Seçim zamanlarının bana göre en renkli kısmı siyasi partilerin seçim maratonu içinde ortaya koydukları manifestoları. Manifestoların yazılması kadar hayata geçirilirken ortaya konulan irade de önemli. İktidara talip olan partiler, iktidara gelince nedense üzerlerine ölü toprağı atılırcasına iradelerini yansıtamıyorlar. Dolayısıyla KKTC’nin iyileşmesinin en önemli bacağını teşkil eden ekonomiyi düzlüğe çıkaramıyorlar. Çünkü gelirleri artırıcı ve geleceğe dönük ekonomi programları yok.

 İktidara gelen her parti bütçe disiplinini uygulayacağını söylüyor ancak programı uygulayan henüz çıkmadı.

Siz gördünüz mü?

Ben görmedim.

İşte Recep Akdağ geldi. Hükümeti ve bürokratları ‘fırçaladı’ gitti.

Akdağ ne dedi: "İşi bürokrasinin çarklarına terk edersek, işimiz yürümez.. Ben işimi yaptım, karşı taraf yapmadı çıkmazı karşımıza çıkabilir. Ortaya bir hedef koymuşsak, herkes görevlerini yapmak zorunda. Yapmayacaksak hedef koymamalıyız" 

Gayet net! 
Burada anlaşılmayacak bir durum yok. Özetle şunu dedi: “Elinizi çabuk tutun, zaman dar.” 
Peki hükümet edenler ne yapıyor?
Olaya objektif yaklaşan bağımsız Ekonomi uzmanlarına göre doğru düzgün bütçe hazırlamayı bilen insan yok. 
Bir önceki yılın bütçesi temel alınıyor ve her defasında eksiyle başlanıyor bütçe programına. Eksik olan bütçeyi de Türkiye karşılıyor. 
Nasıl olsa para oradan geliyor. 
Örneğin bir kayıt dışılığı, kayıp kaçak halen önlenemiyor. Kazançlar vergi beyannamelerinde tam olarak yansıtılmıyor.
Ekonomi çevreleri Kıbrıs’ın kuzeyinde kurulan şirket sayısının 12 bin olduğunu ancak Maliye Bakanlığı’na hesaplarını sunan şirket sayısının bin adet olduğunu; 1.000 civarındaki şirketin sadece yüz tanesinin 1 milyon TL ve üzerinde vergi verdiğin belirtiliyor. 
Hal böyleyken ortada ciddi sıkıntılar var. Yapılması gereken DPÖ’nün hazırlamış olduğu Orta Vadeli Program’da yazıldı. 
Mali disiplin ve yapısal dönüşüm programları doğru düzgün uygulansa bugün hayvancısından, sütçüsüne, çiftçisinden, okul otobüslerinin şoförleri Meclis’in kapısına “Hakkımızı verin. Geriye dönük paralarımızı verin.” Diye ortalığı inim inim inletmezlerdi değil mi? 
Hükümet edenler de olayın farkında. Hakkını isteyen sektörleri ödeseler bu kez bütçeden para eksilecek yani fire verecek. 
Hani derler ya: boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz.
Demek ki bir yerde yanlış giden şeyler var. Bütçe yapılırken doğru plan, programlarla bu pürüzlerin de olabileceği hesaba katılarak ona göre yapılmalı: yani istikrarlı, reel sürdürülebilir bir ekonomi programı uygulamak, hedeflenen bir yöntem olmalı. 
1 Fıkra
Diplomatın biri, fakir bir dostunun yanına gider ve der ki:
-Oğlunun evlenmesini sağlayabilirim.
Adam cevap verir:
-Oğlumun hayatına karışmam.
Diplomat: Ama kız Lord Rothschild’in kızı.
Adam: Ha o zaman iş başka.
Diplomatın ikinci durağı lordun yanıdır.
-Kızınız için bir kısmet buldum Lord’um Lord:
Benim kızım evlenme için küçük.
Diplomat: Ama bu delikanlı dünya Bankası Başkan Yardımcısı.
Lord: Bak o zaman iş başka.
Diplomat soluğu Dünya Bankası Başkanı’nın yanında alır:
-Size Başkan Yardımcısı olarak tavsiye edebileceğim çok iyi bir delikanlı var.
Dünya Bankası Başkanı:
Şu an ihtiyacımdan fazla yardımcım var.
Diplomat: Ama bu çocuk Lord Rothschild’in damadı.
Dünya Bankası Başkanı:
Bak o aman oldu, gelsin başlasın.
İşte diploması böyle bir şey.
Ne yapmak istediğiniz; nasıl başladığınız önemlidir.
Basit bir anlatımla büyük sonuçlar alabilirsiniz.
Yeter ki izlenecek yolu doğru planlayın.
(Alıntı)