Ülkeden seller gelip geçti ama Cumhurbaşkanlığı seçimleri için heyecanı bile söndüremedi…
Dikkat ederseniz, son iki seçimdir gazetelerde kamuoyu yoklaması yayınlanmadı!
Aslında seçimlere katılan bütün siyasi partiler hatta adaylar bile yerlerini öğrenebilmek için anket yaptırıyor ama bunlar basına yansıtılmıyor!
İşte bizim elimize gelen ve ciddi bir araştırma şirketinin geçen hafta sonlanan bir anket sonucu:
Derviş Eroğlu   : Yüzde 31.5
Sibel Siber        : Yüzde 30.5
Mustafa Akıncı : Yüzde 29.5
Kudret Özersay:  Yüzde   8.5
Daha seçimlere 4 aydan fazla bir süre olmasına rağmen seçimlerin şu anda burun buruna gittiğini, seçim sonuçlarının da buna yakın olacağını söyleyebiliriz, en azından bize sonuçlar mantıklı geldi…
Aday isimlerine bakınca Derviş Eroğlu siyasette en deneyimli isim olarak görülüyor.
Ülkede 18 yıl başbakanlık yapmış bir siyasetçinin bundan hem avantajlı hem de dezavantajlı durumları var…
Rakipleri daha çok yaşını ve siyasette çok oluşunu gündeme getirmeye çalışırken bize göre Eroğlu’nun seçilebilmesi için en önemli unsur UBP ve DP oylarının ne kadarının kendine gideceğidir…
UBP’de son transferler bir çok partili tarafından ‘ayağına kurşun sıktı’ şeklinde yorumlanırken DP Genel Başkanı Serdar Denktaş kişi olarak kendisine ciddi bir destek veriyor ama partilisine ne kadar söz geçirecek işte bu önemli…
Bu arada Derviş beşin yaptığı köy ziyaretlerinde görüştüğü kişilere adıyla hitap etmesi bile seçmeni etkileyecek unsurlar…
CTP adayı Siber Siber de özellikle partisinin örgütlü olmasının rüzgarını arkasına almış görülüyor…
Bıyıklı-bıyıksız kavgası bana göre henüz bitmedi ve buradan darbe yiyecek…
Ama en büyük kozu kadın ve doktor olması ve insan ilişkileri.
Kısa başbakanlık dönemi ve Meclis başkanlığında da kendisinden epey söz ettirmesi yararına olacak…
Sibel hanım seçildiği taktirde bunda en büyük pay partisinden daha ziyade partili olmayanlar yani sessiz çoğunluk olacak…
Hele de bu sıralar Karpaz’a ziyaretlerini artırır ve küskün partililer ile TC kökenlilerle yapacağı görüşmeler kendi yararına olacaktır…
Ara sıra Mustafa Akıncı’ya sorarım:
“Mehmet Harmancı Lefkoşa’da seçim kazanmasa siz aday olur muydunuz?” diye
O ‘halkın desteğine bakarım’ diyor ama adım gibi eminim ki Harmancı kazanmasa o da Cumhurbaşkanı adayı olmazdı…
Haklı olarak Lefkoşa zaferinin meyvelerinden yararlanmaya çalışacak…
Anket sonuçlarına bakılınca demek ki artık seçimlerde partilerden daha ziyade adaylar ön plana çıkıyor…
Mustafa Akıncı da bu açıdan bakıldığında iyi bir aday ve ne PEYAK söylentileri ne de 7 yıl siyasete ara vermesi kendini yıpratamamış…
Seçmen onu hala temiz ve dürüst siyasetçi olarak tanıyor, belli ki seçimlerde diğer iki aday kadar şansı var, hem de parti gücü çok olmasa da…
Bugün sağ olsun bize ziyarete gelecek, kendisiyle daha detaylı konuşup bunları sizlerle paylaşacağım…
İddiam hala geçerlidir;
2015 Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını Kudret Özersay belirleyecek…
Parti desteği almayan bir şahıs kamuoyu yoklamalarında yüzde 9’lara yaklaşmışsa bu halkın siyasi partilere olan bıkkınlığını gösterir.
Özersay seçilmese de alacağı ya da çalacağı oylarla Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde belirleyici bir isim olacaktır…
Çünkü anket çalışmalarını benimle paylaşan bir dost Özersay’ın çıkışta olan tek aday olduğunu da ifade etmiştir…
Kaybetse de kazananı belirleyeceği için bence adaylığı çok önemlidir…
Kazanması sürpriz sayılsa da imkansız değildir…
Her dört adayın da seçim çalışmalarında yaptığı açıklamalara bakarsanız Eroğlu Kıbrıs sorunu ağırlıklı açıklamalar yaparken diğerleri daha ziyade iç sorunları hatta kötü giden siyaseti konu edinmektedirler…
Benim dört adaydan beklediğim şudur;
Artık Derviş bey bundan böyle iç sorunları da seçim çalışmalarına eklemeli, Sibel, Akıncı ve Özersay da Kıbrıs sorunu konusundaki görüşlerini kamuoyuyla paylaşmalıdır…
Sonuçta bu seçimler daha uzun bir süresi olduğu için şimdiden kestirmesi zordur, seçimlerde ilk aylardan daha ziyade son bir hafta hatta son gece çok önemlidir…
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Hasan TAÇOY, bakanlığınızdaki ırz düşmanı konusunda soruşturma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik ama soruşturmanın selameti açısından bu arkadaşı bakanlıktan bir süreliğine uzaklaştırmanızı beklerdik. Tüm bakanlık çalışanlarını zan altında bırakmamak için bu çok önemli değil mi?
