Geçmiş hükümetler döneminde tek tük duymuştuk.
Bazı şirketlere ileri tarihli çekler kesilmiş, hatta bunların bir kısmı basına da yansımış ama çok ender olduğu için de unutulup gitmişti.
Göreve çok hızlı başlayan Sibel Siber hükümeti, daha ilk günlerden itibaren vatandaşın gönlünde taht kurmayı başarırken, ama ne gariptir ki Maliye Bakanlığı, geçmiş dönemlerden çok daha fazla bir sıkıntılı dönemden geçiyor.
Son bir hafta içinde onlarca şirket yetkilisinin sadece bize yaptığı şikayet konularının başında aldıkları çeklerin bir türlü karşılığının olmadığı geliyor.
Yanlış okumadınız;
Maliye Bakanlığı bir süredir ya ileri tarihli çek kesiyor, ya da günlük çek kesip verdiği şirketlere “bunu şimdi değil de bir ay ya da iki ay sonra bozdur” ricasında bulunuyor.

Böyle ihbarlar alınca Maliye Bakanı Zeren Mungan’ı aramak olmazdı.
Hiç gevelemeden sorumuzu sorduk o da cevapladı.
Önce geçmiş hükümet döneminde ileri tarihli kesilen çekleri anlattı, sonra da kendi kestikleri çeki…
Bundan çok memnun olmadığını da ekledi!
Yani bunun hiçbir yasal yönü yok, ama aslında gayrı yasal yönü de yok!
Biz sadece bir gazeteci olarak devletin ileri tarihli çek kesmesini yadırgarız, bunu kendisine anlattık.
O da açık kalplikle bazı şirketlerin zorda olduğu ve onların ricasıyla böyle bir yönteme başvurmak zorunda olduklarını ifade etti.
Sonuçta haer zamanki gibi hatır gönül işyeri ama işte devlet ciddiyetiyle de bağdaşmayan bir durum…

Maliye Bakanını telefonda yakalamışken, herkesin merak konusu olan maaş ödemelerini de sorduk.
Zira Zeren Mungan ve diğer kabine üyelerinin görev süreleri 28 Temmuz akşamı bitmeyecek.
Yeni hükümet kuruluna kadar görev başında kalacaklar.
Zeren beyin söylediklerine göre böyle bir sıkıntı olmayacak.
Çünkü her ayın ortalarında TC Yardım Heyeti ile masaya oturup teknik konuları görüşüyorlar ve o ayın değerlendirilmesi ve maaşların eksilen kısmı Ankara tarafından ödeniyor.
Geçen ay ki gecikme görüşmenin geç yapılmasından kaynaklanmış.
Yani ay sonu kamu çalışanlarının ve emeklilerin maaşlarının ödenmesi konusunda bir sıkıntı yaşanmayacak.

Bu konuya değinmemizin başka bir nedeni de var;
Türkiye ile imzalanan protokoller ve hazinenin kasasının boş olması beraberinde bazı söylentileri de birlikte getiriyor ve bu da 28 Temmuz genel seçimleri ile ilişkilendiriliyor.
İddia odur ki, Ankara seçim öncesi şu anki geçici hükümeti öyle bir köşeye sıkıştırıp parayı kısacak ki, bu da UBP’nin işine yarayacak.
UBP de beklenilenin üstünde bir oy oranına kavuşup CTP ile koalisyon kuracak.
Ortaya güçlü bir KKTC hükümeti çıkacak ve Ankara ile imzalanan protokolleri eksiksiz uygulayıp, kimine göre ülke daha güçlü hale gelecek kimine göre de Ankara’nın rotasına girecek.


Müftü niçin vaaz vermiyor?


Göreve geldiği andan itibaren bazı din adamları ve basın mensupları ile yıldızı bağdaşamayan Din İşleri Dairesi Başkanı Talip Atalay’ın şu sıralar niçin gereğinden fazla maaş aldığı tarşıladursun şimdi de niçin şimdiye kadar her hangi bir camide vaaz vermediği konuşulmaya başlandı.
Bizi bizzat telefonla arayan bazı din adamları müftülük makamında oturan birinin şimdiye dek bir kez olsun vaaz vermemesinin, Cuma ya da Teravih namazı kıldırmamasının yakışık almadığını ifade ettiler.


GÜNÜN FOTOĞRAFI




MESAJ KUTUSU


Sayın Mehmet HARMANCI,
‘sıradışı’ bir bakan olarak Kalecik’teki petrol sızıntısını nasıl çözeceksiniz doğrusu merak konusu olmuş. Bu arada bölgeye gitmişken çevreyi zehirleyen bacayı da gördünüz mü?

Sayın Serdar DENKTAŞ, Dikmen ve Boğaz’dan bazı partilileriniz aradı buralarda neredeyse hiç yokmuşsunuz. Zaman daralıyor bizden uyarması…

Sayın Cemal BİREN, sahillerdeki karavanlar ile başınız epey dertte diye duyduk. Daha şimdiye kadar talimatlara uyan tek bir karavan sahibi bile çıkmamış. Bölge halkı soruyor siz orada bostan korkuluğu musunuz?

Sayın Ferdi Sabit SOYER, Türkiye’den bazı çevrelerden dini sohbetlere katılma daveti aldığınızı duyduk. Bundan çok değil bir 10 sene evvel böyle bir davet almak hiç aklınızın ucundan geçer miydi?

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Ejder Aslanbaba önce gizliden gizliye şimdi de artık açıkça sizin için çalışmaya başlamış. Biz de diyorduk bu Safaköy’de bir şeyler dönüyor ama şimdi her şey gün açığına çıktı.

Sayın Hüseyin Avkıran ALANLI, sizi bir türlü rahat bırakmayacaklar gibi görülüyor. Şimdi de CTP’nin ağır topları sizin üzerinize gelmeye başladılar. Bilirdik ama bu kadar da tehlikeli bir aday olduğunuzu tahmin etmezdik doğrusu…

Sayın Nevvar NOLAN, seçmen kartları konusunda ülkenin genelinde tuhaf şeyler yaşanmaya başladı. Mağusa’da yaşayan birinin seçmen kartı Lefkoşa’da başka bir eve gönderilmesi ne kadar normal?. Seçmen iyice tedirgin oldu bilesiniz…

Sayın Talip ATALAY, mübarek Ramazan ayında artık bir teravih namazı kıldırın da meraklıları rahat etsin. O makamda oturan birinden bu kadar küçük bir şey istedik kırmayın bizi…

Sayın Yıldır YILDIRIM, hadi artık ortaya çıkıp kamuoyunun beklediği açıklamayı yapın. Gerekirse de adaylıktan çekilin. Biz elimizden geldiği kadar sizin isminizi sakladık ama kamuoyundan da büyük tepki aldık.

Sayın Sümer AYGIN,
hükümet üyelerinin ardı ardına sizi ziyaret etmesi diğer partilerde epey merak uyandırdı. Partili bakanlara söyleyin de bütün belediyelere eşit mesafede olsunlar. Bu arada belediyenin araçlarında yeşil bayraklar da vatandaşı çileden çıkarıyor bilesiniz.

Sayın Mehmet ÇAKICI, dün akşam bir televizyon programına sizin adayların çıkmasına yasak getirmişsiniz. Hayırdır yine neyin kokusunu aldınız da olaya müdahale ettiniz?

Sayın Çelebi ILIK,
gayet iyi gidiyorsunuz da Yayla’dan bir vatandaş aradı kartvizitinizi kapı altından atmanıza anlam verememiş. Ha keşke kapıyı çalsaydınız da asma altında bir kahve içseydiniz…

Sayın Habibe ELBASAN, İskele bölgesi size müsteşarlık sözü verildiğini konuşuyor. İşte insanların ağzı torba değil ki büzesiniz. Şimdi ayıklayın bakalım pirincin taşlarını…

Sayın Hüseyin BARBET, bir gazetede çıkan haber nedeniyle derdinizi anlatmak için gazetelere epey reklam parası ödemekten şikayetçi oluyormuşsunuz. Basına destek hakka destektir, bardağın biraz da dolu tarafına bakın…

Sayın Mehmet UYSAL,
İrsen bey zorlu bir seçim süreci yaşarken siz eşinizle Avrupa turuna çıkıp kendisini yalnız bırakmışsınız. Hanımlar isteyince bazen emir demiri kesiyor değil mi? Huzurlu bir tatil sizin de hakkınız…

Sayın Fatma SOLMAZ,
siyasette daha çok yenisiniz. Şimdi kaybetseniz de ilerisi için epey sermaye depoluyorsunuz. Daha durun bakalım öyle şeyler yaşayacaksınız ki midenize kramplar girecek…





Günün Fıkrası

Profesör

Adamın biri balona binmiş ve uçarken yolunu kaybedip bilmediği bir yerde bir çayıra doğru sürüklenmiş. Balonun aşağıda çok yaklaştığı bir sırada aşağıda birini görmüş ve sormuş:
- Kayboldum, nerede olduğu söyleyebilir misiniz?
- Bir çayırın üzerinde uçmakta olan bir balonun içinde şu kadar yüksektesin!
Balondaki şahıs bu cevap üzerine:
- Siz profesör olmalısınız.
- Evet, nereden anladınız?
- Söylediğiniz her şey %100 doğru fakat verdiğiniz bilgiler hiç bir işe yaramıyor.
Bunun üzerine aşağıdaki adam, yukarıya seslenir:
- Siz de işadamı olmalısınız.
- Evet, siz bunu nereden anladınız?
- Birincisi, kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi, nereye gitmek istediğinizi, amacınızı bilmiyorum ve tamamen kaybolmuş durumdasınız, buna rağmen size yardımcı olmamı bekliyorsunuz. İkinci olarak da, benimle karşılaşmadan önce hangi durum ve pozisyonda idiyseniz şimdi de aynı yerdesiniz buna rağmen beni suçluyorsunuz.