Aslında bugünkü yazımın konusu ülkede seçim havası olmadığı yönünde olacaktı…
Çünkü yıllardır seçimleri yakından takip eden bir basın mensubu olarak ilk kez bu kadar sessiz ve sakin bir seçim süreci görmüştüm…
Yollarda ne aday konvoyları, ne gürültü ne de patırdı yoktu ilk kez…
Çünkü bir çok kişiyle yaptığım görüşmede asıl dertleri seçimdi…
Millet ekmek derdine düşmüş, esnaf borç batağında, iş adamı malını satarak kendini kurtarmaya çalıştığı bir ortamda elbette ki insanların ilk gaylesi hayatını idame ettirebilmektir…
Daha dün öğlen görüştüğüm bir iş adamından meslektaşlarının bir çoğunun evini, arazisini hatta lüks aracını satmak için sıraya girdiğini kulaklarımla işitmiştim..
Yani ilk kez bu seçimlerin ne tadının ne de tuzunun olduğunu ifade etmeye çalışacaktım…
Sosyal medyada patlayan bir haber Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun önümüzdeki Perşembe günü adaylıktan çekileceğini söylüyordu…
Haber öyle bir yayıldı ki yarım saat içinde ondan fazla telefon gelince konuyu Derviş Eroğlu’nun kendi ağzından öğrenmek istedim…
Biraz da çekine çekine sordum;
“Derviş bey Perşembe günü adaylıktan çekileceğiniz söyleniyor doğru mu “ dedim…
İlk üç kelimesi şu oldu:
“Gayet sağlıklı ve zindeyim”
Sonra devam etti:
“Seçime çeyrek kala niçin adaylıktan çekileyim ki şimdiye kadar tam 180 köy gezdim bu seçimi kazanacağım…”
Sesinin tonunu yükselterek de:
“Ölmeme mi bekliyorlar” diye ekledi!
Ben “Allah gecinden versin” deyince de şöyle konuştu:
“Bunların kendi zafiyetindendir, kaybedeceklerini anlayıp demek ki bu yola kadar baş vurmuşlar, bunlar ayıp şeylerdir…”
Gerçekten de ayıp şeyler bunlar!
Derviş bey bu söylentileri çıkaranların arkasında kimler olduğunu düşünüyor bilmiyorum çünkü söylemedi ama gerçekten de seçimlerde bel altı vurmaya çalışmak acizliktir, korkaklıktır daha da önemlisi demokrasi büyük yara alır…
Hatta bizde hep olan ‘mağdur’ kesime destek öncekinden daha fazla olur!
Bugün Derviş bey de, Sibel hanım, Mustafa bey ve Kudret bey de bizim kendi değerlerimizdir ve onları bel altı vurma çalışmak Kıbrıs Türk halkına yapılmış saygısızlıktır!
Çok değil en geç 26 Nisan akşamı KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı belirlenecek ve bu tamamen halkın iradesiyle olacaktır…
İnsanlara çamur atarken bir avuç ülkemizde bir mekanda bu adaylardan biriyle karşılaşacağımızı da göz önünde bulundurmak gerek!
Bu konularda Kıbrıs Türkü’ne düşen çok daha hassas ve saygı sınırını aşmamak olmalıdır…
Şunu da unutmamak gerekir ki mevki ve makamlar geçici ama insanlık ve maneviyat kalıcı unsurlardır…
 
 
 
Soyer: İnsanlar bıktı!
 
Değerli dost Ferdi Sabit Soyer ile buluştuk dün bir tesadüf eseri…
Bolca da seçim sohbeti yaptık…
Önemli mesajlar da verdi bize, parti içinde ciddi bir toparlanma olduğunu, Sibel hanıma oy vermeyecek partili bulunmadığını söyledi…
Ama eski heyecanların da kalmadığına vurgu yaptı…
Bu çok doğru bir tespitti çünkü siyasetçi ve siyasete olan güvensizlik seçimlere de ilgiyi ilk kez bu kadar aşağı seviyelere çekti!
 
 
Tümerkan: Kimseyi görevden almadım!
 
