Bu bir market açılışı değildi…
Berber salonu filan da açılmadı orada!
Nikah, düğün, sünnet de değil…
Cenaze hiç değil!
Kurdele kesilirken aslında bu ülkede bir ilk gerçekleşiyordu…
Yüzde yüz Kıbrıs Türk malı bir deniz aracı üretti özel sektör ruhlu insanlar!
Üretmekle kalmadılar, ihraç da ettiler İsrailli bir şirkete…
Tarihi bir gün yaşanıyordu ama tek bir devlet erkanını göremeyince kurdele keserken hayıflandık doğrusu!
Hani hep bol keseden derler ya;
Üretmekten başka çaremiz yok diye…
Bu ülkede üretenler de vardı ama onlar orada yoktu bu kez!
Kim bilir belki de ülkede gerçekleşen bir ilkten haberleri bile olmadı…
Zaten olsalardı ne olacaktı ki!
Bu ülkede olan başarılı işler onların umurunda mı sanki…
…
Sevgili okurlar bu ülkede yaşanan bu süreçte hiçbir şey iyi gitmiyor…
Dünyada yaşanan küresel krizlerin de olduğunu biliyor ve kabul ediyoruz ama artık biz bu ülkenin geleceğinden çok ciddi anlamda endişe duymaya başladık!
Kimsenin önünü görmediği tehlikeli bir sürecin belki başında belki ortasındayız ama geleceği hiç hesap etmeden, plan program yapmadan sadece günü kurtarmak için yaşamak beraberinde gelecek olan daha da karanlık habercisi olduğunu da artık iyice hissettirmeye başladı
Lütfen yukarıdaki fotoğrafa iyi bakınız…
Teknecik bacasından çıkan kara duman bugünün ya da dünün sorunu filan değildir!
Teknecik kurulduğu günden beridir bacasından zehir soluyor…
Soluyor ama kime ne!
Kanser vakalarında dünya birincisi olduğumuz istatistiklere girdiği halde tek bir Allah’ın kulu bile bu işe ciddiyetle eğilmedi…
Çünkü gelen de giden de hayatında Onkoloji Hastanesinin üst katlarına bir kez olsun çıkmadı!
Bu illet hastalığa yakalanan ve tedavi süreci yaşayan minik yavrularımızı ziyaret etmedi…
Böylelikle tehlikenin ne kadar büyük olduğunun bilincinde bile değiller!
Hadi devletin bu konudaki acizliğini bir kenara koyalım zira artık onlardan medet ummak saflıktan başka bir şey değil…
Ya onlarca çevre örgütü!
Onlar nerede Allah aşkına?
Kuşların böceklerin peşinden koşmaktan başka ne işe yararlar!
…
Teknecik ve tabi ki de Kalecik hele de tesislere yakın olan bölgelere zehir saçıyor…
Saçıyor de ne oluyor!
Küçük bir araştırma ile bacalara filtre koymanın bedeli 600 Bin Euro kadar bir miktar…
Yaklaşık 11 Milyon Türk Lirası kadar bir para!
Miktar büyük mü elbette küçümsenemez ama burada soru şudur;
İnsan sağlığı bu kadar mı ucuzdur bu ülkede?
Bu ülkenin yılda sırf ek mesai için 250 Milyon TL ödediğini göz önünde bulundurursak, 11 Milyon TL sadece devede kulak kalır…
Sorduk soruşturduk bu kadar bulamazsınız diye!
Cevap bile veremediler bize…
…
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı en büyük projem olacak dedi…
Yeni havayolu şirketinin müjdesini verdi!
Ama burada bazı sakatlıklar var…
Daha ilk baştan yanlış yapılıyor!
Birincisi bunun gizli kapaklı yapılmasıdır…
Ha keşke daha şeffaf olsaydı!
Ama en azından bunun bizim havayolu şirketimiz olmayacağı artık kesinlik kazanmıştır…
Yüzde 25 bizim yüzde 75 başkasının!
Biz bu tür ihalesiz yapılan işlerin hep şaibeli olduğunu düşünmüşüzdür…
Aynı Kıb-Tek yakıt alımları, Sağlık Bakanlığı malzeme alımları ve tabi ki Toprak Ürünleri Kurumu’na verilen ihalesiz alım yetkisi gibi!
Sonra böyle hayırlı işleri vatandaştan saklamak niye işte onu hiç anlayamıyoruz…
Yüzde 25 hissesi olacak bir şirkete milli havayolu demek kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir!