkesi Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin Başkanı, kurucu Cumhurbaşkanımız Sayın Rauf Raif Denktaş tarafından özel davet ile Yüksek Teknoloji Enstitüsünün başına geçmesi teklif edildi. Sırf memleket sevdası için kat kat daha fazla aldığı maaşı gözü kapalı bırakarak ülkesine döndü. Ve henüz o yıllarda yurt dışında doktorası olan sayılı Kıbrıslı Türk olarak, Kuzey Kıbrıs’a üniversite kurma hayali olan kişidir Dr. Okay Camgöz. Sadece Kuzey Kıbrıs değil, Ada’daki ilk Üniversitenin kurulmasına öncülük etmiş, kurucu rektörü olmuş ve diplomasının tanınması için ülke ülke gezmiş ve başarılı olmuştur. Ada’nın şu anda bile, üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen en büyük sektörü olacağını öngörmüş ve bu vizyonla Kıbrıs’a dönmüştür.

Hatta ülkemize çok değerli akademisyenler yetiştirmeye de vesile olmuştur. Prof. Dr. Hasan Ali Bıçak ve Prof. Dr. Tahir Çelik ve daha birçok genç akademisyeni geleceğe hazırlamak için yurt dışında doktora yapmalarını sağlamıştır. Sevgili hocalarımıza da detayları sorabilirsiniz. Hani öğrenmek sormakla başlar ya…

Araştırma alanı çevre olduğu için ülkemizde birçok projeye öncülük etmiş ve bilirkişilik yapan ilk kişidir Dr. Okay Camgöz. Aslında katkıları saymakla bitmez, nur içinde yatsın Dr. Okay Camgöz.

Pekiiii diyelim bunları bilmiyordunuz, öğrenemediniz. Doğu Akdeniz Üniversitesinde hangi yıllar arasında rektörlük yaptığını da mı öğrenemediniz. Aslında çok da zor değil öğrenmek, Doğu Akdeniz Üniversitesi Rektörlük binasına gittiğinizde fotoğrafı duvarda asılıdır ve altında yılları yazmaktadır.

Bu tarihleri öğrenmeniz neden önemli onu da söyleyeyim. Eşim Dr. Okay Camgöz 1983-1987 yılları arasında Yüksek Teknoloji Enstitüsü Müdürü ve Doğu Akdeniz Üniversitesi Kurucu Rektörü olarak görev yapmıştır. İthamda bulunduğunuz cümleye istinaden tutarlı olup olmadığını kontrol etmenizi rica ediyorum.

Eşim ne koltuk ne de unvan sevdalısıydı, hatta akademik dünyada verilen unvanlarını dahi kullanmazdı. “Ben Dr. Okay Camgöz’üm, doktoramı ben kazandım, gerisi teferruat” derdi. Bunu da not düşeyim, hani tanımıyorsunuz ya, o yüzden.

Son olarak, 20 yıl önce vefat eden eşimi bilmeden, anlamadan yazınızda bu şekilde kaleme almanızın ne vicdana sığacağını, ne de etik bir davranış olmadığını hatırlatmak isterim. Ülkesine bu kadar hizmetleri olan bir değerin iş ahlakını karalamanız hangi vicdana sığar.”

YILDIZ CAMGÖZ

MESAJ KUTUSU

Sayın Ziya ÖZTÜRKLER, Yeni Merkezi Cezaevi’ne gönderilen mahkum ailelerinden bir takım şikayetler gelmeye başladı. Yeni binada soğuk içme suyu, telefon görüşmesi ve televizyon izleme gibi bir takım eksiklikler olduğu bunların çok kısa sürede tamamlanması isteniyor, haberiniz olsun istedik…

Sayın Mehmet TATAR, bazı ortak arkadaşlarla gönderdiğiniz mesajların hepsini aldık önümüzdeki hafta oturup muhakkak ki uzun soluklu bir sohbet gerçekleştireceğiz. Bu konuda biz de çok ciddi bir dosya hazırladık, umarız en kısa zamanda laboratuar yangınında perde gerisinde yaşananlar artık su yüzüne çıkacaktır…

Sayın Alişan ŞAN, Devlet laboratuarı yangınında özellikle sigorta ihmali konusunda sizin de adınız anılmaya başlandı. Bu konuda sizin de bilginize başvurulacağı ve görüşlerinizin alınacağı söyleniyor, şimdiden bunlara hazırlıklı olmak gerek değil mi?

Sayın Osman KORAHAN, çeşitli suçlamaların ve isimlerin de olduğu Kıb-Tek raporu elinize ulaştı mı? Bu işi soğutmaya bırakmadan ne kadar erken sonuçlandırırsanız çok büyük bir amme hizmeti yapmış olacaksınız. Özellikle bazı siyasilerin ve bürokratların geleceği de hazırlayacağınız raporun sonuçlarını bekliyor…

Sayın Ünal ÜSTEL, Başbakanlıkta müsteşara kafa tutan müdür olayı iyice dallanıp budaklanmaya başladı. Üst düzey yöneticiler konusunda ipleri elinize almanız öneriliyor zira önüne geçmezseniz koridorlarda beklenmedik olaylar yaşanabilir, uyarma ihtiyacı hissettik…

Sayın Tufan ERHÜRMAN, jet raporu konusunda Anamuhalefet Parti başkanı olarak daha fazla baskı kurarak raporun bir an önce açıklanıp ihmali olanların yargılanmaları için inisiyatif üstlenmeniz konusunda hem parti içinden hem de dışından mesajlarınız geliyor…

Sayın Cemil KARZAOĞLU, bu ülkede insanın ayağı takılmaya görsün, işte o tarihten itibaren gelen vurur giden vurur gerçek dostlarda o zaman belli olur. Aileniz ve yakın dostlarınız size tam destek mesajları göndermeye başladı, şimdi onlarda dayanışma zamanıdır…

Sayın Serdar DENKTAŞ, Macaristan’da Turan Kurultayına katılmanız orada duygusal anlar yaşamınız bazı kesimler tarafından aktif siyasete geri dönüş olarak algılandı. Bu ülkenin halen en tecrübeli siyaset adamı olarak niye olmasın ki, bir kez daha düşünmekte yarar görüyoruz…

Sayın Cemal ERDOĞAN, yerel seçilmen öncesinde sosyal medyada kurulan özel timler sizi yıpratmak için her türlü yolu deneyecekler. Onlara cevap verirseniz büyük tartışmalar yaşanacağından bundan en fazla siz zarar göreceksiniz, hesabı kitabı ona göre yapmanız öneriliyor…

Sayın Mustafa ŞENER, tutukluluk ve yargı sürecinde yaşananları kamuoyuna aktarmak için basın toplantısı yapacağınızı duyduk. Bir hukukçu olarak bu konuda çok temkinli olmanız gerek zira mahkeme sürecinde yapılan açıklamalar gidişatı da olumsuz etkileyebilir, bu arada büyük geçmiş olsun!