Hükümet şu sıralar güzel reklamını yapıyor…

İş yapsın da reklam da yapsın bir şey değil!

Akıncılar yolu dün nihayet hizmete açıldı…

Katkısı olan herkese teşekkür edelim önce, sonra da sorgulamaya başlayalım!

Dile kolay tam 43 senedir bu yol niçin yapılmadı, açılmadı…

Doğal olarak soru şu;

Devlet 43 yıldır neredeydi!

Orada yaşayan vatandaş sayısı çok az da olsa onlar bu devletin insanı değil miydi?

Tamam bu yolun açılışını alkışlıyoruz ama…

Geçmişi de sorgulamak, yapılan hataları ortaya dökmek zorundayız!

43 yıl orada devlet yoktu ve bu da bu devletin ayıplarından birisiydi…

Yıllarca bu devlet diye bağrımıza bastığımız sadece Akıncılar’da değil, ülkenin birçok kesiminde yoktu aslında…

Sağ olsunlar, var olsunlar buradaki devletin eksikliklerini, aksaklıklarını Türkiye ortaya koyuyor ve gereğini de yapıyor!

Örneğin Güzelyurt ve yöresi…

Karpaz’daki tüm yerleşim birimleri!

Siyasetçinin çok olduğu ama devletin babalığını göstermediği, gösteremediği bölgelerin başında gelirdi…

Siyasiler seçim zamanı geldi mi bu bölgeleri kalkınmada öncelikli bölgeler ilan ederdi, bu konuda atıp tutarlardı ama!

İş icraata gelince kimse kılını bile kıpırdatmazdı…

Hep yazarım ve hep de bana kızarlar…

Bu adada bir devlet kurduk ama bu devlete sahip çıkamadık, sorumluluklarımızı yerine getirmedik diye!

Onun için de kızgınlıktan ‘çakma devlet’ tanımlaması da yaparım…

Kendilerine milliyetçi diyenler kalkan oturur!

Bu devlet kurulurken bunu harcında şehit kanı var diye…

Elbette şehitlerimizin payı çok büyük ama!

Şehit edebiyatı yapmakla da yol kat edilmiyor ki…

Şehitlerimize, gazilerimize sahip çıkmanın yolu öncelikle bu devlete sahip çıkmaktan geçer!

Laf ebeliği yaparak değil…

Sevgili okurlar…

Yıllar önce yaşanan savaşlar, acılar ve travmalardan sonra adanın kuzeyinde o günün şartlarından dolayı bir devlet kurulmuştur!

Belli ki bu müzakere süreci sonunda da bir takım hayal kırıklığı yaşayıp çözüm umutları sona erecektir…

Zaten bu ülkenin en üst düzeyinde olan Cumhurbaşkanı Akıncı da ‘çözüm olmazsa KKTC ile yola devam deyip aslında her iki topluma da mesajlarını vermektedir!

Gönlümüz elbette adada yaşayabilir ve kalıcı bir çözümden yanadır ama…

Ama olunca da bu işlerin olmadığı ortadadır!

Peki çözüm olmazsa ve KKTC ile yola devam edeceksek eğer…

Bu siyasi düzenin ve zihniyetin devamı ile bira arpa yol bile gitmemiz mümkün değildir!

Eğer böyle olmasaydı Akıncılar yolu tam 43 sene bekletilmez, oradaki yaşayan insanlarımız bir kenara itilmezdi…

Onun içindir, yolumuza KKTC ile devam edeceksek, öncelikle siyasi zihniyet ve tabi ki siyasiler değişmek ve artık bireysel çıkarların değil toplumsal kazanımların peşinden koşulmalıdır!

“Ekonomi tıkırında değil…”

“%7,78
UBP-DP Azınlık Hükümeti'nin devraldığı enflasyon oranı. 
%16,29
Bir yıl sonra, bugünkü yıllık enflasyon oranı.
Ekonomi tıkırında ha! 
Üstelik ihracat geriliyor, maliyenin gelirleri azalıyor, bütçe açığı büyüyor. 
Hükümet bol keseden atıp tutuyor ama
BATIYORUZ!
"Çok parçalı, dar tabanlı azınlık hükümeti" kaybetmekte olduğu siyasi desteği kıyaklarla ve yeni yurttaşlarla telafi etmeye çalışıyor.
Hukuksuz işlemlerin, peşkeşlerin ve adil olmayan vatandaşlıkların nedeni budur.