Sayın Hüseyin SAYILI, Kalkınma Bankası yönetim kurulu üyesi olarak özellikle de yurt yapımına verdiğiniz krediler konusunda üniversitelerle işbirliği yapıyor musunuz? Örneğin LAÜ’ye 13 kilometre uzaklıktaki bir bölgeye yurt yapımı sizce akıl ve mantık işi mi? Bir de aracılardan bahsetmeye başladılar kimdir bunlar niçin aracı olmaktadırlar, kazançları nedir?
Sayı Ünal AYDOĞAN, yıllar önce Londra’da kader birliği yaptığınız Tan Odabaşı adlı arkadaşınız bana kahve içmeye geldi hep sizin kulaklarınızı çınlattık. Aranızdaki ufak bir hesaptan da bahsetti doğrusu gayet ilgi çekiciydi. Kendisini dinlemekte fayda görüyoruz…
Sayın Hasan KUNTER, Cumhurbaşkanı adayı Sibel Siber’in ziyaretinde destek sözü verdiğinizi duyduk. Yılların dostu Derviş umarız buna kırılmaz. Mağusa’nın önemli isimlerinden birisi olarak yönlendireceğiniz oylar büyük önem taşıyor…
Sayın Mete BOYACI, Levent Koleji’nde önceki gün yaşananlardan dolayı kamuoyuna ve özellikle de okulunuzun öğrenci ve velilerine bir özür borcunuzun olduğunu biliyor muydunuz? Hiç geciktirmeden yapmanızda yarar görüyoruz…
Sayın Rasıh REŞAT, ineklere ve tavuklara bu kadar önem verin bir işletmenin öğrencilerine önem vermemesi lafınızı çok tuttum. Bu ayrıntıyı acaba gözlerinden mi kaçırdılar? Yoksa öğrencilerin artık altın yumurtlayan tavuk değil mi?
Sayın Latif AKÇA, bazı resmi dairelerde merhum Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş’ın ya hiç resmi yok, ya da olanlar sararmış ve kırık dökük çerçeve içindeler. Çalışanlardan tepkiler alıyoruz haberiniz olsun… Yasaları bir daha gözden geçirmekte yarar var…
Sayın Oktay KAYALP, Mağusa Belediyesi’nden bir çalışan aradı şirketinizin yüklü miktarda kantar borcu bulunuyormuş. Geçenlerde ikramiyeyi de almışken ha keşke borcu kapatsaydınız. Yoksa bizi sakız yaparlar ve hiç yoktan üzülürsünüz…
Sayın Ali ÇIRALI, Sanayi bölgesinin adam olması için 1.5 milyon gibi çok komik bir rakam gerekiyormuş. Hükümet bu parayı kıyamayacağına göre en geniş caddeye mendili açın deriz. Bu arada hala bölgede bir camii yok ve yapmak isteyenler de engelleniyormuş.
Sayın İsmail BOZKURT, Yılın Edebiyat Adamı ödülünü ülkemize getirmenize derecesiz memnun olduk. Memlekette her şey kötüye giderken en azından böyle güzel bir haberle mutlu olduk. Tebrik ederiz…
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, Lefkoşa’daki sel felaketinde makam aracınızı evine gidemeyen vatandaşlar için tahsis etmeniz büyük bir duyarlılık göstergesiydi. Çok sayıda vatandaştan teşekkür mesajınız var. Bir kez daha gönülleri fethettiniz…
Sayın Halil SADRAZAM, muhterem validenizi kaybettiğinizi üzülerek öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömür nasip etsin…
Sayın Fatma Kınış COŞAR, Malezya gezisinin 3 bin Euroluk faturalarını söz vermenize rağmen bize göndermediniz. Hadi bize küstünüz diyelim o zaman baka bir gazetede yayınlatın ki şeffaflık adına kamuoyunun bilgisi olsun.  
Sayın Vatan MEHMET, anlaşılan son zamanlarda IŞİD gündemden düşünce bunların peşini bırakıp Osmanlıcaya kafayı taktınız. Yani hiç de fena fikir değil. Gazetede Osmanlıca bilen birinin olması büyük gereklilikti. Hadi bakalım kurslara…
Sayın Feriha NURLUÖZ, Bakanlıkta ırz düşmanı avına başladığınızı duyduk. Hatta bir vatandaşı dün epey sıkıştırdığınız ve tartıştığınız da söyleniyor. Ha keşke bir de kulağından çekip iki tokat patlatsaydınız.
Sayın Ahmet KAPTAN, eski KTHY ve ETİ çalışanları ile bütün sendikaların gözü üzerinizde olacak gibi görülüyor. Eğer haklarda tırpan yapılırsa bunun vebalini siz ödeyeceksiniz haberiniz osun…
 
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 
 
Günün Fıkrası
 
Kontenjan… 

Hayvanat bahçesinde duran yaşlı bir aslanla, özgür olan genç bir aslan arkadaş olmuşlar. 
Genç aslan, “Artık yiyecek peşinden koşmak istemiyorum” diyerek, hayvanat bahçesindeki yaşlı aslandan, kendisini de hayvanat bahçesine aldırmasını istemiş. 
Birkaç gün sonra, genç aslan da hayvanat bahçesine kabul edilmiş. 
İlk gün yemekte, yaşlı aslana et, genç olana muz gelmiş. 
Aynı şey ikinci gün de olmuş. 10-15 gün yemekler böyle olunca, genç aslan artık sıkılmış ve yaşlı aslana sormuş: 
-“Niye sana yemekte et veriliyor da bana muz veriliyor?” 
-“Vallahi boşta aslan kadrosu yoktu, bakıcılarla konuştum, seni maymun kontenjanından işe aldılar...”