Sabahın 7’si…
Sokaklarda in cin top oynuyor!
Yollarda sadece işine gitmek üzere olanlar var…
İnşaatlarda bile iş başlamamış…
Marketler burada sabah 8’de açıldığı için günlük gazeteleri v ihtiyaçları almak için biraz turluyoruz…
En sevdiğim manzaralardan bir tanesi;
Kasketli adam oltasını sallamış sahile balık vurmasını bekliyor!
Ağzında sigara, yanında biri boşalmış biri yarı dolu bira şişesi…
Yok da bu saatte diyeceğim ve adamın yanına gideceğim ama sonra vazgeçiyorum…
Adam o kadar mutlu ki, niye bozayım keyfini!
Bir iki de sokan tutsa ondan daha mutlusu olmayacak…
…
Lefke gerçekten de diğer kentlerimize göre ‘sakin’ bir ilçemiz…
Bu arada ilçe diyoruz ama radyolarda dinlerken, gazetelerde okurken, ne hava raporları okunuyor ne de nöbetçi eczaneleri!
O da olur bir gün diyoruz…
Sonra İskele geliyor aklımıza!
İskele’de daha devletin tüm birimleri yok ki, Lefke’de nasıl ve ne zaman olsun?
Marketler açılıncaya kadar kent merkezine gidiyoruz, onlar da daha yeni açmış…
Kahve sohbetlerinde en çok esnafın sıkıntısı konuşuluyor!
11 bin kişilik LAÜ’den yeteri kadar yararlanamadıklarından şikayet ediyorlar…
Haklı yönleri var çünkü öğrenci ağırlığı Gemikonağı’nda!
İlçe olan Lefke ama hareketli olan Gemikonağı ve sahil şeridi…
…
Bazı arkadaşlar takılıyor, ‘Lefke’nin suyundan içme’ filan diye…
Bir ayı geçti bu sudan içiyoruz, iyi de ediyoruz!
Nemi olmayan havası bile her şeye değer…
Çevre biraz kirli, marketlerin yanlarındaki arsalar çöp yığını, alt yapı neredeyse hiç yok, sokak lambaları bir yanıyor bir yanmıyor, çarpık bir yapılaşma ki bu en fazla yurt yapımında görülüyor ama, Lefke gerçekten diğer yerleşim birimlerine göre daha sakin daha yavaş bir beldemiz…
Çevre örgütleri çok konuşuyor ama sanki de çevre sorunlarını görmüyorlar, duymuyorlar çok da bir şey yapmıyorlar…
Ama haklı bir yönleri de var;
“Kirli yatırım istemiyoruz” diye bir süredir koşturup duruyorlar…
…
Yerden göğe kadar da hakları var…
Çünkü birileri buraya göz dikti ve illa ki yatırımcı getirecekler!
Serbest bölge, yat limanı filan…
Adam gibi bir balıkçı barınağı yapılabilir ama…
Daha büyüğü aşar Lefke’yi!
Tamam, yatırıma karşı değiliz dek kirli olanına da değil…
Burada 11 bin öğrencisi bir okul var bir de çok ağır aksak olan turizm!
Öğrenci ve turizm yeter de artar bile…
Dahası bozar, dahası kirletir, dahası bu yavaş kenti agresif bir kent haline çevirir!
Onun içindir serzenişimiz;
Kıymayın tüm sorunlarına rağmen bu cennet köşeye…
“Asker ve öğrenciye indirim…”
“Gençlerimiz bu sıralar üniversitelere kayıt yaptırmak için uğraşıyorlar.
Türkiye’de bu kayıtlar Üniversitelere internet üzerinden yapılıyor. Bizim gençlerimiz ve aileleri sadece üniversitelere öğrencileri kaydettirmek için uçak biletlerinin uçuşa geçtiği bu günlerde uçak konaklama ve diğer masraflarla uğraşıyor.Lütfen bir çare üretin ve bizim gençlerimizde internetten kayıtlarını yapabilsin boşuna bu masraflara girmesinler yazıktır.Doğum belgesini 1 tl ye alırken bir öğrenci belgesi damga pulu ile 11 tl.Vatandaş 1 tl doğum belsine verirken öğrenci 12 tl öğrenci belgesine veriyor.Okula kayıt için öğrencilerden damga pulu harç almayalım düzenleyelim.Hastanede polis de Bakanlıklarda çocuklarımız hem para hem de çok zaman harcıyor bunları dikkate alıp neler yapılabilir yardımcı olmak lazım.Askere ve öğrenciye indirim yapılması gerekir diye düşünüyorum…”
(Mustafa YEŞİL)
Kiler market; Bu nedir bu!
Dün Kiler Süpermarketteydim,raftan aldığım hellimde 2 etiket görünce huylandım ve üstteki etiketi kaldırınca alttakindeki etikette üretim tarihinin farklı olduğunu gördüm.Nedir acaba?
(Soner KARASALİH)
Ceza çöpe göre mi değişiyor yani!
Biraz garip bir yazı ama hoşuma da gitmedi değil…
Çevre Dairesi’nin ada genelinde yol ortalarına koyduğu tabela!
“Çevreye çöp atmanın cezası aylık asgari ücretin ¼’ünden iki katına kadardır…”
Böyle yazıyor tabelada!
Demek ki yola kola kutusu atıldığında başka, sigara paketi atıldığında başka, muz kabuğu atıldığında başka cezalar kesilecek…
En azından bir girişim başlatılmış ya bu da bir şeydir!
Burada tek bir soru işareti var;
Yollara çöp atanları kim takip edecek ve cezayı kesecek!
Bu tabelayı koyanlar umarız bunu da düşünmüşlerdir…
“Zanneden Paris’te yaşarık ?.."
“Belediyenin fahiş reklam (haracından) vergisinden ötürü istediğimiz görselleri asamıyoruz, bu rakamları neye göre belirliyorlar, bu işe karar veren kişi kim, ölçüsü nedir, bilmiyorum. ?
Hayalet bir kasaba havasında ki dış cephe !!
sonuç olarak ortaya renksiz bir sokak, renksiz bir mahalle, renksiz bir şehir çıkıyor ,,,
Bu konuyu detaylı şekilde gazete köşemde ele alıp sizlerle paylaşacağım…”
(Naci BAYRAM)