KKTC’de hemen her şey adaletsizlik üzerine kurulu!
Bunun gerçek nedeni de siyasiler…
Hükümet olanın yaptığı başka bir şey yok!
Ben yaptım, oldu bitti mantığı…
İktidar olununca illa ki partililer ihya edilecek!
Önemli olan siyasi rant, bir dahaki seçimde kazanma gaylesi…
Kim iktidar olursa olsun sistem bu!
Benim partilim istihdam edilsin, oylar bana verilsin, parti olmayana ekmek yok…
Demek ki bu ülkede partili olmazsanız, siyasilerin önünde önünüzü iliklemezseniz ekmek yeme şansınız yok!
Rozete ekmek veriyorlar bu memlekette, parti rozetine…
…
CAS’ın durumu ortada…
KTHY batırıldıktan sonra işsiz kalanların büyük bölümü burada çalışmaya başladı!
70 kişi civarındaydı sayı…
Karın tokluğuna resmen!
Çalışanların çok büyük bir bölümü bin 800 TL maaş alıyor orada…
Asgari ücret yani!
Hiç yoktan iyidir diye geçiştirebiliriz ama bunu yaparsak sömürü devam eder…
Geçen haftalar içinde Atlas Global’a da hizmet vermeye başladılar!
Tebrik de ettik yöneticileri…
Dün öğrendik;
54 kişi istihdam etmişler bir çırpıda!
Yeni girenler de bin 800 TL’ye çalıştırılacaklar…
Yeme de yanında yat misali!
…
Sorun aslında yapılan yeni istihdam sayısında filan değil…
Yöntemde!
Hiç değişmeyen yöntemde…
Partizanlığın roconunda bir yöntem bu!
Birkaç parti kurmayını topla, listeleri hazırla sonra ilgili kuruma gönder…
Geçen hükümet döneminde bayta Kıb-Tek olmak üzere CTP’li gençler şanslı idi!
Şimdi UBP’li gençler…
İşe başladılar bile!
3 ay geçici adı altında…
Kimi inandırabilirsiniz ki buna!
Hele bir atın bakalım işten üç ay sonra örgütlerin gazabından kurtulamazsınız…
CAS batmış, bitmiş kimin umurunda!
…
Yemin ederim size…
Üç-beş tane de partisiz birilerine ekmek kapısı açılsaydı bu kadar tepki ortaya koymazdım!
Ama yılların hastalığı işte…
Kanımıza kadar işlemiş!
Koltuk tatlı çünkü…
İstihdamlar biz de geçmişten beri siyasi rant kapısı!
Bu yüzden zaten devletin birçok organı kangren olmuş…
Yüreğini ortaya koyup çalışan sayısı çok az!
Neredeyse hemen herkesin bir dayısı, arkası var…
Yöneticiler bile onlara söz geçiremiyorlar!
Listeyi yap ver, sessiz sedasız 54 istihdam yap…
Diğerlerinin canı cehenneme!
İhalesiz her şey şaibelidir!
Serdar Denktaş aslında doğru söylüyor…
18 Mercedes kişilere değil devlete alınıyor!
KKTC gerçekten tüm kurumlarıyla bir devletse devletin makamlarının kaliteli makam aracına binme hakkı vardır…
Ben yenilenen makam araçlarını çok dert etmiyorum!
Zaman ve zemin biraz uygun olmasa da aslında olması gereken bu…
Ama 2 milyon TL’nin üstünde bir rakamın ihalesiz olarak alınması normal değil!
İlgili şirket ne kadar uygun bir teklif verse de kesinlikle ihaleye çıkılmalı, diğer işletmelere de fırsat tanınmalıydı…
Zira hele de bizim gibi bir ülkede ihalesiz harcanan her kuruş şaibelidir, bu şaibe daha fazla tartışmalara neden olmadan ortadan kaldırılmalıdır.
Hangi bakan aracı oldu!
Ben kulağıma fısıldananları sizinle paylaşayım…
Aslında hükümetin bu sene içinde makam araçlarını değiştirme düşüncesi yokmuş!
Birkaç makam aracı dışında diğerlerinin durumları idare eder nitelikteymiş…
Ama kabineden bir bakan her nereden aklına geldiyse bu öneriyi ortaya koymuş ve ilgili şirketin teklifini hükümete sunmuş!
Hadi iyi niyetli bir yaklaşım diyelim…
Ama en az iki işletmeden teklif alınsaydı bu kadar patırtı kopmayacaktı!