(Erkut ŞAHALİ)

“Didişmeyi bırakın…”

“İkinci iş yapan doktorları deşifre edip halka şikayet edeceklermiş.

Kim yapakmış bunu? Yine doktorlar. Yani meslektaşları. Neden?

Meslek aşkına değil belli ki! İkinci iş yapan doktorlar sanki de kendi kendilerine hizmet veriyorlar, sanki de hastaları devlet hastanesinden arzu edilen kaliteli hizmeti alamayan halk değil.

Yani şikayetin yapılacağı kesim yani halk aslında mağdur olan ve ikinci işin yapılmasına sebep olan kesim! Bu saçma didişmeyi bırakın ve halka kaliteli, ücretsiz sağlık hizmeti nasıl vereceğinizin yolunu bulun!..”

(Hasan Ulaş ALTIOK)

“Nitelik mi nicelik mi….”

“Ülkemizde üniversite sayısı artmakta fakat bu artış bize kaliteli eğitim ve sürdürülebilir bir yapı sağlayacak mı?

Diğer taraftan turist sayısı da artmakta, piyasaya katkısı ne kadar olacak?

Esnaf bu işten ne kadar pozitif anlamda etkilenecek?

Bunlar önemli sorular. Yani önemli olan, bir şeyin sayıca artması değil.

Bu artan şeyin ülkeye, topluma, kuruma nasıl bir katma değer sağlayacağıdır.

Nitelik ve nicelik...

Hangisi önemli. İşine gelen mi yoksa…”

(Serhan AKTUNÇ)

Bir kap su lütfen…

Bizim evin arka bahçesi en fazla sokak kedilerinin uğrak yeridir…

Birkaç tanesi özellikle yemek saatlerini iyi bilir ve günde üç kez muhakkak uğrar ama diğerlerinin tek derdi sudur!

O su kapları da muhakkak doludur…

Bir çoğunu koşarak su içmeye görünce insanın içi eriyor!

Çünkü adı sokak hayvanı işte…

Yemek bulursa yiyor, su bulursa içiyor!

Hele de sıcakların başladığı bu günlerde su o kadar önemli ki…

Onun için tüm okurlardan ricamdır;

Evinizin önüne arkasına neresine olursa olsun birer su kabı koyun ve sokak hayvanlarının bundan yararlanmasını sağlayın…

Tabi ki bir de yemek kabı ayarlayıp onları beslerseniz yok demeyiz yani!

“Formaliteler…”

“Türkcell'den bir hanımefendi aradı beni be çok nazik bir dille başsağlığı dileyip, yaşananlarla ilgili şirketi adına özür diledi. Bu kuralın mantığı konusunda geçmişte yaşanan bir olayı aktardı bana. Vefat eden bir kişinin çocuğu benim yaptığım gibi gidip hesabını ödeyip hattını kapatmış. Daha sonra ise eşi gelmiş ve ilgili numaranın kendi üzerine devredilmesini talep etmiş ve kapatıldığı için şikayetçi olmuş. Böyle bir sorun yaşanmasın diye bu kural, yani "tereke kurulduktan sonra hattı kapatma" kuralı getirilmiş. Bana yardımcı olmak için hatları donduracaklarını ve tereke sonrası hattın kapatılması için de ayrıca yardımcı olacaklarını, kuralın da yetkililer tarafından gözden geçirileceğini söyledi bana bu hanımefendi. Hassasiyet gösterdikleri için ben de kendilerine teşekkür ederim ancak bu benim sorunumu çözmüyor maalesef. Ölem kişinin varislerini beyan eden Muhtar kağıdı geçersizse, neden biz muhtar ve azaların peşinde koşturuyoruz. Geçerliyse varislerinden alınacak "hattın kapatılmasına itirazımız yoktur" belgesi bu işlem için yeterli olmalı ve acılı insanlar uzayıp giden formalitelerle uğraştırılmamalı diye düşünüyorum...”

(Kani KANOL)