Zeytinciler Birliği Başkanı İrfan Çelik’in önceki gün gazetelerde çıkan açıklamasını bir kenara not etmiştim…
“Kıbrıs zeytini marka olmalı” diyordu…
Kesinlikle katılırım çünkü Kıbrıs’ın zeytini ve zeytinyağının üstüne başka bir şey tanımam…
Böyle farklı bir aroma ve lezzeti Türkiye de dahil başka bir ülkede tatmadım…
Fiyatlar biraz tuzlu olsa da hiçbir ürüne değişilecek gibi değil!
İyi de marka olabilir mi?
Bu kafa ve mantıkla gidersek olmaz!
Bu konuda birkaç kez yazmıştım;
KKTC’de yüzlerce otel var, iddia ederim bu otellerin yarısından çoğunda müşteriye Kıbrıs zeytini verilmiyor!
Konakla maksadıyla kaldığım bir çok otelde buna kendi gözlerimle şahit oldum, daha da ileri gidip sabah kahvaltılarında niçin Kıbrıs zeytini verilmediğinden şikayetçi oldum…
Bu ikazlarımdan sonra kimisi menüye Kıbrıs zeytinini koydu kimisi de koymadı…
Koyanların zeytininden tattım zeytinden başka her şeye benzer!
Rengi kaçmış, solmuş, yağsız ve limonsuz…
Maksat ‘Kıbrıs zeytini koyduk’ gibisinden!
Hellim de ona keza!
İşini tam yapanları bir yana koyuyorum;
Ama lütfen özellikle bir otelde konaklar ya da yemek yerseniz, yediğiniz hellimi iyice bir inceleyiniz…
Bir çoğunda evdeki tadı alamaz ve hellimden tiksinti duyarsınız!
Oysa zeytin gibi hellim de bu ülkenin markalarından birisidir ama dışarıdan gelen turiste bile biz kaliteli ürünler sunamazsak ‘marka’ olmaktan başka her şey olurlar…
Sonra da Türkiye’nin onlarca şirketi bu açığı kapatır ve bizim hellimler de bizim semt pazarlarından başka hiçbir yerde satılmaz!
Daha da can alıcı bir konu;
5 yıldızlı otellerde bir bardak taze sıkılmış portakal suyunun 14-18 TL arasında olduğunu biliyor muydunuz?
Çarşıda bir kilo portakal 1 ila 1.5 TL arasındadır ama lüks otellere girince ansızın bir bardak portakal suyu 14 TL ya da üstüne fırlar!
Her şey dahil otellerde, tıksırıncaya kadar yeseniz tek bir kuruş ödemezsiniz ama sabah kahvaltısında bir bardak taze sıkılmış portakal suyu içseniz böyle astronomik bir rakam ödemek zorunda kalırsınız…
Ve bir Allahın kulu bile bundan şikayetçi olmaz…
Yeni yıla lüks bir otelde giren ve orada konaklayan bir dostum hem de siyasetin de tam göbeğinde olan birisi, sabah kahvaltısında bir bardak portakal suyunun 14 TL. olduğunu görünce ‘gözlerim yerinden fırlayacaktı’ dedi!
Fırlamasın kardeşim…
KKTC’de bunca otel var ve mutfaklarında Kıbrıs ürünü kullananların sayısı birkaç taneyi geçmez…
Sadece gereğini yapın;
Madem ki siyasettesiniz, KKTC ürünlerinin ‘marka’ olabilmesi için biraz olsun parmağınızı kıpırdatın…
Bir bardak taze sıkılmış portakal suyu 14 TL’den müşteriye kaktırılmaya çalışılıyorsa bu işte büyük bir sakatlık vardır!
 
 
 
KTFF karması kurulmuş!
 
