Bir iki yazı yazıp geri çekileceğimizi zannederlerse çok yanılırlar!
Çünkü biz de skandal olaylar bir iki günlük manşetten sonra unutulur gider…
Kanunsuzluk da devam eder!
Kimse bizi başkalarıyla karıştırmasın lütfen…
Haklı olduğumuz konularda siyasetin kirliliğini belgeleyen bütün olayların sonuna kadar takipçisi olacağız gerekirse hiç yılmadan yüzlerce kez yazacağız ve gözlerine sokacağız…
Ta ki siyasiler hadlerini bilene kadar…
Karşıyaka’da bir gece bekçisine verilen 48.5 dönümlük orman arazisinden bahsediyoruz!
Orman Müdürü İsa Direk yapılan yanlışlığın farkında ve sır emir kulu olduğu için konuşamıyor…
Ama bu sözleşmenin altında imzası var, sözleşme iptal edilmezse gün gelir bu kanunsuzluğun bedelini elbet ödetirler…
Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş ile görüştüğümüzde de ‘sözleşme iptal edilecek’ demişti…
O da biliyordu ki bu işte bir terslik vardı e bazı partilileri bu işe fena halde bulaşmıştı…
Ama sözleşme halen iptal edilmedi!
Denktaş yapılan hatayı kabul ettiği halde sözleşmenin iptal edilmesi için bir girişim yapmadıysa o zaman bize düşen göre bu olayı gündemde sıcak tutmaktır…
Partili bir kişi devreye girip yasal olmayan böyle bir sözleşme imzalandıysa niçin geri adım atılmıyor!
Yoksa Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bir takım baskılar mı söz konusu oldu!
Serdar beyde mi bir iki gün sonra olayın unutulacağını düşünüyor acaba?
Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun bize gönderdiği mesajı sizlerle bu köşede paylaşmıştık!
Sayın Yorgancıoğlu böyle bir kiralamanın asla kabul edilemeyecek bir şey olduğunu ifade etmişti…
Hatta bu konuda Çevre Ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek’e bir mektup göndererek sıkıntısını dile getirmişti…
Ve tabi ki olayın takipçisi olacağını söylemişti…
Özkan bey takip etti mi bu konuyu?
Bakanlıktan kendisine bir cevap verildi mi?
Verilmediyse bunun nedenini sordular mı?
Yoksa telefonlar işleyip Özkan beyde mi bu işi takip etmekten vazgeçti!
Sayın bakan ise tamamen başını kuma gömmüş durumda…
Ortada bir partili önerdi diye kanunsuz olarak kiralanan 48.5 dönüm orman arazisi varken bakanlıktan bir açıklama yapılmaz mı?
Hele de bu konularda hassasiyetiyle bildiğimiz Dinçyürek’in bu kadar sessiz kalmasını acaba nasıl yorumlamamız gerekir?
O sözleşmenin altında imzası olan Bakan Dinçyürek yasa dışı bir sözleşmeye imza attığını yoksa bilmiyor mu?
Ya da seçimler öncesi onunda mı üzerinde bir takım baskılar var ve olayın kapanmasını mı bekliyor acaba?
Eğer öyleyse dik duruşuyla bildiğimiz bakan bizim için hayal kırıklığı olacaktır!
Ne gariptir ki aynı sessizlik Sunat Atun ve Ahmet Uzun cephesinde de görülmektedir…
Hele de Sunat Atun, bu ülkede bakanlık yapan, hali vakti de epey iyi olan birisi kaçak elektrik akımı ile haksız kazanç mı elde etmiştir?
Öyle değilse niçin iki gündür açıklama yapmamaktadır?
Doğruysa en azından kamuoyuna küçük bir açıklama yapıp özür dilemesi gerekirdi…
Ahmet Uzun olayı da farklı değil!
Bir avukatın bu konudaki yargılanması sonucunda mahkemenin beraat kararı vermesi insanların kafasını karıştırmıştır…
Beraat demek, Ahmet Uzun’un suçlu olduğunu mu gösterir?
Sayın Uzun’un bu konudaki görüşleri nelerdir?
Görüldüğü üzere kamuoyunda yankı yaratan olaylarda hep eski ya da yeni bakanların isimleri anılmaktadır…
Vekillerin şu anda iş takipçisi olarak görev yaptığı Meclis’te bakanlar da iş bitirenler olduğu için yapılan ciddi iddialar sonuçlandırılmazsa, devletin bağımsız organları bu olayların üzerine gitmezse vatandaş siyasetçi ve siyasete neden güvensin ki?
 
 
Okul kaptanlığını bile çekemediler!
 
Güney Kıbrıs’ta İngiliz Okulu’nda kaptanlık seçimini kazanan Onat Ataman hepimizin gururu oldu…
Çünkü bir ilk gerçekleşiyordu!
Ama Güney’deki zihniyet yıllar sonra da değişmemişti ve genç kardeşimiz bu başarıdan sonra tehditler almaya başladı…
Bu nedenle dün Rum polisi devreye girdi ve Onat Ataman 15 kişilik polis ekibi eşliğinde okuluna gitmek zorunda kaldı…
KOP üyeliği sürecinde umarız kulağımıza küpe olur!
 
