Çok cazip geldi “Ankara Çağlayan Parkı” isminden Ankara’nın kaldırılması.
Ve çok etkileyiciydi Belediyede reformun gerçekleşeceği söylemleri.
Geçmişe ait hesap sorulacak,
Taş üstünde taş kalmayacaktı.
Gereksiz kazanç elde eden herkesin burnundan fitil fitil getirilecek,
İş yapmayan çıkartılacak,
Gelir kaynakları arttırılacak,
Faturalar toplanacak,
Belediye normale dönecekti.
Ve Başkentliler hak ettikleri hizmeti alacaktı değil mi?
Nerede yaptık biliyor musunuz hatayı?
İsimle uğraşacağına, icraat yap diyemedik biz.
Bugün Ankara Çağlayan Parkında ne var biliyor musunuz?
Bali var bali.
Prezervatif var,
İçki şişeleri var.
Her bir halt var.
Sadece park yok.
Ama biz neye taktık?
İSME.
Ve hesap da sorulmadı geçmişten, aksine uzlaşmaya gidilmek zorunda kalındı.
Gereksiz çalışan da olmazdı zaten yeni dönemde.
Herkes birden gerekli oldu.
Bir zamanlar nüfus fazlaydı, şimdi dengeli oldu aniden.
Çöpler de toplanamadı uzunca bir süre.
Şimdi toplanıyor,
Ama bir kısmı kapıda kalıyor,
Çünkü çalışan bitkin,
Çalışanda moral yok,
Çünkü çalışanın parası yok.
Bunları da sayın başkan söylüyor.
Durumun vahim olduğunu yani.
Ama para tahsil ediliyor.
Vatandaş ödeyecek, duyarlı olacak.
Yoksa sular kesilecek.
Vatandaş geçmişi unutacak, hatta bugünü de unutacak.
Hatta ve hatta yarını da unutacak.
Çünkü yarın pek parlak olmayacak.
Neyse, bayram tesellisi verelim.
27 Belediye arkanızdan geliyor.
Çalışan parasız, Lefkoşalı umutsuz, Hükümet sessiz, Başkan çaresiz.
Şarkı sözü gibi oldu bee..
Gelin siz neler çektiğimizi bir de bize sorun o zaman…
Bu arada akideşleee, ben Muğlaya gidivercem tatile, tatilde yazılarımla birlikte oluvermeyi isteyom emme, beceremezsem kusura bakmayı gariii.. Hadi hayırlı bayramlar…