Gazetelerin spor sayfalarında ön plana çıkan bir haber;
KKFF Karması açıklandı!
Filanca takımdan şu isimler karmaya girdi…
Hatta karmada bir takımdan 5 kişi var diye övgüler de düzülmüş…
KTFF Karması ne demek, milli takım demek.
Elbette KTFF Karması bir ilk değil ve yıllardan beridir kuruluyor…
İyi de kiminle maç yapıyor?
Kendi kendimi avutmaktan başka bir şey değil…
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Şahap AŞIKOĞLU, KKTC’de yetişen ürünlerin otellerde turiste tanıtılması için en büyük görev size düşüyor. Bir portakal suyunun 14 TL’den satıldığı bir otelin KKTC turizmine katkısı düşünülemez bile. Bu konuda inisiyatif alıp otellere zorunluluk getirmeniz bekleniyor…
Sayın İrfan ÇELİK, lütfen bir ekip kurup KKTC genelindeki otellerin hangisinde Kıbrıs zeytini kullanıldığının listesini çıkarınız. KKTC’deki 5 yıldızlı oteller müşterilerine Kıbrıs zeytinini tanıtmazsa ‘marka’ olmak sadece bir hayal ürünü olarak kalır…
Sayın Mehmet TAŞOĞLU, önceki akşam Lefkoşa’da bir otelde yanlış kişiyi tutuklamaya kalkınca az kalsın büyük bir arbede yaşanacaktı. Söz konusu kişi eğer alttan almasaydı çok ciddi olaylar yaşanabilirdi. Polis zaten topun ucunda biraz daha ciddiyet ve dikkatli olmakta yarar var değil mi?
Sayın Derviş EROĞLU, İrsen Küçük aday olmama kararı aldı ama sizin de altınızı fena şekilde oymaya başladı. Ne yapıp ne edip onunla aynı masaya oturup uzlaşmanız şart gibi görülüyor. Zira bu seçimlerde tek bir oy bile belirleyici olacak gibi gözüküyor…
Sayın Mustafa AKINCI, yaptırdığınız ilk kamuoyu yoklamalarının elinize ulaştığını ve dostlarınızla paylaştığınızı duyduk. Sonuçları bizimle de paylaşacak mısınız yoksa gayrı olmayan yollardan ele mi geçirelim?
Sayın Sibel SİBER, Cumhuriyet Meclisi Başkanı olarak KKTC tarihinde önemli yer tutan siyasilerin daha fazla değer görmesi için sorumluluk size düşüyor. Merhum Nejat Konuk için şimdi her kafadan bir ses çıkıyor ama yapılan tüm açıklamalar da göstermelikten öte değil…
Sayın Hasan TAÇOY, Cumartesi günü Lefkoşa’da Derviş beyi gezdirirken terminalde otobüs işletmecilerinin hışmına uğradığınızı duyduk.  En iyisi onlarla bir toplantı yapıp sorunlarını ilk ağızdan dinlemek. Zira bir çoğu verilen izinlere ciddi şekilde tepkili…
Sayın Metin KARADERİ, çalışanların hasta raporları izin konularında tüm kamu iş yerlerinde geniş çaplı bir soruşturma başlatmanız gerekiyor. Daireye hasta raporu gönderen bir çalışan nasıl olur da günün 8 saati tarla ve bahçede çalışır? Devleti keriz yerine koyanlara aman dikkat!
Sayın Günay ÇERKEZ, ülkenin vergi rekortmeni olduktan sonra belli ki birileri fena halde rahatsız olmuş ve düğmeye basmışlar. Üzülmeyip aksine memnun bile olmalısınız. Meyve vermeyen bir ağacı taşlayan gördünüz mü hiç?
Sayın Kudret ÖZERSAY, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok fazla iddialı olanlar sizin açıklamalarınızdan sonra saç yolmaya başladılar. Her ne derlerse desinler bizce de seçim sonucunu gizli oylar belirleyecek ve hiçbir sonuç sürpriz sayılmayacak…
Sayın Emrullah TURANLI, Çetinkaya Spor Kulubü için 80 bin TL’lik bağışta bulunduğunuzu ancak parayı peşin değil aylık taksitlerle ödemeye başladığınızı öğrendik. İş adamı olmak böyle bir şey değil mi? En doğrusunu yaptınız…
Sayın Zorlu TÖRE, hafta sonunu Habil Tülücü ve Mehmet Adahan ile birlikte Adana’da geçirdiğinizi duyduk. Hayırdır belediye başkanları ili birlikte yeni bir milliyetçi cephe mi kurmayı planlıyorsunuz? Dönünce sorguya çekeceğiz sizi bilesiniz!
Sayın Mehmet HARMANCI, yıllar sonra LTB çalışanlarının maaş alacağı kalmadı. 6 ay ödemesiz borçlanma doğru bir fikirdi ama 6 ay sonrası için de bir planınız var mı? Bu arada İhtiyat Sandığı ve Sigorta yatırımları için de bir formül üretmeye bakın…
Sayın Cemal BULUTOĞLULARI, bütün işi gücü bir yana bırakıp tüccarlığa başlayacağınızı söylüyorlar. Hele de bizdeki zeytin Türkiye’nin üç katı olunca tansiyonunuz yükselmiş. Biz de deriz ki siz sadece bildiğiniz işi yapın…
Sayın Engin ARI, havalar soğuyunca evde şömine geceleri başlamış. Yan komşunuz Akıncı’nın her akşam pastırma kokusundan illallah ettiği söyleniyor. Evde pişinde komşuya da düşüyor mu?
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI:


 
Günün Fıkrası
 
 
İş ilanı
 
Karadenizli,  gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş. İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş.
- Hoş geldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
- Üniversite mezunu değilim.
- Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
- Yabancı dil bilmem.
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
- Pazarlama konusundan anlamam.
- O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.