Linç kampanyası be kez Özersay’a başlatıldı...
Dedi ki;
Gerekirse herkese eşim maaş verebiliriz...
Tabi ki bir süreliğine!
Sendika camiası resmen ayağa kalktı...
Hükümetin gözü memurun maaşındaymış filan!
Ne alakaysa artık...
Bu sadece bir görüşken bile bu kadar kıyamet koparılıyorsa gerçekleşirse demek ki ülkede iç savaş yaşanacak!
Bu furyaya Başbakan da katıldı o daha da manidardır...
Öyle bir düşünceleri yokmuş!
Olmayacakmış da...
Bunun garantisini nereden aldı ki!
Durumlar şu anki durumlardan daha kötü giderse gökten para mı yağacak da maaşlar ödenecek acaba...
Popülizm yaptı Ersin bey!
Hem hükümet ortağını yalanladı, hem de memurun gözüne girmeye çalıştı...
Bunun tam aksi olmalıydı!
Hükümetin B planı yok, C planı hiç yok...
Böyle hassas bir dönemde zamanı gelince düşünürüz mantığı kimseye hizmet etmez!
Eğer her şeye hazırlıklı olmazsak, günü geldiğinde iyice çuvallarız...
İç savaş da kaçınılmaz olur!
...
Bu konuda Kudret hocaya katılıyoruz...
En kötü günlere de hazırlıkla olmalıyız!
Bu da öncelikle adaletten geçer, eşitlikten geçer...
Biz hala siyaset peşinde koşarsak, sonunun da ne olacağını kestirmek için müneccim olmaya gerek yoktur!
Şu anda KKTC’de yaşayan tüm insanlar böyle hassas bir durumda eşit olmalıdır...
Bunu da sağlayacak olanlar hükümetlerdir!
Ağızlara sakız olan bin 500 TL’nin bile nasıl dağıtılacağı hala muallakta olup bu konuda büyük tartışmalar yaşanırken, en kötü günler gelip çattığında neler yaşanacağını düşünmek bile istemiyoruz...
...
Bu zor şartlar altında bile bu ülke toprakları üzerinde yaşayan insanlar arasında büyük uçurumlar vardır...
Adaletsizlik tavan yapmıştır!
Düşünün bir kere;
Şu anda kesintilere rağmen karı koca iki kişinin evine 17 Bin TL girmektedir ki, bu insanlar kesilen maaşlarını yine devletten geri alacaklardır...
Sonuçta sırtlarını devlete yaslamışlardır!
Daha alttakilerin durumları içler acısıdır...
Birçok özel çalışanı maaşlarının sadece yarısını almışlardır!
Devletini ne kadar çok sevdiklerini söyleyen, sosyal medyaya şov yapan bazı iş insanları yanlarında çalıştırdıkları insanlara sadece çalıştıkları günlerin maaşlarını öderken, Nisan ayında çalıştırmayacakları için ay sonu geldiğinde kuruş ödeme yapmayacaklardır!
Kimi aileler bu ortamda keyif sürmeye devam ederken, kimileri de evlerin ekmek alamayacak duruma geleceklerdir...
...
Demokrasi havarisi kesilen sendikalarımız da başka alem...
Her zaman adaletten eşitlikten ve insan haklarından bahsederler!
Ama günü gelince de söylediklerini unuturlar, kendileriyle çelişirler...
Kudret hocanın ‘eşit maaş’ söyleminden bile rahatsız olup çıngar çıkardılar!
Hükümetin gözü memurun maaşındaymış...
Ayıptır yahu!
İnsanlar aç sefil yaşamaya mahkum edilirken, sizler devletin olanaklarını tek başınıza kullanacaksınız öyle mi...
Hani bunda insan hakları, eşitlik ve demokrasi!
Paylaşmasını ne zaman öğreneceksiniz?
İnsanlar ekmek alamayacak duruma gelmişken yedikleriniz içinize nasıl sinecek!
Kim ne derse desin...
En azından eşim maaş ve hakların eşit olarak bölüşülmesi fikrine biz sıcak bakıyoruz!
Çünkü insanlık da bunu emreder...
YDP’nin misyonu ne!
KKTC’de tek yükselişte olan YDP bu süreçte neyi amaçlıyor artık anlayamıyoruz...
Güney Kıbrıs’tan gelecek olan ilaçlar konusunda yaygaraya başladı!
Ardı ardına açıklamalar geliyor...
Dünyada ülkeler birbirine tıbbi yardım vi ilaçlar gönderirken ki bunda başı da Türkiye çekiyor, Güney’den gelecek olan ilaçları resmen düşmanlık konusu yaptılar!
Hem de böyle hassas bir süreçte...
Oysa insanlığın en yüksek noktada olması gereken bir durum var ortada!
İnsan sağlığından daha öte bir şey olabilir mi?
Hiç kusura bakmasınlar ama yaptıkları siyasi şov ve popülizmden öte bir şey değildir...
Yakıştıramadık doğrusu!
Gazeteler yalnız bırakıldı!
Hiçbir medya patronunu savunmuyoruz...
Ne de onların siyasi çizgilerini!
Bizim derdimiz gazetelerde çalışan emekçiler...
