Bugün hava pusluydu…
Yağmur ha yağdı ha yağacak.
Elime bir damla düştü, lağım suyu mu acaba diye merak ettim ve Hastürer’le paylaştım bunu.
Lağım lafını duyunca yüzü ekşidi, elini masanın kenarına sürdü.
Sonra ‘yok yağmur başladı’ dedi!
Doğruydu, ellerimize damlayan lağım suyu değildi ama müthiş bir lağım kokusu altında yemek yedik Hastürer’le…
Hem de Başkent’in en müstesna restoranlarından birinde…
Rakı-balık, az meze ve ağır bir lağım kokusu altında!
…
Bundan birkaç ay evvel önce LTB’nin haberlerinden bir tanesi kamuoyunda epey tartışılmış hatta alay konusu olmuştu.
LTB’nin basın bürosu Lefkoşa’daki köprülerin demir parmaklıklarının boyandığı haberlerini yapmış, bu resimler basında yayınlanınca da ‘bu mu icraat’ diye çeşitli eleştiriler yapılmıştı.
Bu eleştirileri biraz acımasız bulmuş ve haber haberdir demiştik.
Demez olaydık!
Zira, yine Lefkoşa’da bir derenin üzerindeki köprünün hemen yanında bir saatlik rakı-balık keyfi yapmak isteyince anladık olayın vahametini!
…
Hadi biz Lefkoşalılar az çok alıştık, çöp yığınlarına da lağım kokularına da…
Şöyle bir etrafımıza bakındık, yabancı birileri var mı diye.
Şükürler olsun yoktu!
Hemen herkes Lefkoşalı, Lefkoşa’nın sorunlarını iyi bilen insanlardı…
Masaların birinde ya yabancı bir turist kafilesi olsaydı ne olurdu acaba?
Ya da bir diplomat?
Derin bir nefes aldık…
…
Dert sadece bir türlü giderilmeyen kanalizasyon tamiratları değil…
Dedik ya derenin hemen yanında oturuyoruz!
Hastürer, bildik o kalın ses tonuyla biraz da şaka taraflı işletmenin sahibini yanına çağırdı…
Köprünün hemen altındaki çalı ve pislik yığınını gösterdi…
Daha da ileri giderek, biz bu pisliği temizlemeye gönüllüyüz dedi…
Dere yatağındaki pislikten bahsediyoruz burada!
Hani şu aşırı yağmur yağdığında taşkınlara yol açan dere yataklarından…
İşletme sahibinin aslında çok bir şey söylemesini beklemiyorduk, o da öyle yaptı ve ‘defalarca bildirdik belediyeye’ diye ekledi…
Ne gelen var ne de giden!
…
LTB’nin şu anda büyük sıkıntılar içinde olduğunu biliyoruz.
Yılların kronikleşmiş sorunlarının da birkaç ay içinde halledilmesini beklemek biraz insafsızlık olur ama Başkent gibi stratejik önemi de bulunan bir kentte lağım kokuları altında yemek yedikten sonra olayın vahametini şimdi daha iyi anlamaktayız.
Artık Bu işin şaka kaldırır yanı yoktur!
LTB içinde yaşanan sorunlar ne olursa olsun, tamamen sağlıkla ilgili konularda Fellahoğlu ve ekibinden daha fazla çaba göstermesini bekliyor ve bunun sonuna kadar takipçisi olacağımızın da altını çiziyoruz.
Eğer her bir Lefkoşalı, belediyeye karşı yükümlülüklerin getiriyorsa, belediyeden de bunun karşılığını beklemek hakkıdır…
GÜNÜN FOTOĞRAFI
MESAJ KUTUSU
Sayın Ahmet KAŞİF, ülkenin tek paket postanesi olan ve tüm kentlere dağıtım yapan Yenişehir postanesi artık ihtiyaca cevap veremiyor. K.Kaymaklı postanesinin arkasında bulunan hangarın yıllardır kilitli tutulması da hayli ilginç. Bir el atın bakalım ardından neler çıkacak?
…
Sayın Mehmet KORTAY, Serdar bey asla yapılamaz denileni yaptı ve Saray’a rağmen sizi görevden aldı. UG kanadı bu işe hayli tepkili görülüyor. Parti içinde her an minik bir kriz yaşanabilir…
…
Sayın Hüseyin Avkıran ALANLI, bugün sizin bölgeden çok sayıda partiliniz ile yerel seçimleri konuştuk. Sizin başkan adaylığınız konusunda onlar çoktan kararlarını vermişler. Yakında parti yönetimine muhtıra tadında bir mektup göndereceklermiş, bilginiz olsun.
