Muhalefetteyken aslan kesilip atıp uttanlar ne yazık ki iktidar olunca geçmişte verdikleri sözü çabuk unutuyor.
İstihdam konusu bu ülkenin kanayan yarasıdır ve devlette çalışan bir çok kişinin özelde de çalışıp gençlerin önünü tıkadığı aşikardır bunu da zaten herkes kabul ediyor.
KKTC yasalarına rağmen hem devlette çalışıp hem de özel şirketinde çalışmak bir suçtur...
İyi de binlerce kişi bu suçu işlerken devlet makamları ne yapıyor?
Bir de hem devlette çalışıp ikinci iş yapan ve inlanları mağdur edenler de var...
İşte bu konuda sevgili Kazım Denizci'den bir ileti aldım.
Denizci, bundan tam 30 sene kadar önce Kıbrıs'ta ilk daktilomu aldığım ve hayatını da ticarete adamış, ekmeğini taştan çıkaran çevresinde de dürüst bir insan olarak bilinen değeri bir esnaf abimizdir.
Devlet memurlarının ikinci iş yapması konusunda başına gelenleri ve devletin ilgili birimlerinin korkunç sessizliğinin de göstergesi olan ibret dolu yazısını sizlerle paylaşıyorum;
...
"Sevgili dost,
Bir usta bir memleket başlıklı yazını okudum. Ben de senin yazına benzer çok yazılar yazdım.
Devlet işinde çalışan ve dışarıda iş yapmayan sayısı çok azdır. Bu kayıt dışı ve kaçak yaşam vergi kaçırmaktır. Bakanlar düzeyinde mücadele verdim ancak Anayasa ve yasaları takan yok.
Ben de oğlumla birlikte serbest çalışarak ekmeğimizi kazanırız. Ancak sonradan memur olduklarını öğrendiğim 2 kardeşten öyle bir kazık yedim ki 3 yıldır çıkaramıyorum.
Ekte resmi makamlara yazdığım ve 'bir şey yapamayız' yanıtını aldığım bir yazı gönderiyorum.
Selamlar, kolay gelsin..."
...
BAŞBAKANLIK PERSONEL DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ                     
                                                                                                                    1 Kasım 2012
“İlgili makama
Efendim Anayasamızın emredici hükümlerinden biri olan kamu görevlileri ikinci bir iş yapamaz hükmüne rağmen özel sektör hizmetlerinde iş yapan kamu görevlileri vardır.
Bu kamu görevlileri hem vergi kaçırmakta hem de ilgili sektörde iş yapanların ekmeğini elinden almaktadır.
Devlet memurluğunu seçen birisi maaşını devletten alıyorsa işini laiği ile yapmalıdır.
Ancak gelin görün ki öyle olmuyor.
Devletten emekli olan ve yaşı 70 üzerinde olan babasının adına göstermelik bir inşaat şirketi kurarak inşaat sektöründe faaliyet gösteren A.... Constraction isimli şirketin gerçek yöneticisi devlet memuru olan iki kardeştir.
İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı İskan dairesi memuru olan Mimar H. A. ve Kooperatif işleri dairesi memuru olan C. A.  kardeşler devlet memurluğunu ikinci bir iş gibi kullanıyorlar ve inşaat sektörüne verdikleri zarar bir yana bu sektörde çalışan ve esnaflık yapan insanlara da büyük maddi zarar vermektedirler.
En son dolandırmak için kurban olarak seçtikleri bizler açık isim ve unvanları yazılı olan ve inşaat sektöründe faaliyet gösteren inşaat boyacısı Kazım DENİZCİ ve Dengez Alüminyum sahibi Vehbi DENİZCİ
İnşaat sektöründe Yap sat işi yapan A...... Constraction ltd ile Yeni İskele sanayi bölgesi karşısında bulunan Bahçeler bölgesinde inşaası sürmekte olan apartman inşaatlarında inşaat boyacılığı ve Alüminyum işlerini yapmak üzere anlaşarak bir sözleşme tahtında işlere başlamış olup işlerin çok büyük kısmını bitirmiş olduğumuz boya ve Alüminyum işlerinin sonuna geldiğimiz bir zamanda işe son verip anlaşma işveren olan A...... Constraction yetkilileri tarafından fesih edildiği tarafımıza bildirilmiştir.
