“Kötü görünüyorsun “

Kötü görünmüyordum aslında sadece üzgündüm .

Hem de çok üzgün.

Bu Pazar evde tembellik yaparken hiç bir şey yapmadan annemle televizyon kanallarını zamplayıp o saçma dizileri izliyorduk .

Saçma olsalar da annem keyif alıyor, her izlediği dizide ağlayacak bir neden bulabilen annemi belki bu pazar anlarım diye !

Bütün pazarı dizi filmleri izleyerek geçireceğimi düşünürken evin mutfak kapısından içeri çok değer verdiğim meslektaşım girdi.

“İşte seni yakaladım “dedi gülümseyerek , biraz oturduk onu da dizi işkencemize dahil ettik .

Ne yapsın kız mecburen o da izlerken yorum yapmaya başladı , buraya kadar her şey rüya idi.

Gerçek olan ise telefonun mesaj sesi idi.

Meslektaşımın telefonuna gelen bir mesaj , ayağa kalktı telefonu aldı ve “hıııı” diye bir ses çıkarıp yüzüme baktı .

Bende ona baktım gülümseyerek sonra bana ne saat Lefkoşa’ya gideceğimi sordu

Neden sorduğunu sormadan 6-7 gibi herhalde dedim.

Sonra gelip koltukta yanıma oturdu bu mesaja birlikte bakalım diyebildi sadece

Çünkü benim için önemini biliyordu.

77 yılın 13 yılını özetleyebileceğim bir hayatın özeti vardı mesajda

Lise yıllarında okulu kırdığımız için öfkelenen ve bize sokağa çıkma yasağı koyup , sonra da üzülen bir baba ama ondan önce bir öğretmenin hayatının özeti vardı.

Hangi evde olursa olsun hep pencere yada kapı kenarında olurdu çalışma masası , akşam saat 8-9 gibi kestirir gece 11 gibi masasının başına geçer sabah 05:00- 04:00 ‘lere kadar okur , yazar , karalar bir kahve yapar içer…

Beyaz eski model bir Ford arabayla tam 9 yıl beni Lefkoşa – İskele taşıdı , o yol yenileme çalışmalarını beraber tamamladık .

Geceleri uyuyamadığımda ne yapacağım şimdi sıkılırım diye hiç düşünmezdim saatlerce konuşmaya , öğretmeye hazır olan noel baba masasında gözlüklerini takmış oturuyordu çünkü.

Noel baba , çünkü içinden her an sizi mutlu edebilecek , öğretecek, düşündürecek sürprizler çıkabilirdi.
13 yıl boyunca her yaz okulda olduğum dönemler her yaz tatilinin gelmesini sabırsızlıkla bekledim çünkü 3 ay boyunca iskelede onun evinde kalıyordum .

Her yaz ,3 ay … Bir kez bile öfkeli görmedim onu

Bir kez bile yargılamadı ne beni ne Zehra ‘yı ne de Hamit’i

En keyifli yolculuklarımı yaptım silecekleri çalışmayan , dikiz aynası da hep yeri gösteren o beyaz Ford’a …

Bir keresinde bizim arabada olduğumuzu unutup “bayrak fm “ in jıngle ‘nı biraz değiştirerek haykırmıştı .. Şok olmuştuk , bizi fark edince de gülerek hiç bozmadan şarkıya devam etmişti.

Öyle kelimeleri hiç kullanmazdı çünkü …

O babam yanımda olmadığında benim babam , dostum uyurken benim en iyi dostum ve okulu kırarken de eli sopalı öğretmenimdi ..

Arkadaşımın telefonuna gelen mesaj ise onun hayatını özetliyordu.

Gelen ilk mesaj : “Yaman manav civarında bir ceset bulundu”

Gelen ikinci mesaj : “ Yaman Manavdan alışveriş yaptıktan sonra evine dönerken aniden rahatsızlanarak yol kenarına düşen Bener Hakeri hayatını kaybetti “

Giderken bile öğreterek gittin baba, “ çaresizliğin” ne demek olduğunu öğrettin de, bunu öğretmenin başka yolu yok muydu ?