Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde öyle olaylar yaşanır ki, insanın dudağı uçuklar. Hani bir şeyi düzeltmek için eskisini yenisiyle değiştiririz ya ve bunun adına da yenilik deriz... Bu değişim olduğunda da kısa dönemlik bir rahatlama sağlanır... Önce bunun keyfini yaşarız ve inanırız ki, daha önce yapılan yanlışlar düzelecek ve tekrarlanmayacaktır. Umut adına insanların yapmış olduğu bu değişim mantık olarak çok doğrudur. Yani vatandaş doğrusunu yapmış, kendini kötü yöneten ve partizanlık yapan bir yönetimi değiştirmiş, yerine yenisini getirmiştir.

Demokrasi denilen bu yöntem halka bu gücü verse de, yönetenler bunu gerçekten kötü kullanıyorlar. Eşitlik, adalet, özgürlük gibi ilkelerle hareket eden CTP gelin görün ki, çok ciddi yanlışlarla hükümet etmektedir. Birçok gazeteci ve yazarın da eleştiride bulunduğu bu yanlışlar dizisine her geçen gün yenileri ekleniyor.

Değerli gazeteci arkadaşım Aytuğ Türkkan bu hükümete şöyle bir yazı yazı yazmıştı: “İrsen Bey’i aratır oldunuz”. Yazıyı iki defa dikkatle okudum ve yapmış olduğu tespitlerde kendisini yüzde yüz haklı buldum. “Biz hükümete geldiğimizde geçici memur almayacağız” diye söz verdiniz, ancak sadece elektrik kurumuna 103 geçici memur aldınız, 88 kişiyi yok yere işten attınız, ihalelerdeki şeffaflık tartışılır oldu, müsteşar ordusunu o kadar eleştirmenize rağmen, bu orduya da yenilerini eklediniz... Yazık, günah değil mi bu halkın parasına?

Başarının ülkemizdeki kriterleri neye göredir acaba? 1985’den bugüne kadar, yani yaklaşık 30 yıldır çalıştığı bankada daha sonra şube müdürü olan ve 23 yıldır zarar eden şubeyi müdürlük yaptığı süre içersinde kara geçiren M.Y., CTPhükümete geldikten sonra Gemikonağı’na sürülmüş, ancak oradaki sorunları da düzeltmiş ve başarısını orada da ortaya koymuştur. Bankaya kazandırdığı müşterilerden banka şubeleri kar etmiştir. Sosyal yönden girişimci olduğu için çalıştığı iş yerine artı puanlar getirmeye devam etmiştir. Böyle bir şube müdürüne teşekkür plaketi verilmesi gerekirken, havadan-sudan bir bahaneyle hakkında disiplin soruşturması açılmış ve kendisine bir disiplin suçu işlediği bildirilerek şube müdürlüğü bareminden 12-10 1. Sınıf banka memurluğuna geriletilmiştir. Barem ve sınıf düşürme cezası uygulanan bu başarılı şube müdür olup biteni hayretler içerisinde karşıladıktan sonra büyük ihtimalle yargı yoluna gidecektir.

Bu başarılı banka müdürünün bu disiplin cezasını gerektirecek suçu neydi dersiniz? Zimmetine para mı geçirmiştir, hırsızlık mı yapmıştır, yoksa rüşvet mi almıştır? Hayır, bunların hiç birisi değildir. Suçu kendi çalıştığı bankadan eşine 5 bin TL miktarında banka kredisi kullandırmakmış. Eşi o şubede müşteridir ve maaşı da 3.500 TL’yi geçmektedir ayrıca o bankaya da yatmaktadır. Kredi taksitleri zamanında ödenmemiş olsa, belki bir uyarı gerektirebilirdi, ancak öyle bir şey söz konusu değildir. Kendi bankası dururken, eşine başka bir bankadan kredi çekmesi ayıp karşılanırdı.
Düzgün ve başarılı olmak bizim kurumlarımızda anlaşılan önemli değildir. Önemli olan partili olmak mıdır? Acaba öç alma duygusu mu bu kararın uygulanmasına yol açmıştır? Bu yanlışdan dönüleceğini umut ediyorum. Başarının bedeli bu şekilde cezalandırılmamalıdır.