…
Sayın Osman KORAHAN, LTB çalışanlarının maaşlarının yasal olmayan bir şekilde bankalardan borçlanılarak ödenildiğini biliyor muydunuz? Konuya duyarlılık göstermeniz bekleniyor…
…
Sayın Doğan EMİROĞLULARI, Posta İdaresi’nin yeni bir binaya kavuşturulması için niçin hala proje hazırlamadığınız epey merak konusu olmuş. Çalışanlar ilkel çalışma şartlarından usandıklarını ifade eden mesajlar gönderiyorlar…
…
Sayın Suat GÜNSEL, artık sizin de sesiniz olacak gazeteniz çok yakında yayın hayatına başlıyor. Bunun üstüne bir de şöyle anlı şanlı televizyon kurunuz ki eksik kalmasın. Savaş tamtamları çok yakında çalmaya başlayacak…
…
Sayın Efsun Kaşif SALEL, Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı müdürlüğünüz hayırlı ve uğurlu olsun. Bu görevi hak ettiniz mi bilemeyiz ama Ahmet Kaşif’in kızı olmanız bile parti içinde kıyamet kopmasına yetti de arttı bile…Hakkınızda hayırlısı!
…
Sayın Gürsel UZUN, UBP GYK’sına seçilmeniz Lefkoşalı partililer tarafından hoşnutsuzlukla karşılandı. Geçmişte İrsen beye koşulsuz destek vermeniz nedeniyle başınız epey ağrıyabilir…
…
Sayın Tahin GÖKÇEBEL, öğretmenlerin hazırlık ödenekleri kısa bir süre sonra kalkacak. Bakanlıkta bu konuda ciddi bir çalışma olduğunu duyduk. Önleminizi şimdiden almakta yarar görüyoruz…
…
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, şu sıralar tamamen kurultaya odaklandınız ama KOP konusunda bir yorum getirmeyi sanırız unuttunuz. Kamuoyu bu konuda sizin ve partinizin görüşünü merak etmiş açıklama bekliyor…
…
Sayın Güven ARIKLI, ikinci oğlunuz Kuzey’in dünyaya merhaba dediğini memnuniyetle öğrendik. Minik yavruya sağlıklı ve mutlu bir ömür diler sizi ve anneyi de tebrik ederiz.
…
Sayın Orsel NEŞE, bugün bakanlıklara yapılan atamaları duyunca kafanızın tavana vurduğunu duyduk. Hele de bir bakanın kızının müdür olarak atanmasından sonra alacağınız tavır merak konusu olmuş…
…
Sayın Ahmet GULLE, Mağusa Devlet Hastanesi’nde randevu sistemine geçiş haberini duyan bölge halkı teşekkür mesajları göndermeye başladı. Tebrik eder, bunun diğer hastanelerde de uygulanması için çalışmalarınızı bekleriz…
…
Günün Fıkrası
Kontenjan…
Hayvanat bahçesinde duran yaşlı bir aslanla, özgür olan genç bir aslan arkadaş olmuşlar.
Genç aslan, “Artık yiyecek peşinden koşmak istemiyorum” diyerek, hayvanat bahçesindeki yaşlı aslandan, kendisini de hayvanat bahçesine aldırmasını istemiş.
Birkaç gün sonra, genç aslan da hayvanat bahçesine kabul edilmiş.
İlk gün yemekte, yaşlı aslana et, genç olana muz gelmiş.
Aynı şey ikinci gün de olmuş. 10-15 gün yemekler böyle olunca, genç aslan artık sıkılmış ve yaşlı aslana sormuş:
-“Niye sana yemekte et veriliyor da bana muz veriliyor?”
-“Vallahi boşta aslan kadrosu yoktu, bakıcılarla konuştum, seni maymun kontenjanından işe aldılar...”
Hayvanat bahçesinde duran yaşlı bir aslanla, özgür olan genç bir aslan arkadaş olmuşlar.
Genç aslan, “Artık yiyecek peşinden koşmak istemiyorum” diyerek, hayvanat bahçesindeki yaşlı aslandan, kendisini de hayvanat bahçesine aldırmasını istemiş.
Birkaç gün sonra, genç aslan da hayvanat bahçesine kabul edilmiş.
İlk gün yemekte, yaşlı aslana et, genç olana muz gelmiş.
Aynı şey ikinci gün de olmuş. 10-15 gün yemekler böyle olunca, genç aslan artık sıkılmış ve yaşlı aslana sormuş:
-“Niye sana yemekte et veriliyor da bana muz veriliyor?”
-“Vallahi boşta aslan kadrosu yoktu, bakıcılarla konuştum, seni maymun kontenjanından işe aldılar...”