Muhabirinden baskıcısına, matbaacısından gazete dağıtıcısına kadar!
Zaten 19 günlük gazete varken salgın nedeniyle baskılı gazete sayısı şu anda 7’ye düştü...
Eğer bir önlem alınmazsa da kim bilir belki ay sonuna tek bir basılı gazete bile kalmayacaktır!
Haliyle aklımıza hemen Güney Kıbrıs’ta gazetelere verilen büyük orandaki maddi katkı geliyor...
İnsanın da imrenesi geliyor böyle olunca!
Hükümet bu konuda biraz daha sessiz kalırsa, böylelikle basın özgürlüğüne de darbe vurulmuş olacak...
Ayrıca televizyonlara yıllardır maddi destek veren hükümetler gazeteleri bu dönemde kaderine terk etmeye devam ederse, gerçekten de büyük demokrasi ayıbı işleyecekler!
MESAJ KUTUSU
Sayın İbrahim BENTER, salgın başladığı günlerde virüse çare olmak için başlattığınız girişimler heyecan yaratırken uzun bir süredir suskun oluşunuz dikkatlerden kaçmamış olacak ki bu konuda yoğun mesajlarınız geliyor. Umarız mücadeleden vaz geçmemişsinizdir!
...
Sayın Ali Murat BAŞÇERİ, Türkiye’nin salgın günlerinde KKTC’ye yaptığı ya da yapmayı düşündüğü tıbbi ve maddi yardımlar konusunda ortada ciddi bir polemik yaşanmaya başladı. Umarız en kısa zamanda resmi bir açıklama yapar ve kafa karışıklıklarının önüne geçersiniz!
...
Sayın Ayşegül Baybars KADRİ, KAYAD’ın gece kulüplerinde çalışan kadınlar hakkındaki açıklamasına sesiz kaldığınız yönünde şikayetler alıyoruz. Orada kısılan kadınlar da bir can taşıyor değil mi? Lütfen ilgi ve alaka bekliyoruz sizden!
...
Sayın Barbaros ÖZKAPTAN, biz hep işimize bakarız ama sizin işinizin ne olduğunu pek anlayamadık. Bazı hekimlerin devletin ensesinden haksız kazanç elde ettikleri yönündeki yazılarımız sizi niye bu kadar rahatsız etti onu da hiç anlayamadık. Sahi şu sıralarda neredesiniz, bazı paylaşımlarınızı niye siliyorsunuz, biz açıklayalım mı!
...
Sayın Erhan ARIKLI, Güney’den gelmesi planlanan ilaçlar konusunda resmen düşmanlığı körüklediğinizin farkında mısınız? Bari böyle günlerde siyaseti bir yana bırakıp sadece amme hizmeti yapın deriz. Sadece bahçe işleri ile ilgilenmek bile gayet iyi fikir değil mi!
...
Sayın Ersin TATAR, medya konusunda biraz daha duyarsız kalırsanız çok yakında yanınızda hiçbir medya ve temsilcisini bulamayabilirsiniz! Biri yer biri bakarken kıyametin de orada çıkacağını düşünmenizi salık veriyoruz, haberiniz olsun istedik!
...
Sayın Sibel SİBER, tüm iyi niyetinizde çok önemli bir kurulda görev alarak büyük bir özveri gösterdiniz ama sanırız ki birileri bundan rahatsız olup düğmeye bastı ki çatlak sesler yükselmeye başladı. Bu arada bu süreçte 4 kilo vermişsiniz eşiniz yemeklere yardım etmiyor mu yoksa!
...
Sayın Kudret ÖZERSAY, sendikaların yaygarasını bir yana bırakıp sağlık ve önlemleri konusundaki çalışmalara devam edin deriz. Bu süreç bize ülkede en önemli şeyin bir kez daha siyaset olduğunu gösterdi. Kulaklarınızı tıkayıp yola devam etmekte yara görüyoruz...
...
Sayın Serdar DENKTAŞ, artık konuşmayacağınızı söylemenize rağmen son günlerde paylaşımlarınızı artırdığınız gözlemleniyor. Evde canınız çok sıkılmışa benziyor değil mi? Biz genelde okey oynuyoruz uyarsa sizi de bekleriz...
...
Sayın Ömer ARHUN, salgının ilk günlerinde iş insanı olarak 5 Milyon TL bağış konusunda bir takım vaatlerde bulundunuz ama nedense sizin de sesiniz soluğunuz ansızın kesildi. Ses olunca görüntünün de olması gerekirdi değil mi?
...
Sayın Ahmet SENNAROĞLU, tüm belediye başkanları bu dönemde icraatlarını artırıp bunları kamuoyuyla paylaşırken sizin sessizliğiniz merak konusu olmuş vatandaş soruyor, hayatta mısınız, sağlığınız iyi mi diye!
...
Sayın Hüda HADAVERDİ, yaklaşık 20 yıldır gönül verdiğiniz partiden uzaklaşıp başka bir partiye yanaştığınız yönünde mesajlar alıyoruz. Hayırdır muhalefette kalmak çok da işinize gelmedi mi yoksa? Fırsatlardan her zaman yararlanmak gerekir değil mi?