Sağlık Bakanı koltuk uğruna nasıl böyle bir vicdansızlık yapabilir ki?
Çok yok daha geçen hafta Sağlık Bakanı Salih İzbul basın önüne geçerek, sanki lütuf yapar gibi bir açıklama yapmış, üzerine bir de ‘’domuz gribi çok büyütüldü, H1N1 virüsü öldürücü değildir, son kez olmak üzere bir açıklama yapıyorum’’ gibi cümleler kullanmıştı.
Hâlbuki bir zamanlar iyi ismi olan bakan Salih İzbul, artık başarısızlıkları ve koltuk sevdası ile anılmaktadır. Her ne kadar kulaklarını bu konuda tıkamış olsa da, kendisi için yapılan tüm eleştirilerin farkındadır. Farkında olmama gibi lüksü olmadığı gibi habersiz gibi bir ruh haline de bürünemez. Aslında başarısızlığı gurur yapmış olmalı ki postu da yere vurmuyor. Olay ortada; Devlet Hastanemiz dökülüyor, ilaç sıkıntısı devam ediyor, teknik personel sıkıntısı var, cihazlar yetersiz, acil dökülüyor, yetersiz personel ve doktor sayısı…ve buna benzer dünya kadar sorunlar. Bir de hiçbir şey yokmuş gibi yapan ve sanki her şey güllük gülistanlık tavrı sergileyen bakan. Dünya alem güler buna. Sayın bakan gurur yapıp, hiçbir şey yokmuş gibi davranacağına sorunları çözmek için adım atsa en azından mesafe alır, bir takım sıkıntıları çözmüş olmanın da iç huzurunu yaşardı. Ama durum öyle değil işte!
Diğer CTP’li bakanlar bu kadar eleştiri almazken kendisi başarısızlıkta zirveyi zorluyor. Hakkında yazılana çizilene dudak bükerek umursamıyor. Varsın umursamasın, o koltuğun kalıcı olduğunu düşünmesin kimse. Eninde sonunda ineceği koltuğun hakkını vermediği sürece nasıl anılacağına kendisi yaptıkları ve yapacakları ile karar verecektir. Bugün başarılı işlere imza atan bakanlarla ayni kategoride olmadığı gibi adı hiç de iyi bir şekilde anılmıyor. Dün akşam saatlerinde domuz gribinden ölen bir hasta oldu. Korkulacak bir şey yokmuş belli! Kadın can çekişe çekişe öldü. Tabi Sayın Bakanın bu durum pek de umurunda olmasa gerek ki endişelenecek bir durum olmadığı açıklamasını çok kısa süre yaparak ‘’gerekli tedbirler alınmıştır’’ dedi. Beyanat verirken lütuf etmiş gibi bir tavır sergileyen bakanın halka açıklama yapma zorunluluğu vardır. Kimse kendisini sırf konu mankeni olsun diye o makama getirmiş değildir. Herkes halka hizmet için oradadır. Eğer halka hizmet veremeyecekse onurlu davranarak istifa etmeli ve ‘’ben görevimi layığı ile yapamıyorum’’ diyebilmelidir.