İşveren durumunda olan A....... Constraction ltd bu işlerin zamanında bitirilmemesi içi gerek ödemelerde gerekse başka işlerinde bizleri iş yaptırarak bedelini de ödemediğinden dolayı hem bizleri mağdur etmiş hem de işlerin uzamasını sağlamıştır.
Bizler yapmakta olduğumuz işlerin sonuna geldiğimizden dolayı aldığımız ödemelerin iki katı üzerinde yatırım yaptığımız için mağdur edilip çok büyük maddi kayba uğradığımız nedeniyle haklarımızı hukuk yolu ile aramak zorunda bırakıldık.
A........ Constactions ltd formalite direktörü olan Ö. A. emekli ve yaşlı bir adam olduğunu ve inşaat işlerinde hiçbir bilgisi ve tecrübesi yoktur.
İnşaat şirketini asıl yönetenler İskân dairesinde devlet memuru olan H. A. ve Kooperatif işleri dairesinde memur olan kardeşi C. A’dır.
Yani devletten maaş alarak kendi özel işlerini idare ederler ve bu yollarla insanımızı bilerek ve kasten zarara sokuyorlar.
Personel Dairesi Müdürlüğü gerekli araştırmayı yaparak ilgili kamu görevlisi bu kişiler hakkında gerekeni yapmaya davet ederiz…”
 
İnşaat Boya İşleri Taşeronu. Kazım DENİZCİ
Dengez Alüminyum. Vehbi DENİZCİ
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Birikim ÖZGÜR, ek mesailer konusunda Türk Ajansı Kıbrıs (TAK)’a sahip çıkıp destek olacağınıza ayarlamadan bahsediyorsunuz. Ajansa 15 tane kadar muhabir alınırsa ek mesai sorunu kökünden çözümlenmiş olur, var mı böyle bir gücünüz? Basın emekçilerini lütfen böyle sözlerle üzmeyiniz!
Sayın Aziz GÜRPINAR, Temel Bulut vakası konusunda biraz ağır gitmiyor musunuz? Çok sayıda vatandaş bu arkadaşa para kaptırdı ve bir de yanında çalıştırıp maaşını ve sosyal haklarını yatırmaması cabası! Başka ülkelerde olsa havaalanından doğru polise gider ve adamın canına okurlar!
Sayın Hüseyin EKMEKÇİ, Lefkoşa ve Mağusa’da hangi siyasetçinin birinci derece yakın akrabalarının bahis şirketleri ile ilgisi var. İsimleriyle açıklarsanız diğerlerini zan altında bırakmamış olursunuz değil mi?
Sayın Ahmet KAŞİF, UBP’ye dönüş yolunda öyle açıklamalar yaptınız ki bir çuval inciri berbat ettiniz! Yılların UBP’si sizin üzerinizden  devletten gelecek katkılarla kaldıysa hiç gecikmeden kepenkleri indirip mahalleye gitsin. Bu sıralar fazlasıyla stratejik hatalar yapmaya başladınız…
Sayın Serdar DENKTAŞ, kapatılan bahis şirketlerinin olayı tehdit etmeye kadar getirdiği söyleniyor. Bunların ne zaman ne yapacağı hiç belli olmaz güvenlik önlemlerini arttırmakta yarar görüyoruz. Gözü dönen insanlar en tehlikeli olanlardır değil mi?
Sayın Suphi COŞKUN, partiniz Dipkarpaz’a yeteri kadar sahip çıkmayınca Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mustafa Akıncı’nın saflarına geçmek için hazırlık yaptığınız söyleniyor. Kıyamet günü yakın desenize!