BRTK bu kez de yılların programcısı Osman Kurt’un programının iptali iddiasıyla çalkalanmaya başladı.
Peki kurum müdürü Mete Tümerkan, Osman Kurt’un programını iptal etti mi?
Bunu kendisine sorduk ve hayli ilginç açıklamalarda bulundu!
Tümerkan’a göre program iptali filan yok, Osman Kurt’un izinli olduğu dönemde program başkasına yaptırıldı hepsi bu…
Osman Kurt buna bozuldu ve programı yapması için Tümerkan’dan yazılı cevap istedi…
Sonrası tamamen bir inatlaşmanın getirdikleri!
BRT’deki arkadaşlar aslında kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar…
Aksine hep birlikte sor bir süreçten geçen kurumlarının ayağa kalkması için işbirliği yapmaları gerekiyor…
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın İbrahim BENTER, Dipkarpaz’da Vakıflar İdaresi’ne ait 400 dönüm tarım arazisinin CTP’li örgüt başkanının babası ve oğluna kiralanması bölgeyi fena halde karıştırdı. 14 bin kadar alıç ağacının kesilmesi ise başka bir rezalet. Umarız yapılan yanlıştan en kısa sürede dönersiniz!
Sayın Hamza GÜNER, CTP örgüt başkanı olmanın avantajlarını iyi değerlendirdiniz ama ha keşke araziyi kendi üzerinize kiralasaydınız. Bu arada belediyenin imkanları ile ağaçların katledilmesi ayrı bir tartışma konusu oldu. Suphi başkanı da zor durumda bıraktınız…
Sayın Derviş EROĞLU, adaylıktan çekileceğiniz yönündeki haberler için en iyisi resmi bir açıklama yapıp kafalardaki soru işaretlerini ortadan kaldırmak olacak. Daha durun bakalım seçim sabahına kadar ne helvalar dökülecek. En iyisi onları Allah’a havale etmek…
Sayın Mustafa AKINCI, dün Yeşilköy muhtarı aradı 64 kişinin size oy vermek için bölgeye bir daha ziyaret gerçekleştirmenizi istedi. Bizce hiç kaçırmayın çünkü bu sayı köyün seçmen sayısının yarısı kadar…Boşlamamak lazım değil mi?
Sayın Mehmet ÇELEBİOĞLU, önceki gün Güzelyurt çarşısında nabız yoklarken görülmüşsünüz. Bu arada bölgeye şirketinizin şubesini açmak için dükkan arıyormuşsunuz. Güzelyurt’a yatırım yapmak büyük cesaret ister değil mi? Hadi hayırlısı…
Sayın Osman KURT, yıllardan beridir BRT’ye hizmet veren usta bir basın emekçisi olarak kurumda tartışma yaratmak bütün meslektaşlarınıza zarar verir. Sürtüşme yerine uzlaşma yolunu seçmekte yarar görüyoruz.
Sayın Züleyha KARAMAN, Dış Basın Birliği Başkanlığınızın daha ilk günlerde bazı üyeler kazan kaldırdıysa demek ki zorlu bir süreç sizi bekliyor demektir. Bu arada istifa eden arkadaşların gerekçesini henüz öğrenmiş değiliz bilmediğimiz ne var acaba?
Sayın Bertan ZAROĞLU, seçim gecesi kesilmek için bir koç aldığınız ve kendi ellerinizle beslediğiniz söyleniyor. Hayırdır bu adak hangi aday için alındı? Bu arada komşular şikayet ediyor hayvancağız mahalleyi fena pisliyormuş…
Sayın Mesut GÜNSEV, Dış Basın Birliği böyle giderse çok yakında karpuz gibi ikiye bölünecek. Meslektaşların ağabeysi olarak olaya el atmanız ve genç ve heyecanlı arkadaşlar arasında uzlaşmaya varılmasını sağlamanız isteniyor. Neyi paylaşamıyorlar anlamış değiliz…
Sayın Ramazan ÖZÇELİK, başarılı kalp ameliyatınız sonrasında Mesaryalı bütün belediye başkanları sürpriz bir ziyaret gerçekleştirince sizin için de büyük bir moral olmuş. Peki eski partiden arayıp sormayanlar var mı? Küslük yok değil mi?
Sayın Zeki ZİYA, hava muhalefeti nedeniyle sizin uçaklardan birisine yıldırım isabet edince havada kısa süreli bir panik yaşanmış. Ama tecrübeli kaptan ve ekip ustaca davranınca herkes rahat bir nefes almış. Büyük geçmiş olsun diyoruz…
Sayın Önder SENNAROĞLU, tam da rekolte en üst düzeydeyken ceketi alıp da eve gitmek neyin nesi? Bu kadar cefa çektiniz şimdi bunun sefasını çekmek varken…Sizin acil olarak kısa bir tatile ihtiyacınız var o kadar…
Sayın Serdar DENKTAŞ, partinizin sadece yüzde 70’i Derviş beye oy verecekse diğer yüzde 30’luk kısmını disiplin kuruluna vermeyi düşünüyor musunuz? Acaba diyoruz artık eskiden olduğu gibi sözünüz dinlenmiyor mu?
Sayın Hasan UZUN, Girne’deki petrol istasyonunuz seçimler için kulis yeri haline gelmiş. Sizin mekana UBP ilçe merkezinden daha fazla partili geldiği söyleniyor. Umarız gelenler depoları da dolduruyordur…
Sayın Güven TAŞÇI, seçimlerde sizin reklam panolarını eşit olarak dağında bütün adayların da memnun olduğu görülüyor. Bu arada seçimlere özek minik bir zam yapmışsınız. Olacak artık o kadar değil mi?
Sayın Arif SONUÇ, seçimlerde eğer kaybederseniz gerçekten o dediğinizi yapacak mısınız? Hoş bu konudaki yasa da geçmişti değil mi? Daha durun bakalım bu seçimler insanımıza neler yaptıracak…
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI: 
 
 
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Günün Fıkrası
 
Din adamları
 
 
Bir imam, bir haham ve bir papaz ormanda geliyorlarmış. Bir gölün kenarına gelmişler. Hava sıcak mı sıcak. Bakmışlar çevrede de kimse yok, soyunup göle girmişler. Çıktıklarında bir bakmışlar ki kıyafetleri ortada yok. Aramışlar taramışlar ama bir türlü bulamamışlar. Sonunda haham "Benim evim ormanın içinde, biraz ileride. Benim eve gidelim, ben size giyecek bir şeyler veririm" deyince beraber ormanın içinde anadan üryan hahamın evine yürümeye başlamışlar.
Tam eve yaklaştıkları sırada bir grup kadın belirmiş. Kaçacak bir yerde yok. Papaz hemen şeyini kapatmış. Haham da hemen şeyini kapatmış iki eli ile. İmam ise yüzünü kapatmış. Kadınlar geçtikten sonra hahamla papaz imama neden şeyini kapamadığını sormuşlar. İmam "Sizi bilmem ama benim cemaatte beni yüzümden tanırlar”  demiş."