Bu gün bir çok sivil toplum örgütü ve halk kitlesel olarak, bir araya gelip, bu hayat pahalılığına, var olmak ve yaşayabilmek için, sözün halkta olduğunu hatırlatmak için, bir sözü bin ağızdan söyleyip, ortak yaşamın ortak nidası ile haykırmak için bir araya gelecek. Bu çok anlamlı bir baş kaldırıdır, bu en temel haktır, bu biz varız diyebilmektir.
* * *
Bu anlam yüklü öfke en demokratik biçimde anlatılacak, tüm halklar orada olacak, yaşam hakları bir bir elinde alınan halk, durun demek için orada olacak. Peki devlet ekranı nerede? Halkın karşısından kaçıp, büyük abilerinin yanına koştular, oradan fotoğraflar servis ediyorlar medyaya, abileri ile çekilmiş. Ne demek istiyorlar peki, bakın benim abim beni korur, siz ne derseniz deyin ne yaparsanız yapın bizi abilerimiz korur mu! diyorlar?
* * *
Taaa yılar öncesinden çocukluk yılarımdan bir anım canlandı. Bizim mahallede bizden büyük bir çocuk vardı, bu cocuk herseye öfke duyan, nefretler bakan ancak bir o kadar da korkan bir çocuktu. En büyük zevki hayvanlara özellikle, yavru kedi köpeğe işkence etmekti, bir gün bu çocuk, bir köpeğe işkence ederken görmüştüm, köpek yavruydu ben koştum aldım onu. Ancak ne kadar işkence etmişse artık bilmem hayvan dayanamadı. Tabi beni üstüne koşarken görünce koşup evine sığındı.
* * *
Ogün kendimce bir plan yaptım, yarın okuldan dönerken onu cezalandıracaktım. Benden büyüktü biliyordum belkide feci dayak yiyecektim, ama aklımda o köpeğe yaptıklarını tam olarak göremesemde, yavrunun ölümüne sebep olacak neler yapmıştı acaba? deyip hatta beynimin içinde istemsizce, canlanan görüntülerin varlığı ve en önemlisi sesi beni çılgına çeviriyordu.
* * *
Ben ilk okul 4. Sınıf, o orta okul sondu, olsun her şeyi göze aldım. Nihayet okul dönüşü oturup bekledim. Sonunda geliyordu ve çantamı sırtımdan atarak, haykırarak var güçümle üstüne koştum, çocuk kaçıyordu hemde öyle hızlı kaçıyordu ki ona yetişemedim. Evine girip kapıyı kilitlemiş beni ailesine şikayet etmişti, akşam ailesi beni kendi aileme şikayet etti, bi güzel dayağımı yemiştim. Ama o bir kez daha hiç bir hayvana bizim mahallede dokunmadı.
* * *
İşte anılarımda canlanan bu olay, tam da bu gün devlet ekranının yaptığı anımsatı bana. Kendi halkına her türlü zulmü yapıp, kendilerini koltuk ve makam sevdası ile tatmin edenlerin, kendi halkından kaçıp kendilerini koruyacağına inandıklarının yanına gidip, kendi halklarını şikayet ediyorlar. Sonra boy boy fotoğraflarla içi boş süslü satırlarla betimliyorlar korkularını.
* * *
Bahar doğayı yeniliyor, filizleniyor tüm doğa ve biz halklar biz de artık filizlenip, umudumuzu kuşanalım, koruyalım onu ki yeşerip büyüsün, bir orman olsun, gelecek nesillerin ciğerlerini temizleyen……
Behiç Anibal…
* * *
Bu anlam yüklü öfke en demokratik biçimde anlatılacak, tüm halklar orada olacak, yaşam hakları bir bir elinde alınan halk, durun demek için orada olacak. Peki devlet ekranı nerede? Halkın karşısından kaçıp, büyük abilerinin yanına koştular, oradan fotoğraflar servis ediyorlar medyaya, abileri ile çekilmiş. Ne demek istiyorlar peki, bakın benim abim beni korur, siz ne derseniz deyin ne yaparsanız yapın bizi abilerimiz korur mu! diyorlar?
* * *
Taaa yılar öncesinden çocukluk yılarımdan bir anım canlandı. Bizim mahallede bizden büyük bir çocuk vardı, bu cocuk herseye öfke duyan, nefretler bakan ancak bir o kadar da korkan bir çocuktu. En büyük zevki hayvanlara özellikle, yavru kedi köpeğe işkence etmekti, bir gün bu çocuk, bir köpeğe işkence ederken görmüştüm, köpek yavruydu ben koştum aldım onu. Ancak ne kadar işkence etmişse artık bilmem hayvan dayanamadı. Tabi beni üstüne koşarken görünce koşup evine sığındı.
* * *
Ogün kendimce bir plan yaptım, yarın okuldan dönerken onu cezalandıracaktım. Benden büyüktü biliyordum belkide feci dayak yiyecektim, ama aklımda o köpeğe yaptıklarını tam olarak göremesemde, yavrunun ölümüne sebep olacak neler yapmıştı acaba? deyip hatta beynimin içinde istemsizce, canlanan görüntülerin varlığı ve en önemlisi sesi beni çılgına çeviriyordu.
* * *
Ben ilk okul 4. Sınıf, o orta okul sondu, olsun her şeyi göze aldım. Nihayet okul dönüşü oturup bekledim. Sonunda geliyordu ve çantamı sırtımdan atarak, haykırarak var güçümle üstüne koştum, çocuk kaçıyordu hemde öyle hızlı kaçıyordu ki ona yetişemedim. Evine girip kapıyı kilitlemiş beni ailesine şikayet etmişti, akşam ailesi beni kendi aileme şikayet etti, bi güzel dayağımı yemiştim. Ama o bir kez daha hiç bir hayvana bizim mahallede dokunmadı.
* * *
İşte anılarımda canlanan bu olay, tam da bu gün devlet ekranının yaptığı anımsatı bana. Kendi halkına her türlü zulmü yapıp, kendilerini koltuk ve makam sevdası ile tatmin edenlerin, kendi halkından kaçıp kendilerini koruyacağına inandıklarının yanına gidip, kendi halklarını şikayet ediyorlar. Sonra boy boy fotoğraflarla içi boş süslü satırlarla betimliyorlar korkularını.
* * *
Bahar doğayı yeniliyor, filizleniyor tüm doğa ve biz halklar biz de artık filizlenip, umudumuzu kuşanalım, koruyalım onu ki yeşerip büyüsün, bir orman olsun, gelecek nesillerin ciğerlerini temizleyen……
Behiç Anibal…