Bazılarımız kendi sağlığını düşünerek, bazılarımız sosyal yaşamlarımızda rahat olmayı, bazılarımız ise seyahatlerimizde özgür olmayı düşünerek aşılandık.
Bazılarımız var ki beklemedeyiz. Aşı, aşının yan tesirleri, aşının ticari, hukuki, siyasal boyutlarını sorgulayarak, farklı yöntemlerin neler olabileceğini ya da gerekip gerekmeyeceğini sorguluyoruz…
Sadece biz değil dünya bu tartışmaları sürdürüyor ve çok uçlu bir düzlemde emin olamadığımız bir savrulma yaşıyoruz…
Her şey yeterince zor iken, bir de Kıbrıslı Türk olmaktan, dahası KKTC yurttaşı olmaktan kaynaklanan güçlükler de karşımızda…
Biz kendimizi soyutlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Bunun uluslararası desteği gelmekte gecikmiyor.
Şu anda, aşı meselesinden kaynaklanan tartışmalar biz Kıbrıslı Türkleri 2003 öncesine taşıdı.
Hangi anlamda mı?
Hani kimlik ve pasaportlarımız yoktu da binbir takla atıp Türkiye veya İngiltere’den umar bekliyorduk da sonra Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlıkları ile pasaportları alınınca rahatladık ya…
Pasaport kimlik okey de aşı sorunu çıktı şimdi de başımıza.
Kıbrıs'ın kuzeyinde yapılan aşılar doğrulanmaya muhtaçmış!
Bu Nedenle pek çok ülke ve İngiltere bizi kabul etmeyecek, aşılananların aşılarını geçersiz sayacak ya da yok sayacakmış…
Bir tür ambargo yani.
Esasında aşı kart veya adapass uygulamasının acemiliğine ek olarak, KKTC olmanın ve Türkiye’yi dövemeyenlerin bizim üzerimizden Türkiye dövme modellerinden biri olan bu durum ortaya çıkmasında payımız yok dersek yalan olur.
Paylarımızın neler neler olduğunu durup saymayacağım. Sütten çıkmış ak kaşık değiliz biz de ama şu aşı meselesinde çok saçma savunular olduğu kesin!
Bu n kadar ciddi bir ayıp ve nasıl hiç düşünmeden bunu yapabildiklerini gelin bir de bu pencereden bakarak sorgulayalım:
Her bir kutu ilaç üzerinde bulunan kare kodlar, o kutunun parmak izi gibidir. Yani Adapass ile belirtilmiş kare kodlar dünya üzerinde her bir kişi için zaten bir tane vardır. Ve ilgili aşı üreticisi de pazarlayıcısı da satın alan ülke de bunu bilir. Aşı kartını yanında taşıyan bir Kıbrıslı Türk herhangi bir ülkeye girerken okutacağı kare kod başka hiç kimse tarafından okutulmuş olamaz. Okutulmuşsa o ülkenin sisteminde bir problem vardır veya üretimi yapan firma ciddi bir hata yapmıştır.
Dolayısı ile, teknoloji ile bu sorunu aşmak mümkünken, Kıbrıslı Türklerin ya da aşısını Kıbrıs'ın kuzeyinde olan insanların aşıları ile ilgili tartışma olabildiğince art niyetli ve anlamsız görünüyor.
Bunun mücadelesini verememek ise daha anlamsız.
Kıbrıslı Türklerin her daim ara dayak yediği, Kıbrıslı Rumların da AB’nin da, BM’nin da Türkiye’nin de ara dayaklarında dublör olmakta yorulduk.
Bu noktada Türkiye'yi elbette savunmuyorum.
Bizi yanlış yönetenleri de savunmuyorum.
Lakin bize yapılan haksızlığın uluslararası siyaset bağlamında bizi nasıl altüst ettiğini görüyorum.
Sizde görebiliyor musunuz?
O halde söylenenlerin bir kısmının doğru olmadığını ve Kıbrıslı Türkler olarak hayatımızda bundan böyle halen daha tutturmuş olduğumuz bu yolda gitmemizin ciddi anlamda hata ve zaman kaybı olduğunu tekrar etmeme gerek var mıdır?
Bilemiyorum!
Ya siz?
Dr. Çiğdem DÜRÜST