Hastalık bu, dendiği zaman akan sular durur…
Hele de kötü bir hastalık olunca durum daha da vahimdir!
İnsanın dili tutulur, yorum bile yapamaz…
Kuru bir ‘geçmiş olsun’ dileğinden başka!
Ve tabi ki iyi temenniler gelir arkasından…
Ama ateş hep düştüğü yeri yakar ve sizin temennileriniz devede kulak olur!
Bu yüzden bugünkü yazımız isimsiz, ayrıca şahısları hedef alan değil sistemi gözler önüne seren cinsinden…
İki yanlışın bir doğru ettiği ülkemizden çok enteresan bir tablo çünkü bu, ibret verici
Devlet Hastanesi’nde görevli bir kadın doktor amansız hastalığa yakalanmış ve Sağlık Bakanlığı da bu doktora rapor düzenleyerek göreve gelmemesini istemiş!
Her halde de emekli olana kadar…
Bunu kendileri açıklasınlar da hep birlikte öğrenelim!
Bir yere kadar da meslektaş dayanışması ya da insaniyet namına der anlayışla karşılayabiliriz…
Ama bir yere kadar işte!
Acaba doğrusu bu muydu yoksa emekli edilmesi mi diye de düşüncelerle…
Konu bize aktarıldığında hem üzgün hem de düşünceliydik!
Doğrusunu söylemek isterse de çok özel bir durum olduğu için bunu ilk etapta kaleme almak içimizden pek gelmedi…
Çünkü sonuçta her ne kadar sert bir üslupla bazı olayları gündeme taşısak da biz de insandık, bizim de hissiyatlarımız vardı, bazı çok özel konularda bir değil en az bin kere düşünme zorunluluğundaydık…
Ta ki bazı gerçekleri öğrenince kadar!
Önce pek inanmak istemedik, ardında bir bit yeniği olabileceğini düşündük, hatta ‘inşallah doğru değildir’ diye de içimizden geçirdik!
Ama maalesef doğruydu…
Tamam, Sağlık Bakanlığı devlet hastanesinde çalışan bir tıp insanına kötü hastalığı nedeniyle rapor vermiş ve göreve gelmemesini istemişti…
O da zaten bu raporla devletteki görevine gitmiyordu!
Ama kendisini bu rapora rağmen özel bir hastanede göreve başladı…
Hem de özel hastanenin internet sitesinde de yer aldığı gibi kadrolu olarak!
Devlette çalışırken rapor alıp göreve gitmeyen bu doktor hanım bir özel tüp bebek merkezinde görev yapıyordu ve bu da özel hastanenin internet sitesinde açık ve seçik reklam yapılıyordu…
Akıl mantık almayacak bir durumdur bu!
Sağlık Bakanı’nın dün bizim gazetede ‘sağlık duvara tosladı’ açıklaması vardı…
Bu açıklamaya güleyim mi yoksa ağlayayım mı doğrusu kara veremedim!
Bakan toslama konusunda bütçe yetersizliklerini öne sürüyordu…
Sanki de bu ülkenin sağlık bütçesini uzaydan bir ekip gelip düzenliyormuş gibi!
Bakanlık sizde, Maliye sizde, hükümet sizde ama bütçe gerekçesiyle sağlığın duvara tosladığını söyleyeceksiniz ama bu işten kendinizi sıyıracaksınız…
Yok böyle bir şey!
Et de sizin eliniz de bıçakta, sağlıkta yaşananlar ortada…
İkinci işi Anayasa Mahkemesi kararına rağmen yasal hale getiren siz değil misiniz?
Hem de bu konuda tam da bir kurban seçip kellesin aldıktan sonra!
Hadi Süleyman Köroğlu’nu bir şekilde sepetleyip bir icraat yaptığınızı zannettiniz ya da öyle göstermeye çalıştınız!
Peki rapor verip hastaneye gelmemesini istediğiniz bu kadın doktor hakkında ne düşünüyorsunuz?
Size göre de devlet malı deniz yemeyen keriz değil mi!
Sizin gibi koçlar olduktan sonra sağlığın duvara toslamaması zaten sürpriz olurdu…
 
 
Kusura bakmayın ama ne kadar para istiyorsunuz!
 
Tıp-İş’in eylem ve grevinin ne kadar samimi olduğu konusunda sizin düşünceniz ne bilmem…
Ama benim düşüncelerim çok olumlu değil!
Kardiyoloji bölümüne istihdam yapılıncaya kadar greve devam edeceklermiş…
Çünkü artık çalışma koşulları öyle kötüymüş ki hekimler çareyi istifada görüyorlarmış!
Elbette istifa etme hakları vardır zaten bazılarının zaten ikinci bir işi var…
Geçin bunları lütfen;
Siz asıl sadede gelip devletten ne kadar maaş çekmek istediğinizi söyleyin ki inandırıcı olsun!
Bu işin ayıbı yok ki, elbette yıllarınızı bu mesleğe verdiniz, hayati önemi olan bir mesleği icra ediyorsunuz elbette yüklü maaş çekmek hakkınızdır…
Bir başka konu ise;
Bu eylemde ön sıralarda bulunup, hem devlette çalışan ve özel kliniklerinin tabelasını indirip ikinci iş yapanların bu eylemleri hiç de iyi bir niyet taşımıyor!
İlla ki bunları isim isim deşifre mi edelim yani…
 
 
Kadın mahkuma erkek gardiyan!
 
Yaşadığımız ülkenin adı KKTC olunca artık bize gelen ihbarları duyunca dudağımız filan uçuklamıyor her nedense!
Bu kez şikayet Merkezi Cezaevi’nden…
Bilindiği üzere Zeren Başkara adlı vatandaş iki yıl önce bir trafik kazasında bir kişinin ölümüne neden oldu ve önceki gün duruşmaya çıkarıldı ve suçu sabit görüldü.
Ama bir gün önce rahatsızlandı ve Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde müşahade altına alındı…
Mahkumlar hastanede tedavi altındayken kendilerinin yanına bir de gardiyan veriliyor bu bilinen gerçek…
Peki Zeren hanımın yanına hangi gardiyanı verdiler;
Maalesef ki bir erkek gardiyanı!
Yasalara ters bir durum yani…
Bunu da artık cezaevi müdürü Metin Bilmem açıklayacak!
Hem de orada boşta bulunan iki kadın gardiyan varken…
 
 
 
Kültür ataşesi şart mıydı?
 
Şikayet KKTC’nin Ankara Büyükelçiği çalışanlarından geldi;
Milli Eğitim Bakanlığı elçilikte iki tane olduğu halde bir üçüncü kültür ataşesini Ankara’ya göndermiş…
Hem de orada odacı, hademe ve temizlikçi eksikliği varken!
Bakan Dürüst’e konuyu aktardık, bir görevlenin 4 ay sonra emekliye ayrılacağını bu yüzden alışması için 4 ay önceden böyle bir atamayı uygun gördüklerini söyledi.
Bu arada diğer eksiklikler konusun da ilgilileri uyaracağı sözünü verdi.