Sayın Zeren MUNGAN, bazı daire müdürlerinizi uyarın TAK yöneticileriyle yaptıkları konuşmalara daha fazla hassasiyet göstersinler. Devletin bir memuru devletin diğer memurunu aşağılar gibi konuşursa ve dilenci konumuma sokarsa ayıp olmaz mı? Ajans çalışanları babalarının hayrı için değil kamuoyunu bilgilendirmek için çalışıyorlar…
Sayın Aykut ÜRETİCİ, Mağusa Hastanesi ortopedi servisinde tedavi için gelen vatandaşlar sabahın erken saatlerinden itibaren sıra numarasının bittiğinden şikayet ediyorlar. Bu servise bir doktor takviyesi şart oldu gibi gözüküyor değil mi?
Sayın İsmet AKİM, elbette dostluk çerçevesinde istediğiniz insanla yemek yiyebilir hatta kadeh bile tokuşturabilirsiniz ama bu sıralar ihale işleri gündemde olduğu için biraz daha kamufle olmakta yarar var. Sonra yanlış anlaşılmalar olabilir!
Sayın Ülker FAHRİ, eviniz tam da ABD elçiliğinin karşısında olduğu için girip çıkan şahsiyetleri görünce küçük dilinizi yuttuğunuz söyleniyor. Hemen de kötü düşünüyorsunuz yani! Belki de Sam Amca’ya yeni yıl mesajı gönderiyorlardır.
Sayın Mustafa ŞENER, bahis şirketinizin kapatılmasından sonra ortalığı kaldıracak açıklamalar yapacaktınız ama her ne hikmetse sesiniz soluğunuz kesildi. Yoksa hala belge ve bilgi mi topluyorsunuz. Hadi bakalım elinizi biraz çabuk tutun…
Sayın Mehmet ÇAKICI, televizyon ekranlarındaki programlarda biraz abartılı gülüşünüz partilileriniz tarafından eleştirilmeye başlandı. Demek ki vatandaş artık gülen insan yüzü görmeye dayanamayacak hallere düştü değil mi? O zaman biraz kızgın almakta yarar var…
Sayın Doğuş DERYA, size devlette istihdam edilen bir kişinin ismini ve dosya numaralarını vermiştik ama sizden bir ses çıkmadı! Parti MYK’sının baskısı altında olduğunuzu da hiç zannetmiyoruz, hayırdır?
Sayın Gürel CANTAŞ, havalar gayet ılık gidiyor ama siz her gece şömineyi yakmaya başlamışsınız. Görüntü yüreğinizi ısıtıyorsa yerden göğe kadar haklısınız. Ayarlarla oynamayın lütfen…
Sayın Zeki ZİYA, Pegasus’un ada genelinde başarısından sonra sanırız sizin patronlar size altın madalya takacaklardır değil mi? Yakında Larnaka’dan da uçuşlara başlarsanız hiç şaşırmayız. Tebrik ederiz…
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:

 
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Günün Fıkrası
 
Servet
 
Bir gazeteci, ülkenin en zenginlerinden, 65 yaşlarında bir
işadamıyla röportaj yapmaktadır. Sorar:
- Efendim, bize bugünlere nasıl geldiğinizi, bu serveti
nasıl oluşturduğunuzu anlatır mısınız?"
- Zevkle... 1920'lerin sonuydu. 1. Dünya Savaşı'nın etkileri
yeni yeni siliniyordu, benimse cebimde birkaç sentten başka
bir şey yoktu. Cebimdeki 5 sentimle, bir elma aldım. Akşama
kadar onu parlatıp, 10 sente sattım. O gece sabahı zor
ettim. Ertesi sabah, 10 sentimle 2 elma aldım ve onları da
sattım. Böyle çalışarak, bir ay sonunda, 10 dolardan fazla
para kazanmış oldum.
Ertesin ayın başında, karımın halası
öldü ve bize 20 milyon dolar miras bıraktı, zengin oldum…