Aracı olduğu iddia edilen bakanın ismi şimdilik bizde saklı kalsın…
Daha ne kadar casino açılacak!
Bir okur dün aradı telefonda biraz dertleştik…
Girne’de casino sayısının ne kadar arttığını biliyor musunuz diye sordu, bildiğimi söyledim!
Peki daha ne kadar casino açılacak diye sorduğunda da…
“Sınırsız çünkü belli bir yatak kapasitesinde olanlara otomatik olarak veriliyor” dedim!
Okuyucu endişesinde haklıydı…
Zira otel, turist filan hep hikaye!
Bu işi yapanların asıl derdi turizme katkı değil casinolar ile ceplerini doldurmak…
Bir sınır mutlaka çizilmeli artık!
Dün ve bugün!
“DÜN : Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, KIBRIS Gazetesi’ne yaptığı özel açıklamalarda,Dışişleri Bakanı Özdil Nami’yi müzakere masasında görmek istediklerini söyledi. Bu talebin Cumhurbaşkanı Eroğlu’na Dışişleri Bakanı Nami tarafından iletildiğini belirten Yorgancıoğlu, “Sayın Nami’nin eski deneyimleri ve tecrübeleriyle orada olmasının Sayın Eroğlu’na çok büyük bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz” dedi
BUGÜN : Talat, hükümetin bugüne kadar hiçbir zaman olmamış bir talepte bulunarak, “Hükümetin de müzakere heyetinde bir temsilcisi olsun” dediğini belirterek açıklamasına şöyle devam etti;
“Bugün müzakereler nasıl yürütülüyor? Cumhurbaşkanı, görüşmecisi ve onun yanında da konuyla ilgili olan uzman. Peki hükümet temsilcisi nerede olacak? Bunlardan birinin yerine mi geçecek?..”
(Leman Kutay ASLIM)
“Yaraya tuz bastılar!”
“Beleş bile verseler alınmaması gerekirdi.
İşin bir de pssikolojik boyutunu düşünmek lazım.
İnsanımız bunca ekonomik kıskaçlar arasında
Ve işsizlik altında inlerken,
Memleketin her tarafı bakımsızlıktan dökülen bir mezbeleye dönmüşken, insanımıza umutlu bir gelecek ışığı göstermek en büyük bir ihtiyaç haline gelmişken,
17 Mercedes yaraya tuz basmak anlamındadır…”
İşin bir de pssikolojik boyutunu düşünmek lazım.
İnsanımız bunca ekonomik kıskaçlar arasında
Ve işsizlik altında inlerken,
Memleketin her tarafı bakımsızlıktan dökülen bir mezbeleye dönmüşken, insanımıza umutlu bir gelecek ışığı göstermek en büyük bir ihtiyaç haline gelmişken,
17 Mercedes yaraya tuz basmak anlamındadır…”
(Hüseyin BİLGEKUL)
Açıkla Ahmet abi!
“Az önce bilgime geldi ve şok oldum. 29 Ağustos gecesi açılışı yapılan 14. Işık Kitap Fuarı'na davetli yazar olarak hiçbir iddia gütmeden katıldım. Her yıl olduğu gibi. Açılışta kitaplarıyla fuara katkıda bulunan yazarların isimleri okundu. Benim ve bazı yazar dostlarımın ismi listede yoktu. Aldırmadım. Oradan ayrılırken Işık Kitapevi sahibi sevgili Nahide Merlen koşarak yanıma geldi. Bir yanlışlık eseri adımın okunmadığını, az sonra düzelteceğini söyledi.Ayrılış nedenimin bu olmadığını bir başka randevum olduğunu belirterek yürüdüm gittim. Az önce bilgime gelen şu ki, "solculuklarıyla övünen" ve orada bulunan bazı sözde yazarlar ve şairler Nahide Merlen'e şart koşmuşlar:
"Ahmet Tolgay'ın ve diğer bazı kitap yazarının ismi açıklanırsa fuarı terk edeceklermiş" diye... Terk etseler sanki ne olurdu? Orada toplanan kalabalıktan zaten zerre kadar ilgi görmemişlerdi... Kendileri gibi düşünmeyenlere karşı lobi oluşturan ve açıkça posta ve ambargo koyan bu sözde aydınları, yazarları ve şairleri yakında kimlikleriyle açıklayacağım. Bunlar aydın olabilme halinin yanından bile geçemeyen çağdışı beyinli, ırkçı, ötekileştirici, egolu yaratıklardır…
Düşüncenin ve düşünce özgürlüğünün düşmanı olan kişiler insanlıktan nasibini alamamış olanlardır…”