 
MESAJ  KUTUSU
 
Sayın Mehmet TAŞKER, KTOEÖS genel sekreterlik görevinden niçin görevden alındığınızı bilmediğinizi söylüyormuşsunuz. Bizce çok iyi biliyorsunuz. Ama dillendiremiyorsunuz. İsterseniz sizin adınıza biz bir açıklama yapabiliriz. Yeter ki bunun için yetkiyi bize devredin…Ne dersiniz?
Sayın Mehmet Ali TALAT, KOP şemsiyesi altında üyelik için 6 sene önceki fikirlerinizin değişmediğini öğrenince epey memnun olduk. Demek ki şimdi popülizm yapmamak adına kamuoyuna bir açıklama yapmak ve bu konudaki endişeleri belirtmek artık farz oldu değil mi?
Sayın Mehmet ZAFER, dün öğlen saatlerinde Lefke’deki evinizde Meral Eroğlu’nu kabul ettiğiniz söyleniyor. Meral hanım güçlü ikna kabiliyetiyle sizi epey etkiledi değil mi? Demek ki seçimlere kadar Lefke’deki dengelerde ciddi bir değişiklik olacak. Seçim ekibinizi iyi belirlemekte yarar görüyoruz…
Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, Girne çevre yolunun bittiği çemberdeki reklam panoları sürücülerin dikkatlerini dağıtıyor. Geçenlerde dikkatsiz sürücü panodaki filmi izleyecek diye ciddi bir kaza yapıyordu. Bizden uyarmak sizden de ilgilenmek artık!
Sayın Emin İÇENER, önceki gece eşinizle birlikte poliste görülmüşsünüz. Dostlarınız görünce epey heyecan yapmışlar. Küçük bir konu ama merak etmeyin bizden sır çıkmaz! Bundan böyle daha dikkatli olmanızı öneririz…
Sayın Cem PİŞMİŞ, Lefke’deki benzin istasyonunun yol sorunu çözülmeyince çileden çıkmış ilgili bakana fena halde köpürmüşsünüz. Bakan sizin partiden birisi olsaydı hiç bu durumlara düşer miydiniz?
Sayın Mustafa AKINCI, bugün Girne Acapolco’da büyü bir gövde gösteri yapacağınız söyleniyor. Hele de son ankette sonuçlarından sonra salon sığmayabilir. Yine de temkinli olun çünkü CTP’liler ikinci turda beklediğiniz desteği vermeyebilirler…
Sayın Rauf ATAÖV, Lefkoşa’da Haydarpaşa Ticaret Lisesi duvarlarındaki siyasi sloganlar hiç yakışık alıyor mu? Hadi sizin görmeniz biraz zor da okulun müdür ve yöneticileri ne güne duruyor. Yoksa onlar okula kapıdan değil de havadan helikopterle mi iniyor dersiniz?
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, Karşıyaka’daki orman arazisizi konusunda halen bir açıklama yapmadınız ama şimdi de Bafra’da akrabanız olan Beyazıt Adalıer’e orman arazisi verdiğiniz konuşulmaya başlandı. Umarız doğru değildir!
Sayın Süleyman MANAV, yeni genel müdürün atanmasına daha uzun bir süre var ama teşkilat içinde size yakın olanlar kulislere başladılar bile. Yenin yılda kendinizi genel müdür koltuğunda görürseniz sakın şaşırmayın. Hayırlısıyla olsun deriz…
Sayın Ramazan ÖZÇELİK, nihayet ameliyat günü gelip çatmış değil mi? En kısa zamanda salığınıza kavuşacağınızdan hiç kuşkumuz yok. Ama bu süreçte özellikle hemşire arkadaşlara fena halde çektirdiniz bilesiniz…Şimdiden büyük geçmiş olsun…
Sayın Ahmet BENLİ, K.T. Belediyeler Birliği’ne eski konumundaki Avrupa Komisyonu üyelik statüsüne taşıdığınız için tebrik ederiz. Bu arada parti ile askıya alan ilişkilerde bir gelişme var mı? Yoksa hep askıda mı kalacak?
Sayın Sami ÖZUSLU, Kanal SİM’in 6’ncı yaşını kutlar başarılarınızın devamını dileriz. Bu arada UBP’li vekillerin programlara gelmediğinden şikayetçi oluyormuşsunuz. Artık onları da anlamak zorundasınız, kamuoyunun karşısında terlemeyi kim ister ki?
Sayın Aziz GÜRPINAR, eski bir özel kalem müdürü konusunda başlatılan soruşturmanın hangi aşamada olduğu merak konusu olmuş. Devam mı ediyor yoksa üzeri örtüldü mü diye mesajlar almaya başladık…
Sayın Teoman TURAN, iyi bir sigara içiciliğinden sonra şimdi de elektronik sigaraya başladığınız görülmüş. O daha beter diyorlar bileseniz. Hem de tedavi sürecinde ciğerleri biraz dinlendirmeye ne dersiniz?
 
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:


-----------------------------------------

Günün Fıkrası
 
Damatlar…
 
Bir kayın validenin üç damadı varmış. Bir gün bunlar tatile denize gitmişler. Kayınvalide "bakayım damatlarım beni ne kadar seviyor" deyip atlamış denize ve boğulma taklidi yapmaya başlamış.
"Büyük damadım boğuluyorum ne olur kurtar beni" demiş. Büyük damatta hemen kurtarmış. Ertesi sabah büyük damadın kapısında bir Reno Laguna üzerinde de bir not "sevgili damadım hayatımı kurtardın kayınvaliden".
Ertesi gün ortanca damadı denemiş aynı şekilde oda hayatını kurtarmış onunda kapısında bir Reno Safrane ve üzerinde bir not: "Sevgili damadım hayatımı kurtardın kayınvaliden".
Sıra küçük damadı denemeye gelmiş. Ertesi gün yine denize girmiş. "Damadım boğuluyorum ne olur kurtar beni" demiş.
Küçük damat " boğulursan boğul demiş. Kadında oracıkta boğulup ölmüş. Ertesi gün küçük damadın kapısının önünde bir Ferrari üzerinde de bir not;
"Sevgili damadım hayatımı kurtardın, kayınpederin."